Müzik dinleyerek uykumun gelmesini bekliyorum. müzik önerilerine açığım. fakat mümkünse metal ve arabesk olmasın. Yeni türler, bilinmedik gruplar veya şarkıcılar tercihimdir.
Yeni türkü'den maskeli balo'yu dinliyorum şu an. Sonra ezginin günlüğü'nden hişt, yalnız kuşun şarkısı ve hezarfen'i dinleyeceğim. Çok tatlı, dinlendiriyor insanı.
hava temmuzun yaklaşmasına rağmen serin olduğundan, peluş battaniyeme sarılıp uyuyacağım, yumuşacık.
Film izleyen arkadaşlar evin bir köşesinde, telefona bakanlar diğer köşede. Kimse birbirine bakmıyor. Aslında ne zamandır görüşemiyoruz diye toplanmıştık.
bilgisayar başında, solda ilgi çeken başlıklara entry girip müzik dinlemek. aynı zamanda hayatın zorluklarını düşünmek. bu okul nereye gidecek, bu kodumun misafirleri ne zaman gidecek diye düşünmek.
bugün bir arkadaşımın dediği şeyi düşünüyorum. evlenirsem çocuk yaparım dedi. bense bu ülkede çocuk yapmaya kıyamam dedim. o günahı bir kere işledim bir dahasına kıyamam. o ise iki çocuktan sonra bile düşünüyor.
ben mi tuhafım, insanlar mı, çözemedim.
ülke bombok. suriyede savaştan kaçıyor insanlar kaçarken üremeyi düşünüyor. boka sarmış bir ülkede bir anne bir çocuk daha doğurmayı göze alabiliyor.
ve ben bu kafayı anlamadığım için kendimi tuhaf hissediyorum. çocuklar mutlu bir ailede büyümeli. ailenin mutlu olabilmesi için de ülkede işlerin bu kadar sarpa sarmaması gerekir. ama herşey tersineyken insanlar kıyabiliyor daha doğmamış bebesine.
semerkant ta hayyamın taptığı suriyeli şair ebülalanın bir sözü var. diyor ki ebülala;
"beni dünyaya getirenin günahını çekiyorum, ben bu acıyı kimseye çektirmeyeceğim"
insanın üreme arzusunun altında korku duygusunun yattığını düşünüyorum. günahının vebalini bi başına ödeme korkusu.
artık üremeye dur deyip düşünmeye başlamanın sırası gelmeli öyle değil mi? düşünme güdüsünden yoksun insanın üreme güdüsü de devreye girmemeli mesela. hayat daha güzel olurdu o zaman bence.