gecenin derinlerinden öyküler

entry162 galeri52
    85.
  1. insanların arasında onlara bu kadar yabancıyım. iletişim kurmak da bir o kadar zor. Sanki başka dillerden konuşuyoruz gibi. insanları sadece izleyip gözlemleyebiliyorum, bu kadar. Ne zaman yabancılaştığımı hatırlamıyorum bile.

    Telefonumla da artık aşkımızın sonuna geliyor gibiyiz. Sorunlar çıkarmaya başladı artık. Bununla beraber insanlarla az olan iletişimim de iyice kesilecek. iyice yabancı haline de gelebilirim. Belki de itici bir güç olup yabancılığın duvarını yıkabilirim.

    Şu an gerçek olan ise bu fotoğrafın içindeki van gogh gibi yabancıyım herkese ve bunun gerekçeleri uzun bir liste.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1839542/+
    0 ...
  2. 84.
  3. Karşısında meyve ağaçlarını görünce çocukluğuna döndüğünü hissetti. Ve daha sonra tanışıp beraber haylazlık yaptığı arkadaşını da hatırladı. iç geçirip ne güzel günlerdi dedi.

    Bacaklarında kollarında çizik olmayan yer kalmamıştı. Arkadaşlarıyla beraber girdiği bahçeler tanıdığı insanlarındı ve onlar da çocukların bu haylazlıklarına ses çıkarmazdı. Ve tıka basa yediklerini hatırladı.

    Biraz daha büyüdüğünde. O arkadaşıyla tanışmış ve samimi olmuşlardı. Ve onunla yaptığı şeyler daha haylazca şeylerdi. Ama en çok da onunla yaptığı şeylerde mutlu olmuş eğlenmişti.

    Şimdi o günleri hatırlayınca biraz da duygusallaşmıştı. Özlemiş gibiydi sanki.

    Yine o günlere dönüp meyveleri topladı ve fotoğrafını çekip ona gönderdi. O da görür görmez o günleri hatırladı. O günlerden konuşup keyifli sohbet ederlerken topladığı meyveleri de yiyordu yine.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1835183/+
    1 ...
  4. 83.
  5. Bazen görüyorum insanlar özledikleri şeyin peşinden gitmiyorlar. Bahaneler üretiyorlar. Nedenler üretiyorlar. Çaresiz bir özlem içinde de değiller halbuki. Sadece günlük hayat daha tatlı geliyor. Ve özlem duyguları ağır basmıyor kendi içlerinde.

    O özlem duygusu ağır bastığında bahaneler, nedenler bunların önemi kalmaz. Baştan aşağı bedene varlığını hissettirir. Çoğunun da özleminin sonuca bir kavuşmaya çıkıyor. Bundan daha güzeli mi var? Kavuşmanın ardında hangi duyguyu barındırırsa barındırsın.

    O yüzdendir ki özlediğiniz biri varsa ulaşma şansınız varsa en ufak dahi şansınız varsa söyleyin özleminizi, kavuşmaya çalışın.

    Bazı özlemler bu kadar mutlu yada şanslı da değil. Çaresiz özlem duygusunu taşıyanlar da var. Kavuşma anında bu çaresizliği hissedenler var. Bir öykü ile anlatayım.

    ' uzunca bir özlemin ardından onunla buluşmaya gidiyordu öykü. içinde karışık duygular vardı. Onu gördüğünde ne yapacağını bilmiyordu. Aptalca davranmaktan çekiniyordu. Aklında bu düşüncelerle onun yanına gidiyordu işte. Mutluluk da vardı içinde. Ne olursa olsun bir kavuşma vardı içinde.

    Yanına vardığında öyküye sarılmıştı o. Öykü ise sadece ellerini onun sırtına koymakla yetindi. Sarılması için bir yasak yoktu. Ama ona istediği gibi sarılırsa ona sıkı sıkı sarılırsa o sarılmadan sonra canının yanacağını biliyordu. Bir kavuşmada çaresizliği yaşıyordu. Kendine kızsa da duygularının dışarıya taşmasına zor engel olsa da özlemini dindirmenin huzurunu yaşıyor ve ona hissettirmiyordu.'

