-biramı kim devirdi ?
-annem neyin kafasını yaşıyor ki her on dakikada bir gelip, "zehir iç" deyip gidiyor?
-"dolunayda da içilmez mi ? "sorusunun cevabı sadece bende mi "evet" ile buluşuyor?
-her geceye bir soru atfetmek mi gerek?
- aramızda katiller varken, neyin hayatını yaşıyoruz?
-aramızda halkı için yas tutanlar varken, neyin keyfini yaşıyoruz?
Şimdi düşünüyorum da on sekiz yaşında olsam yüzümde bir parıltı ve daha her şeyi kaldıracak bir tazelikle, uykusuzluğun, sigaranın, somurtmanın, anlayışsızlığın yakıştığı yaşımda, anlayışsızlığıma en anlayışlının hayran olup kölelik ettiği yaşımda, ben bunu artırdıkça artan çekiciliğimle, nereye yürüyeceğini bilir gibi emin yürüyüşümle, nereye güldüğünü bilirmiş gibi gülüşümle, o uzun öğleden sonraları sokaklarda evinden daha rahat eden insanların hafifliğinde yürüseydim, büyük şairleri hiç tanımasaydım, fazla müzik dinlemeseydim, bir sürü arkadaşım olsaydı ve onlardan sıkılmasaydım, utanmayı zaten pek bilmeseydim,şöyle hani içim sızlamadan bir sabah hayatta olmayı sezerek, ama tatlılıkla sezerek harbiyeden tünele kadar yürüseydim, etraftan gelen sesler, dükkanların açılış hazırlıkları, konuşmalar, itişmeler bana da ait olsaydı. Bunlara hep komşu çocuğun oyuncakları gibi göz ucu ile imrenerek bakmasaydım, bana da aynı rahatlıkla seslenilebilseydi, acaba ne duyardım?
Nerededir hasretini cektigim o guzel gozler, o bakislar, o guzel dudaklardan dokulen manali sozler, ve hepsinin sahibi olan sevdigim adam? Ozleminle beklerim seni...
Hukuk fakultesini kazanabilecegimi bilmiyor oldugumu annem soylesemmi yoksa soylemesemmi?
1 yil sonra gelen edit: hukuku kazanip pdr ye gecis yaptim. Allahim seviyom seni.