gecenin ayeti

entry652 galeri123
    294.
  1. Habibim! Şüphesiz Biz o Kitab’ı sana, tüm insanlar(ın dünya ve ahiret yararları) için hakla iç içe olarak indirdik. Artık her kim (onun hükümleriyle amel ederek) hidayet bulursa, kendi nefsi lehinedir. Kim de (o Kitab’ın gereğince amel etmeyerek doğru yoldan) sapıtırsa, o da ancak kendi aleyhine sapmış olur. Zaten sen onlar üzerine asla bir vekil değilsin (ki, onları zorla yola getiresin. Senin tebliğden başka bir görevin yoktur, bunu da hakkıyla yerine getirdin.)

    Zümer süresi 41 ayet.
    7 ...
  2. 295.
  3. Ey iman edenler! Sizler sarhoş iken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza, mescide yaklaşmayın. Nisa 43.
    2 ...
  4. 296.
  5. Kehf 104.Ayet: (Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.
    3 ...
  6. 297.
  7. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
    1- Gördün mü o dine yalan diyeni?
    2- işte yetimi itip kakan odur!
    3- Yoksulu doyurmaya teşvik etmez.
    4- Fakat veyl o namaz kılanlara ki,
    5- Namazlarında yanılmaktadırlar.
    6- Onlar ki, gösteriş yaparlar.
    7- Ve yardımlığı sakınır (zekatı vermezler).
    0 ...
  8. 298.
  9. Ey iman etmiş olan kimseler! Kendi (oturduğunuz) evlerinizden başka birtakım evlere, (sahiplerinden) izin almadığınız sürece ve halkına selam vermediğiniz müddetçe girmeyin! işte size bu (şekilde selam verip izin istemek, cahiliyet devrindeki gibi ansızın girmekten) sizin için hayırlıdır! (Böylece siz üstün bir ahlaka irşad olundunuz.) Ta ki siz iyice düşün(üp gereğiyle amel ed)esiniz!

    Eğer oralarda (size cevap verecek) hiçbir kimse bulamazsanız, artık (sahibi tarafından) size izin verilinceye kadar oralara girmeyin! Eğer size: “Geri dönün (ortam müsait değil)!” denilecek olursa (ısrarcı olmayıp) geri dönün, o (milletin kapılarında inadına beklemeniz dense, kimseyi rahatsız etmeyip dönmeniz,) sizin (rezil duruma düşmemeniz) için daha temiz (bir hareket)dir! daha yararlı (bir davranış)dır. Zaten Allah yapmakta olduklarınızı (hakkıyla bilen bir) Alim’dir.

    Nur süresi 27-28 ayetler.
    6 ...
  10. 299.
  11. 124- Ama her kim Benim zikrim (ve öğüdüm olan Kur’an-ı Kerim)den yüz çevirir (de, ona uymaz ve buyruğuyla amel etmez)se, gerçekten onun için (dünyada ve kabirde) pek sıkıntılı bir yaşantı vardır. Kıyâmet günündeyse Biz onu kör (kalp gözü kör, Allâh-u Te’ala'ya karşı vereceği cevaplardan habersiz ve) basiret siz bir halde (huzurumuza) haşredeceğiz!”

    Nitekim, Kur’ân’a kulak vermeyen kişi ne kadar zengin olsa da, onun tüm hedefi dünyaya yönelik olduğundan, böyle bir kişinin sahip olduğu hiçbir nimete kanaat getirmeyip, eksilir endişesiyle devamlı sıkıntı içerisinde yaşaması kaçınılmazdır. Mezara girdiğindeyse, kemikleri birbirine geçecek şekilde sıkıştırılacaktır. Kur’an’a uyan mümine gelince; o, Allâh-u Te’âlâ’nın kaza ve ka derine teslimiyet, kanaat ve tevekkül sahibi olacağından, nekadar fakir de olsa pek huzurlu bir hayat yaşayacaktır.

    125- (O zaman) o: “Ey Rabbim! Beni niçin kör ola rak haşrettin? Halbuki ben (dünyada) gerçekten çok iyi gören biriydim!” demiştir.

    126 O (Allâh-u Te’qla) buyurmuştur ki: “işte (sen de) böylece (davranmıştın Bana)! Bizim (pek açık seçik) ayetlerimiz gelmişti sana, sen ise onları terk etmiştin. işte bugün sen de böylece (körlük ve azap içerisinde) terk edileceksin!”