    Gecikmeli bir yazı bu. Birkaç gün önce duygularımın daha yoğun olduğu bir zaman diliminde yazmam istemiştim. Şimdiye kaldı. Yine de anlatabildim galiba anlatmak istediğimi.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1834248/+
    0 ...
  6. 82.
  7. https://dusgezgininingunc...om/2019/04/kalem.html?m=1

    Vücudu uçtan uca yarıp kanı özgür bırakabilecek kadar keskin, zihinleri bulandırabilecek kadar zehirli, ruhu okşayacak kadar naif bir araçtır kalem.

    Kalemi güçlü olan biri kendisinin yazdıklarını okuyan herkesi etkisi altına alabilir. Bu manipüle gücüne sahiptir. Kitleleri dahi peşinden sürükleyebilir.

    Sarhoş da edebilir. Duyguları öylesine güçlü canlandırabilir ki okurken sizi kendi içine çekip o duygusal sarhoşluğu tattırır.

    Kalem böylesine güçlü bir araç bir silah bir güçtür. Bunu önemsemeli insanlar. Yoksa etkisine kapılmak çok kolay.

    Benim için de iç dünyamın, bilinçaltımın kapılarını açmak için bir anahtar oluyor. Araladığı kapıdan da şarap tadında öyküler çıkıyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1831077/+
    2 ...
  8. 81.
  9. https://dusgezgininingunc...19/04/ilk-isklar.html?m=1

    Pencereden içeriye süzülen güneş ışıkları uyanıp gözünü açmasına yetti. Gözlerini yavaşça açarken bir yandan esneyip gerindi. Ve güneşin ışıklarını gülümsemesiyle selamladı.

    Çok olmamıştı buraya taşınalı. Apartman dairelerinden, betondan sıkılıp buraya gelmişti. Yine bir şehrin içindeydi ama güneşin ışıklarını görebildiği kapıdan çıktığı gibi yeşilin pek çok tonunu görebildiği bir yerdeydi artık. Evi belki biraz ufak belki bir kulübe havasındaydı ama bu pahalı apartkan dairelerinden ve insanların düşüncesizliğinden daha güzel gelmiş ve daha mutlu yapmıştı.

    Gözü yine o tahta ata takılmıştı. Buraya taşındığında vardı. Atmak istemedi. Hoşuna gitmişti, çünkü kendisinin de üstünde durabileceği kadar büyüktü. Her sabah ise tahta atın sallandığını görürdü. ilk zamanlar ürpermiş, korkmuştu. Hatta arkadaşları, erkek arkadaşı kaldıklarında onlar da bunu görmüş ve korkarak onu kaldırmıştı. O ise onları sakinleştirip her zaman olduğunu söylüyordu. Haliyle arkadaşları ve erkek arkadaşı delisin, hiç normal değilsin gibi sözler kullanıyordu ona. O ise korkutarak onlarla eğleniyordu.

    Yatağın yanında duran çellosunu alıp yatağına oturdu ve ona bakıp çalmaya başladı. Tahta atın hareketleri yavaşlayıp ona eşlik ediyordu.

    Aklında ise bu eve taşındığından beri düzene giren hayatı vardı. Bu ev, tahta at ona hediyeler sunuyor gibi hissediyor o da teşekkürlerini elinden gelen yeteneğiyle sunuyordu.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1830971/+
    1 ...
  10. 80.
  11. https://dusgezgininingunc...2019/04/huylanma.html?m=1

    Boynu en hassas ve zarif yeriydi onun. Aynanın karşısına geçtiğinde dakikalarca boynunu izler ve hayallere dalardı. Beyaz teni kendini işte böyle büyülüyordu.

    Ellerini boynunda gezdirmekten büyük bir keyif duyuyordu. Fakat yakın arkadaşları dahil kim dokunmaya çalışırsa çalışsın huylanıyordu. istese bile kimse dokunamıyordu. Basit bir huylanma gıdıklanma da olmuyordu bu. Daha şiddetlisi daha rahatsız edicisiydi.

    Biriyle tanışmıştı bir süre önce. Yakın hissetmişti kendisine. Yanında keyifli olduğu canını sıkan bir durumda yanında olduğu birisiydi. O da bu güzel beyaz boyna sahip zarif güzelliğin etkisine kapılmıştı. Hissettirmemeye çalışsa da.

    Günleri beraber geçmeye başlamıştı. Cesareti olmuyordu. Bu güzel rüyadan uyanmak istemiyordu belki de. Fakat hisleri güzelin dikkatinden kaçmıyordu. O kendi hislerini biliyor ve onun da anlatmasını istiyordu. Ama bunu yapamayacağını da görüyordu her an.

    Zaman böyle akıp geçerken güzel için mutlu bir haberi kutlayacaktı ikisi. Bir şarap alıp evine gitti. Şarabı beklemiyordu güzel ama sevinmişti aldığına da. Bir kadeh iki kadeh gerisi geliyordu.

    Zarif güzel, belki başka zaman yapamayacağı bir şey yaptı. Gencin elinden kadehi aldı ve onun elini boynuna getirdi. Heyecanlıydı. Genç de onun kadar heyecanlıydı. Parmaklarını boynunda gezdirmek kendini paraşütle boşluğa bırakmak kadar heyecan veriyordu şu an.

    Ve zarif güzeli şaşırtan sevindiren mutlu eden olay gerçek oluyordu. Onun elleri huylanmayı yok etmişti. Belki de güzelin ilacı kendine kendi kadar yakın olan bu tenin arkasındaki ruhun elleriydi.

    Başını yukarı kaldırdı. Ve genç bu büyüleyici güzelliğe dudaklarını kondurdu. Zarif güzel ise gözlerini kapayıp ilacı olan bu dudaklara bıraktı kendini.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1830355/+
    1 ...
  12. 79.
  13. 78.
  14. 79.
  15. https://dusgezgininingunc...om/2019/03/motel.html?m=1

    Otostop çektim ve bindim arabaya. Nereye gideceğime dair bir düşünce yoktu. Bunu baştan söyledim. Olsun dedi. Teşekkür ettim.

    Bir müddet yol gittikten sonra yol kenarında bir motel gördüm. inmeye karar verdim. En azından bir süre burda kalabilirim diye düşündüm. Neyse ki yer de varmış motelde. Bir oda tuttum ve yerleştim.

    Otoyolun kenarında olmasına rağmen çok araç geçmiyordu. En güzel yanlarından biriydi bu. Yatağa uzandım sonra. Halime baktım. Büyümüşüm dedim. Çocuksu sevinçlerim, çocuksu hüzünlerim ve çocuksu yaramazlıklarım kalmamıştı.

    işte bir motel odasında tek başımaydım. Arayabileceğim her şey odanın içinde vardı. Telefonum bile yanımdaydı tabi ne kadar çekerse. Gerçi burada ona ne kadar ihtiyaç duyabilirim o da bilinmez.

    Çocuksu hallerin kalmaması insans tuhaf hissettiriyor. Şimdi odada böyle oturup camdan dışarıya mı bakılırdı? Yoksa çoktan muzurluklara mı başlanırdı? Hangisi daha güzel belli değil.

    Kendi iç tartışmamdan zor da olsa çıktım. Ve bir nefes alıp etrafa baktım. Yolculuklar bazen gerekli oluyor. Rahatlamak, eğlenmek, dinlenmek yada ne için olursa olsun iyi geliyor.

    Gece olduğunda ne olacak onu da Gece ile beraber izleyeceğiz.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1827224/+
    1 ...
  16. 78.
  17. https://dusgezgininingunc.../2019/03/cplaklk.html?m=1 fotoğrafı buraya koymayacağım. gelecek yorumları biliyorum çünkü. isteyen blogdan bakabilir.

    Modelden, sanat eserinden yada çıplaklığın kendinden bahsetmeyeceğim. Kısa bir örtülü çıplaklık konusuna değineceğim. Ve örtülü çıplaklık anlayışına zevkine sahip insanlar da çok fazla yok diye düşünmekteyim.

    Konumuza gelelim. Mesela bu fotoğrafta bir örneğini görebiliriz. Kasık bölgesi kapalı. Bu yarı örtülü çıplaklık diyebiliriz. Göğüs bölgesini de bir şekilde saklamış olsa tam olacaktı. 

    Çıplak bir kadından daha ilgi çekici değil mi? Estetik konusunda da bir adım önde gibi. Çünkü bu erotizmin bir parçasıdır. Ve erotizm sanatın en etkileyen haz noktasıdır. 

    Ayrıca bu örtülü çıplaklık örneği aynı zamanda güzel bir resmin modeli gibi de duruyor. Belki de başka sanat dalları için ilham kaynağıdır. 
    1 ...
  18. 77.
  19. https://dusgezgininingunc...03/kavusma-sarls.html?m=1

    Bir tren istasyonunda genç bir adam bir banka oturmuştu. Sabırsız bir hali vardı. Oturduğu pozisyonu, ellerinin hareketini ve baktığı yeri sürekli değiştiriyordu. Dakika geçmeden baktığı saate tekrar tekrar bakıyordu.

    Bir tren gelip diğeri giderken beklediği tren hala gelmemişti. Kalp atışları artmış daha sık nefes alır haale gelmişti. Bir süre sonra oturduğu yerde duramaz hale geldi.

    Ayağa kalkıp volta atmaya başladı. Telefonunu evde unutmasının sıkıntısını yaşıyordu biraz da. Telefonu olsa iletişim halinde olabilirdi. Şu an ise tek yapacağı bu haliyle trenin gelmesini beklemekti.

    Heyecanı ve sabırsızlığı iyice artmış bedeni bu duyguları dışarı yansıtır bir hale gelmişti.

    Saatine baktı. Sonra da yola. Bu gelecek tren beklediği trendi. Bulunduğu yerden geriye çekildi. Inenleri görebileceği bir yere geçmek için.

    Dudaklarını ısırıyor, ayaklarını yere vuruyordu.

    Bir ses duyuldu. Ve gözleri ışıldadı. Gelmişti. Tren istasyona yanaşıp durdu. Gözleri bir şahinin bir kartalın keskinliğine sahipti şu an. Inenleri tarıyordu. insanlar yavaş yavaş inerken beklediği kişi inmemişti hala.

    Tam kendi kendine küfür edecekken onu gördü. Sanki kuğu gibi süzülerek trenden inen o genç güzeli. Kalabalığı yararcasına arasından geçip onun karşısına çıktı.

    ikisi de şu an heyecanın ve mutlu anın zirvesindeydi. Ve genç adam kadını kucaklayıp sarıldı. Dudaklarını özlemin öpücüğünü kondurdu.
    0 ...
  20. 76.
  21. Geçmişimde bana büyük acilar ve hayal kırıklığı yaşatan insanları unutamıyorum ve affedemiyorum.
    0 ...
  22. 75.
  23. 74.
  24. 73.
  25. Resime bakıldığında insanlar bu resmin teknolojinin çocukları yalnızlaştırdığını onları eve hapse ettiğini söyleyecektir. Çünkü günümüzde genel düşünce bu yönde. Haliyle böyle bir resimde de tek amacın bu olduğunu söyler.

    Peki gerçekten öyle mi?

    Kısmen öyle denebilir. Fakat tek bakış açısından böyle bu durum. Detaylara inince ve biraz daha dikkatli bakınca tek düşünce olmadığını görebilirsiniz.

    Biraz dikkatli bakalım o zaman. Mesela doğanın tasvir edildiği kısma. Çiçekler sevimli hayvanlar yerine daha çok doğanın vahşi kısmını barındıran bir atmosferi içeriyor.

    Doğayı temsil eden daha doğrusu Doğa Ana yı temsil eden kadına baktığımızda da çocuğa yaklaşımı sevecenlikten çok korkutucu türden bir yaklaşımı var. Ve çocuk da sanki korunmak için bir köşede sıkışıp kalmış gibi.

    Bunlar da doğanın içindeki zararları ve korkutuculuğunu anlatıyor. Ve ilk başta söylediğimiz gelişen teknolojinin ev içinde ona doğanın bu yönlerine karşı bir güven alanı sağladığını anlatıyor.

    Hangi bakış açısı doğru?

    ikisi de doğru denebilir. Zararlar ve yararlar ikisinde de mevcut.

    Asıl konu hangisinin doğruluğu değil zaten. insanlar tek bakış açısıyla baktığı için gelişemiyor. Kendi düşüncelerinin sürekli doğru olduğunu düşünüyor. Oysa farklı bakış açılarıyla yararlı ve zararlı yanları görüp daha doğru bir düşünce elde edilebilir.

    O yüzden bu resim iki bakış açısını çok güzel anlatan bir resim olmuş.

    https://dusgezgininingunc...sim-iki-baks-acs.html?m=1

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1822802/+
    0 ...
  26. 72.
  27. 71.
  28. yeni yaşıma girdim bugün, dakikalar itibariyle. bu basit bir şey önemli olmayan. fakat yeni yaşıma girerken güzel farklılıklarla giriyorum. ve bunu öyküliştirip gün içinde paylaşacağım. belki başka öykü ve yazılar da katılır yanına.
    3 ...
  29. 70.
  30. https://dusgezgininingunc...syon-vs-sevismek.html?m=1

    buraya yazılmayacak türden bir yazı o yüzden blog linkini bırakıyorum.
    0 ...
  31. 69.
  32. Bu fotoğraf gören insanları etkileyecek, hislerinde karıncalanmaya yol açacaktır. Bu hisler farklılık gösterecek. Daha doğrusu iki net his olacak karşılıklı.

    Boğazınızda bir elin olup sıktığını hissettiğiniz anlar oldu mu? Muhakkak olmuştur. Yada ellerinizi boğazınıza götürüp sıkmayı deneyin. Ne hissedeceksiniz? Boğulduğunuzu, nefes alamadığınızı. işte bir taraftaki insanlar bu fotoğrafa baktığında bunu hissedecek. Gerilecek. Korkacak.

    Peki ya sevdiğiniz bir insanın elinin boynunuzda orayı okşayıp sizi gevşettiği oldu mu? Olmuştur. Bir hayal edin olmadıysa. Boynunuzda gezinen parmakları boğazınızı hafifçe sıktığını ve tekrar okşadığını. işte diğer kısımdaki insanlarda bunu hissedecek baktığında. Gevşeyecek, rahatlayacak.

    Belki bir üçüncü tarafta haz duyanlar olacaktır. Ve bu aslında ikinci kısımdaki insanların içinde olanlardır.

    Güzel bir fotoğraf değil mi?
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820790/+

    https://dusgezgininingunc.../bogazdaki-eller.html?m=1
    0 ...
  33. 68.
  34. Kadıköy sahilinde bir bankta oturmuş etrafı izliyor. Arada bir de saatine bakıyor. Eve gideceği otobüsü bekliyor. Beklerken de önündeki güzelliğin tadına varmak istiyor. Haksız da değil. Belki oturup soluklanabilirdi sadece ama bunu yapmadı. Bunu diğer herkes zaten yapıyordu çevresine baktığında.

    Kafasının içindeki sesler ise hala devam ediyor. Bir süredir baş gösteren bir sorun. Kafasının içinde çıldırtacak noktaya kadar çıkan fısıltılar duyuyor bazen. Ruhunu emen sesler.

    Şu an ise o seviyede değil. Keyfini bozamıyor. Derin bir nefes alıp etrafa baktı. insanların koşuşturmalarını gördü. Ama o da ne?

    Yutkundu. Bazı şarkıları dinlerken bir görüntü oluşur zihinde ve o görüntüde bir kişi olur. Sadece o an şarkıyı dinlerken görür ve aslında tanımazsın. Yada okunulan bir kitaptaki karakterin hayal dünyasında yaratılan silueti gibi. Şimdi ise gerçek. O hayalinde gördüğü kadının gerçekteki haliydi o.

    Hava soğuk ama onu sıcak bastı. Ter bastı. Derin derin nefesler almaya başladı. Montunun önünü açtı. O kadından gözünü ayırmadan. Kafasının içindeki sesler de kaybolmuştu. Fakat bunu fark etmedi.

    O kadının yüzünün her bir ayrıntısını zihnine kazımaya çalışıyordu. Rüzgarda uçuşuyordu kadının saçları ve soğuk üşütmüştü. Atkısını dudaklarına kadar çekmeye çalışıyordu. Izlendiğinin farkında değildi.

    Kadının yanına gitmeye karar verdi. Ama bir anlığına saatine baktı 'siktir' dedi. Otobüsünün saati gelmişti. Otobüse gidene kadar ona baktı. Onu hafızasına kazımak istercesine baktı. Ve gözden kayboldu kadın, otobüse binerken.

    Sesler yine kafasının içinde yankılanıyordu. Onunla dalga geçiyor sesler. Yumruğunu sıktı. Bir yumruk atmak istiyordu kendisine bu seslerden kurtulmak istiyordu. Sesler yankılanırken onun görüntüsü geldi gözünün önüne. Sesler yavaş yavaş diniyordu. Onun görüntüsü bu aptal sesleri susturmaya yetiyordu.

    Eve gelene kadar o görüntüyü düşündü. Ve aceleyle adımlarını attı. Eve girer girmez kalem ve kağıt aldı eline. Hafızasında fazla tutamazdı onu. Bir yerlere aktarmak zorundaydı. Ve kağıda dökerek yapacaktı bunu.

    Zorlandı. Sesler hiç olmadığı kadar şiddetlendi. Izin vermiyorlardı onu çizmesine. Bir mücadele içindeydi. Bu mücadele o sesleri öfkelendirdi. Dalga geçen sesler bu sefer öfke ile bağırıyordu.

    ' yapmalıyım, yapmalıyım' diye o seslere bağırıyordu. Ve çizimi bitirirken kendinden geçti. Daha fazla dayanamadı bu delirten seslere.

    Gece yarısı kendine gelebildi. Başını kaldırdığında bitirdiğini fark etti. Derin bir oh çekti. Bütün ayrıntıları ile onu çizmişti. Ve sonrasında boya ile resmini tamamladı.

    Resme baktığında hissettiği rahatlığın ve sıcaklığın bir tarifi yok. Onu görmüşçesine mutlu ediyor. Ve en önemlisi hayalindeki kadının gerçeği kafasının içindeki acımasız sesleri dindirmişti.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820308/+

    https://dusgezgininingunc...19/03/bir-baksta.html?m=1
    0 ...
  35. 67.
  36. Renklerin ve görüntünün bulanıklığı baş döndürecek derecede. Fakat bir o kadar da net bir görüntüye sahip.

    Şuna benziyor sanki; hatırlayacağım, hatırlayacağım... Ah! Şimdi hatırladım.

    Tam da buradaki hatırlamaya benziyor bulanık renklerin içindeki o net görüntüyü görmek.

    Bu resim bana tam da bunu anlatıyor. Zihnimiz bazen bulanık olur bir şeyleri hatırlamakta zorlanırız, bir şeyler yazmakta zorlanırız. Ama aslında o şey zihnimizin içindedir. Ve bir anda fark ederiz orda olduğunu bir anda görürüz.

    Resimlerin bu yönünü seviyorum. Başkaları da farklı bir şey görebilir siz de onlardan farklı bir şeyi görüp düşünebilirsiniz. Ve çok da güzel bir resim sanki bu.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1820022/+

    https://dusgezgininingunc...03/bulank-netlik.html?m=1
    1 ...
  37. 66.
  38. Filmlerdeki şu sahnelere özenmişimdir. Çevremde hiç görmedim nerdeyse bu tür bir yer. Tam bir kaçış noktası. Bir sigara tüttürmek, bir kadeh şarap içmek yada sadece etrafa bakarak oturmak için. Ne olursa olsun güzel bir kaçış yeri gibi görünüyor.

    Belki bazılarınızın kaçış yerleri, sığınakları olmuştur. Bir şeyden sıkıldığınızda yada kendinizle baş başa kalmak istediğinizde gittiğiniz bir yer. Ağlamak için de olabilir bunu da unutmayalım. Yada rüzgarı teninizin içinden geçirmek istediğinizde.

    Böyle bir sığınağım, kaçış yerim olmasını isterdim. Ne için olacağını bilmesem de. Sadece oturmak için bile olsa da.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1819614/+

    https://dusgezgininingunc...om/2019/03/sgnak.html?m=1
    1 ...
  39. 65.
  40. (fotoğraflar blog sayfasında olacak, buraya pek uygun fotoğraflar olmadığı için)

    https://dusgezgininingunc...3/siddetli-tutku.html?m=1

    Tutkunun en şiddetli halini merak ediyordu. Bunun sınırı ne olabilirdi? Aklına pek çok şey geliyordu ama daha fazlası mutlaka olabilirdi. Gerçi insanların tutku anlayışı farklılık gösterebilirdi. Birinin en şiddetli hali diğerinin en hafif hali olabilirdi. O yüzden kendi skalasına göre en şiddetlisini bulmak istiyordu. 

    Canını sıkan bir nokta bunu nasıl yapacağı ile ilgiliydi. 

    Düşündü, düşündü, düşündü... Sonunda nasıl yapacağını bulmuştu.

    Kendi yazılarını paylaştığı, resimler ve fotoğraflar paylaştığı bir hesabı vardı. Ve azımsanmayacak sayıda da takipçisi ve okuyucusu vardı. 

    ' Tutkunun en şiddetli hali sizce nedir ? Bunu fotoğraf yada çizimlerinizle gösterir misiniz?' diye sordu. Gönderileceklerin hepsini kendine saklayacak hiçbir şekilde paylaşmayacaktı. 

    Bir hafta böylece gelenleri topladı. Bir hafta sonunda bakmaya karar verdi. 

    Bazıları çok pornografik bazıları ise çok soft şeylerdi. Bazı çizimler gördü onları çok beğendi. Harika çizilmişlerdi. Fakat yeterli gelmemişti. O istediği şiddetli hali göremiyordu. 

    Yüzlerce şeye baktı belki. Ama hiçbirinde istediği kıvamda, işte bu diyebileceği görüntüyü bulamıyordu.

    Tam galiba bulamayacağım derken bir çiftin attığı fotoğrafları gördü. Bir çıplaklık yoktu. Erotizm belki ama daha fazlası da yoktu fotoğrafta. Ama tam da bu dediği fotoğraf olmuştu. Aslında iki ayrı fotoğraftı. Fotoğraf yüzünde bir tebessüme neden olmuştu.

    Fotoğrafı atan çifte teşekkürlerini sundu. Ve tutkunun bu en şiddetli halini bulduğuna sevinip bunu yazıya dökmeye başladı. 
    0 ...
  41. 64.
  42. Herkes bir dönem deniz kabuğu toplamıştır. Çocukluğunda yada ilk gençlik dönemlerinde. Denize gidildiğinde çok ilgi çekecek şeylerdi çünkü. Bazıları koleksiyonunu yapmış yada biriktirmiştir. 

    Eh, ben de severdim. Fakat diğer herkes kadar değil. Ben o dönemlerde deniz kabuğu yerine çakıl taşlarını toplardım ama hepsini değil tabi. Rengi şekli ilgimi çekenleri. Diğerlerini ise almazdım fakat eğlenmekten geri de kalmazdım. O taşları da denizde sektirirdim. Çok da güzel sekerdi.

    Pek görmedim o dönem çakıl taşı toplayanları. ilginç gelmiştir bana bu. Tabi bir de kumdan kale konusu var. Kumdan bir kale yerine hep daha farklı şeyler yapmıştım. Bazen bir şeyler yapmak değil kuma bir şeyler çizmiştim. Bunu da nedense pek görmedim. O çevrede yani.

    Fakat öykülerimi yazarken bu farklı düşünceler nedense çok az geliyor. Çakıl taşlarını düşününce bunu yazmak geldi aklıma. Özel şeyleri seviyorum galiba. Herkes bir şeyi yaparken ben daha farklısını yapma arzusundayım.

    https://dusgezgininingunc...2019/03/cakl-tas.html?m=1
    2 ...
  43. 63.
  44. 'Ona anlatıyordu kendini. Çünkü onun kendini yargılamayacağını, doğruları konuşarak yardım edeceğini, edemese dahi yanında olacağını biliyordu. Fakat bu seferki sorun ortaktı ve aynı sorundan muzdariplerdi.

    Biri kadın biri erkek iki dosttu onlar. Bu açıdan insanları şaşırtsalar da sağlam dostlukları insanların düşüncelerinin değişmelerini sağlıyordu.

    Muzdarip oldukları sorun ise karşı cins ile duygusal ilişkilerdi. Ufak tefek bir sorun da değildi. Çünkü ikisi de ne yapacaklarını nasıl davranacaklarını bilemiyor kendini kasıyor ve içten davranamıyorlardı. Bu da duygusal ilişkilere başlayamamalarına yol açıyordu her zaman.

    Her zaman karşılarındaki insanlardan olumsuz tepki mi aldılar? Hayır, aslında çoğunda yardımcı olmaya çalıştı karşılarındaki insanlar. Ama aşamadılar bu engeli.

    Sosyal fobiye sahip değillerdi. Çevrelerinde pek çok arkadaşı vardı ikisinin de. Sorun neydi o zaman? Bunu hem tek başlarına hem de birbirleriyle konuşurken düşünmüş ama nedenini bulamamışlardı. Oysa ikisi de birbiri adına tanıştırmak için insanlarla konuşabiliyordu. Ama durum buluşmalara geldiğinde o saçma halden kurtulamıyorlardı.

    Yokuş aşağı inemiyorlardı bisikletle. Durum bundan farksızdı. Yersiz korkular duygularının önlerine geçiyordu. Yapmak istediklerini yapamıyor söylemek istediklerini söyleyemiyorlardı.'

    Bu durum kaç insanda var bilmiyorum. En azından kendimde olduğunu biliyorum. Ve kadın erkek fark etmiyor bu sorun yakalayabildiğini yakalıyor. Benlik ile ilgili büyük bir sorun yaratıyor. insanı yanlış da tanıtıyor. Oysa ancak bu engel aşıldığında yokuş aşağı bisikletle inmenin o hissine varılabilir.

    Belki de kendimize bir tavsiye vermeliyiz tam da şöyle;
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1818500/+

    https://dusgezgininingunc...bilinmez-guzelim.html?m=1
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük