Elem neşrah leke sadrek
Ve vada'na 'anke vizreke
Elleziy enkada zahreke
Ve refa'na leke zikreke
Feinne me'al'usri yüsren
inne me'al'usri yüsren
Feiza ferağte fensab
Ve ila rabbike ferğab
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Senin için bağrını açmadık mı?
indirmedik mi senden o yükünü?
O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?
Senin şanını yüceltmedik mi?
Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.
Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!
O halde boş kaldığında yine kalk yorul!
Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!
Ayetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma.
"Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir."
(Tevbe Suresi 127)
Ey insanlar! (Allâh’tan başka tapılanların âcizliği hakkında, kıyâmete kadar memleketlerde dilden dile anlatılmaya değer pek ilginç) bir misal açıklanmıştır; artık onu iyice dinleyin! Allâh’ı bırakıp da tapmakta olduğunuz o şeyler, gerçekten asla bir sinek bile yaratamazlar, hepsi onun için bir araya gelmiş olsalar bile! (Putların âcizliği o derece tescillenmiştir ki en güçsüz yaratık olan) sinek onlar(ın önüne koyulan yemeklerden veya üzerlerine sürülen kokulu boyalar)dan bir şey kap(ıp kaç)acak olsa, onu bile ondan kurtar(ıp geri al)amazlar. (Onlardan bir şey) isteyen (müşrikler) de, istekte bulunulan (putlar) da zayıf kalmıştır. (Çünkü putperestler kimden ne iste yeceğini bilmekten, putlar da onların isteğini yerine getirmekten âciz kalmıştır.)
Hac süresi 73 ayet.
katımızdan pek önemli bir iş olarak (ki, o geceden, bir daha seneki benzeri geceye kadar meydana gelecek ecellerin kesimi, hacca gideceklerin yazımı, zelzeleler, yıldırımlar ve harplerin kaydı ve bunlarla ilgili nüshalamanın başlaması bu önemli işimizin örneklerindendir)! şüphesiz ki biz dâima (kullarımıza elçiler) göndericiler olduk!
müfessirlerin ekserisince; bu geceden maksat kadir gecesi ise de, ikrime (radıyallâhu anh) ve diğer bir cemaate göre; berâet gecesi diye bilinen şabân ayının onbeşinci gecesidir. ibni abbâs (radıyallâhu anhümâ) bu gece hakkında: “allâh-u teâlâ (ezelde takdir ettiği) bütün kaza (ve kaderler içerisinden bir sene boyunca olacak)ları şa’bânın on beşinci gecesinde kesin hükme bağlar, ramazanın yirmi yedinci gecesinde ise bunların kaydını görevli meleklere teslim eder.” buyurmuştur. bu görüşe göre; kur’ân-ı kerîm’in, levh-i mahfuz’dan birinci kat semaya topluca indirilişi berâet gecesinde; rasûlûllâh (sallâllâhu aleyhi ve sellem)`e indirilmeye başlanması ise kadir gecesinde vaki olmuştur. bu gecenin faziletine dâir birçok hadîs-i şerîf mevcuttur.
Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarfedenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.
Ankebût : 69
Allah teala, uğrunda çaba gösterenleri yönlendireceğini söylüyor, yaşadım, gördüm. yeter ki samimi bir niyetin olsun ve çabala.
Mûsâ (Tûr dağında bulunuyorken Sâmirî’nin, ümmetini buzağıya taptırarak saptırdığını Allâh-u Te’âlâ’dan öğrenip,) kızgın ve son derece hiddetliüz gün bir şekilde kavmine döndüğünde (, yerine bıraktığı ağabeyi Hârûn (Aleyhisselâm) ve beraberindeki müminlere): “Ardımdan bana ne kötü halef oldunuz (da, bunların Allâh-u Te`âlâ’yı bırakıp buzağıya tapmalarına engel olamadınız)! Rabbinizin (kırk gece bitiminde size Tevrât getireceğime dâir) emr (ve vaad)ini (buzağıya ibadetle) mi (çiğneyip) geçtiniz Rabbinizin (benim vasiyetimi tutmanızla ilgili) em rini eksik mi bıraktınız?” dedi. Böylece (Allâh için öfkesi çok şiddetli olan Mûsâ (Aleyhisselâm) dinî gayret ve hamiyetinden dolayı) o (Tevrât) levhalar(ın)ı (gayr-i ihtiyârî olarak aceleyle yere) bıraktı ve kardeşinin (bu hususta gevşeklik yaptığı zannıyla) başını tutup onu kendine doğru çekmeye başladı. O (Hârûn (Aleyhisselâm) onun bu düşüncesini gidermek için) dedi ki: “Ey anam oğlu! Şüphesiz ki bu toplum (; yardımcılarımın azlığından dolayı) beni güçsüz bıraktılar ve (kendilerini bu şirkten nehyettiğimde) beni öldürme ye iyice yanaştılar. Sen de (onların gözü önünde bana böyle davranarak) o düşmanları bana (yaptığına) sevindirme ve beni o zâlimler toplumuyla birlikte sayma!”
Araf 150
O (kardeşinin bu özrünü işitince) dedi ki: “Ey Rabbim! Beni(m anlayıp dinlemeden kardeşime böyle davranmamı) ve (eğer vazifesinde bir gevşeklik yaptıysa) kardeşimi bağışla ve bizi (hep birlikte) rahmetinin içerisine girdir. Acıyanların en merhametlisi ancak Sensin!”
(Habîbim! Sana neyin ne zaman değerleneceğini sorarak, ucuzken alıp, pahalanınca kâr etmek isteyen o müşriklere) de ki: “Allâh’ın dile(yip bana bildir)mesi dışında ben kendim için ne bir fayda (kazan ma)ya, ne de bir zararı (savuşturmay)a sahip (ve güçlü) değilim! Ben gayb(da ve gelecekte olacaklar)ı (kendiliğim den) bilecek olsaydım elbette (mal mülk gibi) faydalı şeyleri çokça kazanırdım ve bana hiçbir kötülük dokunmazdı (da bazen gâlip bazen mağlup olmazdım). Ben (bir ilâh değilim, ancak gönderilen bir kulum ve) inanmakta olan bir toplum için sadece bir uya rıcı ve bir müjdeleyiciyim!”
Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
Laikliğin dinsizlik olduğunun kurandakı ispati budur. Sevgili laikler sonra vay efendim ben niye cehennemdeyim demeyin.
Artık insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi, az bir menfaat karşılığında satmayın ve kimler, Allah'ın indirdiği hükme uygun olarak hüküm vermezlerse onlardır kafirlerin ta kendileri