    127 işte (şehvetlerine daldırıp, ayetlerimizden kör kalarak) haddi aşmış ve Rabbinin âyetlerine iman etmemiş olan kimseyi (suçuna uygun cezalarla) böyle cezalandırırız! Ahiret(te uğrayacakları cehennem) azabı ise, (dünyadaki darlıktan da, kabir azabındanda, kör olarak haşr olmaktan da) elbette pek daha güçlü ve çok daha devamlıdır.

    Taha süresi 124/127 ayetler.
    7 ...
  12. 300.
  13. Şüphesiz (sevgilimin sevgilisi olan aişe’nin iffeti hakkında) o büyük uydurmayı (meydana) getirmiş olan kimseler, içinizden (münafıkların başını çektiği, onla kırk arası) bir topluluktur. Siz onu kendiniz için (Allah katında) bir şer sanmayın. Doğrusu o sizin (sevap kazanmanıza sebep olacağı) için büyük bir hayırdır. Onlardan her bir kimse için, günahtan kazanmış olduğu şey (nispetinde ceza) vardır. Ama onlar arasından (günahın) büyüğünü üstlenen o (ibni Übeyy adındaki) kimse; özellikle onun için pek büyük bir azap vardır.
    Bu ve peşi sıra gelen on beş ayet-i kerime "ifk hâdisesi" diye bilinen olay hakkında nâzil olmuştur ki; aişe (Radıyallâhu anhâ) bu hadiseyi şöyle anlatmıştır: "Benî Mustalik gazvesinde bir gerdanlığımı kaybettiğim için geri kalmıştım, çok zayıf olduğum için de devemin üzerindeki kapalı yerde bulunmadığım fark edilmediğinden, beni içinde sanarak kafile yola çıkmış. Kafilenin arkasını toplamakla görevli olan Safvan isimli şahıs beni görünce devesini çökerterek beni bindirdi ve kafileye yetiştirdi. Bunun üzerine başlarını münafıkların reisi olan Abdullah ibni Übeyyin çektiği bir topluluk, benim hakkımda iftiralar başlatarak helâk olmuşlar. O sıra ben hiçbir şeyden haberim olmadığı halde hastalanmıştım. Rasülullah (Sallallâhu Aleyhş ve Sellem) halimi hatırımı soruyorduysa da, ondan, evvelce görmüş olduğum lütufkâr muameleyi göremeyişim dikkatimi çekmişti. Derken bir kere babamın teyzesi olan Ümm-ü Mistahın ayağı kayıp düşünce oğluna beddua ederek: 'Helak olasıca Mistah!' dedi. Ben: 'Niye böyle söylüyorsun?' diyerek ona itiraz edince bana bu iftira olayını anlattı ve oğlunun da bu işe gülerek de olsa katıldığını söyledi. Ben bunu duyunca tamamen hasta oldum. Annemin babamın yanına gittim. Artık geceleri gözüme uyku girmiyor ve gözyaşım dinmiyordu. Annem ve babam da bu gözyaşlarımın ciğerimi parçalayarak beni öldüreceğine kanaat getirmişlerdi. Böylece uzun bir süre geçtikten sonra Rasülullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yanıma gelerek: 'Ey Hümeyra! Sevinebilirsin, şüphesiz ki Allah senin beraatini indirmiştir!' deyince: 'Sana değil, Allah`a hamdolsun!' dedim."

    Nur süresi 11 ayet.
    8 ...
  14. 301.
  15. Duhan 10.Ayet: (10-11) Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır.
    1 ...
  16. 302.
  17. 77- (Habibim!) ayetlerimizi inkar etmiş ve: “Andolsun (diriltilecek olsam bile) elbette bana mal ve evlat verilecektir!” demiş olan o kişiyi gördün mü?

    "Bu ayet-i kerime, as ibni Vail hakkında nazil olmuştur, şöyle ki; Habbab (Radıyallahu anh), kendisinden alacağını istediğinde: “Sen Muhammed’i inkar etmedikçe vermem!” demiş, o da: “Ne diriyken, ne ölüyken, ne de sen diriltildiğinde, ben asla onu inkâr etmeyeceğim!” diye cevap vermişti. Bunun üzerine o: “Ben diriltilecek miyim?” diye sormuş, “Evet!” cevabını alınca da: “Bırak! O zaman öleyim, dirileyim, nasıl olsa ben orada da mal ve evlat sahibi olacağım için, o zaman ödeşiriz!” deyince bu ayetler nâzil olmuştur.

    78- O (gavur), (Allah-u Te`ala’ya mahsus olan) gayba (ait malumata)mı vakıf olmuştur yoksa Rahman katında (kendisine mal ve evlat verileceğine dair) bir sözmü edinmiştir (de, bu hususta kesin konuşabiliyor)?

    79- Hayır! (Bu kişi yanlış bir düşünceye sahiptir.) Biz onun söylemekte olduğu şeyi mutlaka yazmaktayız. (iddia ettiği mal ve evlat yerine) azaptan da kendisine tam bir uzatmayla (hak ettiği şekilde) ilave yapacağız!

    80- Ona; söylemekte olduğu şey ler(in tamamını elinden alıp, sonunda tüm mal ve servetin)e ise Biz mirasçı olacağız! O da (sahip olduğu tüm değerlerden ayrılmış olarak kıyamet günü) Bize tek başına gelecektir!

    Meryem süresi 77-78-79-80 'inci ayetler.
    5 ...
  18. 303.
  19. 67- (Ey müşrikler!) Denizde size (büyük bir fırtına nedeniyle boğulma endişesi gibi) bir zarar dokunduğu zaman, O (Allah-u Azimüşşa)ndan başka tapmakta olduklarınız(ın tamamı aklınızdan ve fikrinizden) kaybolur gider. Ama O (duanıza icabet edip) sizi karaya (çıkararak) kurtardığında, (iman ve ihlastan) yüz çevirirsiniz. Zaten o (kafir) insan (nimetlere karşı) pek nankör olmuştur.
    68- yoksa siz (bir seferinde fırtınadan kurtuldunuz diye) O’nun sizi (kendinizi güvende hissettiğiniz) kara tarafında batırmasından yahut üzerinize taşlar fırlatan bir rüzgar salıvermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendiniz için (sizi koruyacak) bir vekil de bulamazsınız!

    isra süresi 67-68
    5 ...
  20. 304.
  21. 10- O (Allâh-u Te`ala), gökleri direkler olmaksızın yaratmıştır ki siz onları (bu şekilde) görmektesiniz. O, sizin görmekte olduğunuz direkler bulunmaksızın gökleri yaratmıştır (, ama aslında sizin görmediğiniz kudret direkleri mevcuttur). O, sizi (su üstündeki gemi gibi) sallamasın diye yer(yüzün)de sağlam dağlar koymuş ve hareket edebilen her (tür) canlıyı orada yaymıştır. Yine Biz gökten bir su indirmişizdir ve bu sebeple orada değerli ve faydalı her tür (bitki)den bitirmişizdir.
    11- işte bu(nlar), Allah’ın yarattıklarıdır! Haydi gösterin bana ki; O’nun dışındaki o (aciz) kimseler ne şey yaratabilmiş? Doğrusu o (şirk koşarak haddi aşan ve kendilerini ebedî azâba maruz bırakan) zalimler pek açık ve çok büyük bir sapıklık içindedir(ler).

    Lokman suresi 10-11
    1 ...
  22. 305.
  23. tam ciddi ciddi okuyorum "oyle yarattık boyle yaptık sunu ekledik" ama altına geliyo "hodri meydan aynısını yapsınlar da gorelim atara atar gidere gider şeklimiz yeter" tarzı bi ayet butun ciddiyeti kaybediyorum.
    0 ...
  24. 305.
  25. 20-Ama o kimseler ki (Rablerine itaatten çıkıp, kafir ve) fasık olmuşlardır; işte onların sığınak ları ancak o ateştir! Oradan her ne zaman çıkmalarını isteseler, (kafalarına vurulan demir tokmaklarla, yetmiş senelik mesafe derinliğinde) onun içerisine geri döndürülürler ve onlara: “(Dünyadayken) kendisini yalanlamakta bulunmuş olduğunuz o (cehennem) ateşinin azabını tadın (bakalım)!” denilir.
    21- Andolsun ki; elbette Biz o en büyük (kıyamet gününün) azabından önce, o (kıtlık, kuraklık, öldürülme ve esir düşme gibi) en yakın azaptan bir kısmını muhakkak onlara tattıracağız. Ta ki onlar(dan sağ kalanlar, kafirlikten) dönsünler!

    Secde süresi 20-21 ayetler.
    5 ...
  26. 306.
  27. O kimseler ki iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir; yakında onları da, içlerinde sonsuza kadar ebediyyen kalacakları pek kıymetli cennetlere girdireceğiz ki, (köşklerinin ve ağaçlarının) altlarından ırmaklar akmaktadır! Kendileri için orada (maddî ve manevi pisliklerden) tertemiz kılınmış eşler de vardır. Ve Biz onları (sıcak ve soğuğun tesir etmeyeceği, uzun mesafeli ve) tam gölgeli (olan daimi ve koyu) bir gölgeye sokacağız.

    Nisa 57.
    5 ...
  28. 307.
  29. 308.
  30. Ta Ha 2.Ayet: (2-3) Biz, Kur´an´ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah´tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.
    0 ...
  31. 309.
  32. 14- Yoksa onlar (senin Kur’an’ı kendiliğinden kurduğunu iddia ederek): “Onu kendisi uydurdu!” mu diyorlar? (Habibim!) Deki: “Öyleyse Allah’tan başka gücünüzün yetmiş olduğu kimseleri (her işte size yardımcı olduklarına inandığınız putlarınızı ve dara düştüğünüzde görüşlerine başvurduğunuz kahinlerinizi) çağırın da, (fesahat, belağat ve eşsiz dizim hususlarında) onun misli olabilecek uydurulmuş on süre (meydana) getirin. Eğer (Kur’anı benim uydurduğuma dair iddianızda) doğru kimseler olduysanız (bunu ispatlamanız gerekir)!

    14 (Ey Habibim ve ey Kur’anın karşı konulmaz mucizesini savunan Müslümanlar!) Eğer (onun benzeri bir kitap derlemek üzere çağırdığınız) o kimseler siz(in bu talebiniz)e icabet edemiyorlarsa, bilin ki; o (Kur’an-ı Kerim) ancak Allah’ın (ezeli ve ebedî olan eşsiz) ilmiyle indirilmiştir. (Zira Kur’an-ı Kerim’de bulunan aciz bırakıcı üslüba ve kimsenin bilemeyeceği gaybi meselelere Allah-u Te`alanın ilmi dışında hiçbir bilgi erişemez.) Zaten O’ndan başka hiçbir ilah yok tur (ki, O’nun bildiklerini bilebilsin ve O’nun kudretinin eriştiği şeylere güç yetirebilsin)! Artık (Kur’an’ın hak oluşu ve şirk yolunuzun batıllığı hususunda bir şüpheniz kalmadığına göre) siz islam’a giren kimselersiniz değil mi?”

    Hud 13-14 ayetler.
    12 ...
  33. 310.
  34. (Habibim!) Deki: “O kafir olmuş kimselere, o fetih günü imanları fayda vermeyecektir. Onlar (tevbe edip özür dilemeleri için) mühlet verilen kimseler de olmayacaklardır!”
    Ayet-i celilede geçen “Fetih günü” ile ne kastedildiği hakkın da üç görüş vardır; imam-ı Mücahid (Radıyallahu anh)dan nakledildiğine göre; bu, kıyâmet günüdür ki, o günkü imanın fayda vermeyeceği aşikardır. ibni Abbas (Radıyallahu anhüma)dan rivayete göreyse; burada Mekke fethi günü kastedilmiştir. Imamı Hasen (Radıyallahu anh)`dan rivayete göre ise; Bedir günü kastedilmektedir. Bu iki günde de imanı kabul edilen kimseler bulunduğu için, burada imanlarından fayda görmeyecekleri bildirilenler, o günlerde kafir olarak ölenlerdir. Zira ölümle yüz yüze geldikten sonraki mecburi imanın makbul olmayacağı zaten başka ayet-i kerimelerde açıkça ifade edilmiştir.

    Secde 29 ayet.
    2 ...
  35. 311.
  36. insanların (bizzat) ellerinin kazanmış olduğu (kötü) şeyler(in uğursuzluğu) sebebiyle karada ve denizde fesat (ve bozgunlar) belirmiştir. Ta ki O (Allâh-u Te`ala), (kulların) yapmış oldukları (kötü) şeylerin (tümünün cezasını ahirette vermeden önce) bir kısmını(n vebalini dünyada) onlara tattırsın diye! (Böylece) ola ki onlar (günahlardan) dönerler!

    ibni Abbas (Radıyallâhu anhüma)nın beyanına göre; yeryüzü cennet gibi yemyeşil bir haldeyken, ağaçlar sürekli meyveli, denizin suyu tatlı, aslan sığıra, kurt da kuzuya saldırmazken, Kabil’in Habil’i öldürmesiyle, toprak kurudu, ağaçlar dikenlendi, denizlerin suyu tuzlandı ve hayvanlar birbirine saldırmaya başladı. Rivayete göre; karada işlenen ilk masiyet, adem (Aleyhisselam)ın oğlunun, kardeşini öldürmesiyle meydana gelmiş, denizde işlenen ilk isyan ise; Umman krallarından Cülünda isimli zorba hükümdarın, gemileri gasbetmesiyle gerçekleşmiştir. (Alusi) işte, kıtlıklar, toplu ölümler, yangınlar, kasırgalar, seller, depremler, denizlerin ve derelerin kirliliği, hava kirliliği ve ticaret dahil her konuda bereketsizlikler şeklinde açığa çıkan türlü türlü düzen bozukluklarının hepsinin, insanoğlunun günahları yüzünden meydana geldiğini bu ayet-i kerîme ile anlamış bulunuyoruz.

    "Rum süresi 41"
    5 ...
  37. 312.
  38. 313.
  39. Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine gazap ettiği, inkârcıların kabirlerde yatanlardan (onların dirileceklerinden) ümit kestikleri gibi âhiretten ümit kesmiş bir topluluğu dost edinmeyin.
    Mümtehine : 13
    3 ...
  40. 314.
  41. Meryem oğlu Îsâ da şöyle demişti: "Ey isrâiloğulları! Bilin ki benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra gelecek Ahmed isimli elçiyi müjdelemek üzere size Allah tarafından gönderilmiş elçiyim." Ama o (Ahmed) kendilerine apaçık kanıtlarla gelince, "Bu (kanıtlar) besbelli bir büyü!" dediler.
    Saf : 6
    2 ...
  42. 315.
  43. Tevrat’la yükümlü tutulup da onun hakkını vermeyenlerin durumu, koca koca kitaplar taşıyan merkebin durumuna benzer. Allah’ın âyetlerini yalan sayan kavmin misali ne kötü! Allah zalimler topluluğunu doğru yola çıkarmaz.
    Cuma : 5
    2 ...
  44. 316.
  45. 2 Ey iman etmiş olan kimseler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
    Rivayete göre; sahabeden bazıları cihatla emrolunmadan önce: “Allah’ın en sevdiği ameli bilseydik, elbette onu yapardık!” demişlerdi, ama cihat ayeti inince bazıları ağırdan almıştı, Uhud gününde ise kimileri kaçmıştı. işte bu ayet-i kerime bu konuda bir uyarı mahiyetinde olup, söylenen şeyin adak niteliği taşıdığını ve adağın mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Bu ayet-i kerîme: “Yapmadığınız şeyi niye söylüyorsunuz!” şeklinde de tefsir edilmiştir ki, buna göre yalan söylemenin müminlere yakışmayacağı açıklanmak istenmiştir. Gerçi, mümin görünen münafıklara bir kınama hitabı olduğunu söyleyenler de olmuştur.
    3 Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında en şiddetli bir gazap (ve öfkeye sebebiyet) bakımından çok büyük olmuştur.

    Saff 2-3 ayetler.
    6 ...
  46. 317.
  47. (Rasülüm!) Senden önce ne bir rasül, ne de bir nebi göndermedik ki, o (, ayetlerden bir şey) okuduğu zaman bir şey arzuladığı zaman şeytan onun okuması içerisine arzusu içerisine (bir şey) atmış olmasın. Nihayet Allah şeytanın (peygamberin okudukları içerisine) atmakta olduğu şeyi tümüyle giderir de, sonra Allah ayetlerini sabit (ve korunmuş) kılar. Zaten Allah (peygamberine vahyettiğini de, şeytanın kastettiğini de hakkıyla bilen bir) Alim’dir; (fitneyi sabit bırakmayıp tümüyle gideren bir) Hakim’dir.
    Rivayete göre; Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müşriklerin bulunduğu bir mecliste Necm Süresi’ni okurken, putların zemmi hakkındaki ayetlere vardığında, her zamanki tertil adeti üzere hafif bir duraklama yapmış, o sırada şeytan, Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in sesini taklit ederek, müşriklerin işiteceği şekilde putları öven ve ayetlerin veznine uyan birtakım kelimeleri araya katmıştı. Bu sözlerin Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından okunduğunu sanarak sevince boğulan müşrikler de, sûrenin sonunda Müslümanlarla birlikte secde yapmışlardı. Sonra Cibril (Aleyhisselam) gelerek Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i bu hadiseden haberdar etmiş, böylece Allah şeytanı başarısız kılıp ayetlerini korumuştu. işte Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)`in üzülmesi üzerine, diğer peygamberlerin başına da bu gibi hadiselerin geldiği bildirilerek kendisi bu ayet-i celile ile teselli edildi. işte “ğaranik kıssası” diye bilinen hadisenin aslı budur.

    Hac suresi 52'inci ayet.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük