"yaşamında yürüyüp yürüyüp, bir an durunca, çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş kişilerden hiçbiri yok yanında.
sen, bir an, “buradayım” demek için durunca, onlar, artık “orada” olacaklar. “buradayım artık” bile demeyecekler sana, “orada”larından seslenerek…
“burada”nda kimse bulunmayacak, “orada”ndan da kimse seslenmeyecek sana…
bazen de, uzunca bir zaman dilimi boyunca yaşadıklarını yeniden tartmak zorunda kalacaksın: ne kadarı ne kadar değerdi, değdi, diye ...
çıkaracağın ‘bilanço’ da pek o kadar ‘karlı’ olmayabilecek.”
(bkz: oruç aruoba)
Bir uçurumun önünde durdu.Uçurum ona baktı, o uçurumun dibine.Bir pervane gibi açmıştı kanatlarını.Ateşe koşar gibi kendini uçurumun çekiciliğine bıraktı.O an ne beden, ne düşünce...Sadece kanattı.iki çift kanadın içinde söylenmemiş binlerce şarkı...Uçurumla kucaklaştığında binlerce şarkı binlerce parçaya bölünüp dağıldı.O an ne beden,ne düşünce; sadece kanattı...Uçurumla kucaklaştığında artık canı yanmıyordu.
"Toplum dediğin bu işte, yaşadığı çukurun içine sıçan bir hayvan sürüsü. Devletse sıçma saatlerini bile ayarlayan bir kurum. Tanrı da insanların sıçma şekillerine göre günah ya da sevap yazan bir bekçi. Bu kadar basit işte, senin gibi ceket kravat giyenlerin dünyamızı uygarlıkta getirdikleri son nokta bu!"
Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. ilk önce bunu yaparlar.Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim demek için.Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni.
Zamaninda psikatriste gitmistim. Olmayan seyler gordugumden suphelendigi icin ve surekli fantastik romanlar okudugum icin ( yas 17 falan, oss ye hazirlaniyorim ) bana o kitaplari birak daha hayata dair kitaplar oku, gercekci seylerle ilgilen dedi. Ben de kitapciya gittim, rastgele bi roman alayim diye. Paul Auster hic okumamistim, MR vertigo kitabini aldim. Arkasini okudum bi cocugun hikayesi vs falan diyor. Tamam dedim, bu kitap hayata dair. Eve geldim. Ilk sayfanin, ilk cumlesi. Hic unutmuyorum : " I was twelve years old when I first walked on water "
Insan davranışına ilişkin genel ilkelerden birine göre olumsuz bir şeyi kendimizden çok, başkalarında görmemiz kolaydır. Bu zihinsel süreç kimi zaman terapistlere tedavi sürecinde yol gösterir. Çoğu zaman başkalarında bizi en çok rahatsız eden özellikler, kendi sahip olduğumuz özelliklerdir. Bu özellikleri başkasında görmek bizi kızdırabilir ama onları kendimizde görmeyi asla kabul edemeyiz.
"Bazen benimde hayal kurabilecegimi kabul etmelisin.
"Ama hayalinde bana yer vermedin."
Keyifle güldü.
"Ben sana bütün hayallerimde yer veriyorum, portuga.tom mix ve fred thompson'la yemyeşil geniş çayırlara doğru yola çıktığımızda, fazla yorulmadan yolculuk edebilmen için sana bir posta arabası tuttum.gittiğim bütün yerlerde sen varsın. Zaman zaman, okulda kapıya bakıyorum ve senin görünüp bana günaydın diyeceğini düşünüyorum ..."
...
"Okula dönmedim, yüreğimin beni götürdüğü yere gidiyordum. Zaman zaman hıçkırıklara boğuluyor, yüzümü önlüğüme siliyordum. Bir daha hiç göremeyecektim portuga'mı, hiç. Gitmişti.
Biraz Sabahattin Ali’nin, “Kürk Mantolu Madonna”sıydın; biraz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, “Huzur”da anlattığı Nuran ve en çok da Nilgün Marmara’ydın. Ne yalan söylemeli; yine Tanpınar’ın “Yaz Yağmuru” hikayesindeki o büyülü, o uçarı kadında da senden çok izler vardı. Masum bir sevinç için, ikbal yakan kadınlardandın sen. Bir cinnetin, bir karabasanın yaşandığı bu hayatta artık yoksun. “iyi ki de yoksun” diyorum; çünkü çok acı çekerdin. Beynindeki esrar da yetmezdi seni avutmaya. Ölümüne kadar sana olan aşkımı bir sır gibi saklayıp bu aşk o derin merhametinle bağlandığın için, sana minnettarım. Sen benim için, kırk yılda bir gibisin; öyle eksik, öyle hazin, öyle paramparça…
O'nu Düşünerek Yazdıklarımı
O Kimi Düşünerek Okuyor olric ..
Son Bir Kez Gördüm Dibimi Sonumu Mutsuzlugumu ,
Şimdi Olric Hangi Birini yeneyim ,
Dibi"mi .. Sonu"mu .. Mutsuzluğu"mu ?
"-belkide geceler hep iyiydi ne dersin olric? belkide kötü olan bizdik. . bu işte bir
yanlış'lıkmı var olric?
+Bu işte bir Yalnız'lık var Efendimiz. ."
gözlerim onu arıyor olric
-gözleirnizde zaten o var efendimiz
ama elimi atıyorum ve bulamıyorum olric
-yanaklarınıza dogru süzülmüştür efendimiz
yanaklarıma olric
-yanaklarınıza efendimiz...
Ben ağlamam" dedim kendi kendime. "Kurutamam gözyaşlarımı çünkü. Başlarsam duramam diye ağlamam. Bütün damarlarım, kemiklerim çıkar gözpınarlarımdan. Geriye tek bir derim kalır..."
"Kadından şair olamayacağını iddia edenler ilk aşk şiirinin bir kadın tarafından yazıldığını elbette bilemezler. Çünkü, ucuz polemiklerle, sataşmalarla kendilerinden söz ettirmeye çalışan "küçük" şairlerin çapını zaman çok iyi ölçmektedir!"