gecenin şiiri

entry13366 galeri929 ses19
    149.
  1. Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    Yalan söyledim
    yırtık blucinli tayfalara
    Seni sevmediğimi söyledim.
    Oysa rıhtımlar
    en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu.
    Midye kabuklarında sakladım
    gözyaşlarımı;
    Hastaydım,
    kırık kötümser bir öksürük
    yapışmıştı boğazıma.
    Seni unutmak gerekiyordu...

    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    iskele fenerlerinin altında oturup
    seni bekledim sevgilim.
    Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
    Gelip caydırabilirdin beni
    gitmekten.
    Oturup sigara içer,
    anlaşabilirdik...
    Sana tapacağım yalan değildi
    benim olursan.
    Seni seviyordum, seni
    istiyordum...

    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    Filler gibi içtim liman
    meyhanelerinde;
    seni unutmak için içtim...
    Senin sokağında geceler
    yıldızsızdı,
    senin sokağında gece yağmur yağıyordu.
    Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum.
    Bana sevmek yaramıyordu,
    ben sevilemiyordum...

    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    Sana bırakacağım bu kentin
    üç semtinde üç damla gözyaşı
    döktüm.
    Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi,
    ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi,
    Üçüncüsü... söylemeye dilim
    varmıyor,
    üçüncüsü bana git dediğin yerdi.
    işte bu mısraları orada
    karalıyorum;
    işte demir aldı şilebimiz
    Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...
    1 ...
  2. 150.
  3. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    attila ilhan. evet.
    5 ...
  4. 151.
  5. Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim
    gözlerim gözlerini arıyor durmadan
    nerdesin?
    1 ...
  6. 152.
  7. Martıların gözlerinden dinledim
    istanbul'un boğazı yanmış dün gece
    Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
    Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
    Ben bu şehre yüreğimi içirmedim.

    Göklerden hicran yağdı, istanbul'lu bir geceydi
    Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
    ismin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
    Yalansa kahrolayım, sen istanbul kokardın.

    Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
    Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
    Utanır, intihar ederdi ölüm,
    Hayata rest çekip ağladığımda,
    Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
    Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
    Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
    Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
    Kah aşkı yağan kar tanesi
    Kah Leyla tüten rüzgardın
    Zambak gibi leylak gibi,
    Sigaramda duman gibi
    Sevdiceğim, sen istanbul kokardın.

    Dayadım ondörtlüyü istanbul'un şakağına
    istediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
    Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
    Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum.

    Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
    Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
    Sensizken, istanbul'da bir kez olsun gülmedim
    Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
    Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
    Ağladım yüreğimde sen, sende divane istanbul
    Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
    Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
    Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim.

    Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
    Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
    Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
    Oy gece gözlüm oy, istanbul seni kokuyor.
    1 ...
  8. 153.
  9. Seninle buluşmamız ne kadar
    zor olsa da,
    Senden sadece beni sevmeni
    istiyorum.
    Beş dakika baş başa kalmamız suç olsa da,
    Senden sadece beni sevmeni
    istiyorum.
    Çağırsam bile gelme,
    yorulma ne olursun,
    Sen üzülme, incinme, kırılma ne olursun,
    Beni yanlış anlama, darılma
    ne olursun,
    Senden sadece beni sevmeni
    istiyorum.
    Bir gün bensiz kalsan da
    benimle yaşamanı,
    Aşkımın değerini sır gibi
    taşımanı,
    Nemli bakışlarınla resmimi
    okşamanı,
    Senden sadece beni sevmeni
    istiyorum.
    Senden tek dileğim var,
    özel imtiyaz değil,
    Kulun başka bir kula ibadeti farz değil,
    Haşa! Yaratan gibi beş vakit
    namaz değil,
    Senden sadece beni sevmeni
    istiyorum.
    2 ...
  10. 154.
  11. ...
    Gözlerinde.
    En çokta gözlerinde saklıydı hüznü.
    Bu yüzden kısardı gözlerini.
    1 ...
  12. 155.
  13. beni de kırdılar içimde kırdılar
    karanlık camlardan sular akıyordu
    şimşekli bir boşlukta saat vurdu
    beni de kırdılar belki yalnızdılar
    belki onların da çocukluğu yoktu
    bütün şarkılara kapalıydılar
    bir genç kız değmemişti saçlarına

    beni de kırdılar ben artık küsüm
    yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
    sularından içmiyorum susadım ama
    beni de kırdılar soğuk bir ölüm
    çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
    oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
    bütün şarkılara kapalıydılar...

    attila ilhan. evet.
    3 ...
  14. 156.
  15. ayrılık diye bir şey yok.
    bu bizim yalanımız.
    sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    şimdi neredesin? ne yapıyorsun?

    güneş çoktan doğdu.
    uyanmış olmalısın.
    saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    öyleyse ayrılmadık.
    sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    önce beklemekten.
    ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    kanunlara saygı göstermesini,
    insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    ya o? ya o?
    insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    saadet bekliyor yaşamaktan.

    zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    aradıklarının çoğunu bulamamış,
    beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    göçüp gidiyor bu dünyadan.

    işte yaşamak maceramız bu.
    yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    ve yaşayıp beklerken ölmek!

    özleme bir diyeceğim yok.
    o kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    o nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    o tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    yaşantımız özlemlerle güzel.
    özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    seni özlediğim içindir.
    beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    seni özlediğim içindir.
    yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    yine seni özlediğim içindir.

    seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
    2 ...
  16. 157.
  17. Bu gün de yalnızsın dostum.
    Ağlasan ne fayda
    kim yardım eder ki sana senden başka?
    Uyusan da uyanmayacak mısın?
    Bu çaba niye, bu nefretin kime?
    Hiç düşündün mü seni senden başka kim sevecek?
    Ve kim sahip çıkacak,
    henüz kirlenmemiş kalbine?
    Yalnızsın dostum, dibine kadar.
    O son bardak gibi,
    son dal sigara gibi,
    Yemeyi unuttuğun o küçük ekmek parçası...

    Ben yazdım.
    4 ...
  18. 158.
  19. Mecnun, ben bu dünyanın devr-i devranını,
    izzet-i nefsini sikeyim.
    yansın bu ibneler,
    su veren itfayenin hortumunu sikeyim.
    ben deli miyim
    mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
    verirse verir,
    vermezse leylayı da sikeyim.

    neyzen tevfik.
    1 ...
  20. 159.
  21. Bu gecenin şiiri Ahmet Erhan'a ait.
    1 ...
  22. 160.
  23. Hayat bu.
    Bazen nefret edersin.
    Bazen vazgeçilmezdir.
    Bazen ansızın boğaza inmiş sert bir yumruk gibidir.
    Ağzından dışarı kanlar çıkarken.
    Nefes borunun koptuğunu hissedersin.
    Iste hayat böyledir bazen.
    Acı verir.
    1 ...
  24. 161.
  25. istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar, ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Kuşlar geçiyor, derken;
    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
    Bir kadının suya değiyor ayakları;
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Serin serin Kapalıçarşı
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
    Güvercin dolu avlular
    Çekiç sesleri geliyor doklardan
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
    Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
    Birşey düşüyor elinden yere;
    Bir gül olmalı;
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
    istanbul'u dinliyorum.

    orhan veli kanık. evet.
    5 ...
  26. 162.
  27. 5 ...
  28. 163.
  29. "bir taş atsam kalbine , yüz deli atlar mı ardı sıra
    sonra seze seze gelir sezenden bir beste
    unuttun mu beni der
    ki ben çoktan kaybolduğumu bilirim
    sende
    tüm hayatım geçer karanlıklar içinden
    aheste
    vakur bir yalnızlık içinde
    kaybolur
    akıllanırım
    bir taş atsam kalbine
    1 deli atlar ardı sıra kendini tekrarlayarak
    delirmişçesine.
    4 ...
  30. 164.
  31. Diyecekler ki arkamdan,
    Ben öldükten sonra.
    O, yalnız şiir yazardı
    Ve yağmurlu gecelerde,
    Elleri cebinde gezerdi.
    Yazık diyecek,
    Hatıra defterimi okuyan.
    Ne talihsiz adammış,
    imanı gevremiş parasızlıktan.

    muzaffer tayyip uslu.
    3 ...
  32. 165.
  33. Önce sesin gelir aklıma
    Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
    Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
    Sonra cumartesi günleri gelir
    Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
    Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

    Kırk kere söyledim bir daha söylerim
    Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
    Düşkünlükte ve esenlikte

    Zamanımız apayrı bize göre
    Yanyana olduk mu elele
    Aç kalsak ağlamayız biliyorum.

    içim güvercinleri okşamış gibi rahat
    Sen yanımdayken ister istemez
    Geniş meydanlarda akşam üstleri
    Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.

    Sen yanımdayken ister istemez
    Uzak ırmakları hatırlıyorum.

    Arasıra düşmüyor değil aklıma
    Yabancı kadınların sıcaklığı
    Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
    Yanında ihtiyarlamak istiyorum...

    Turgut Uyar
    2 ...
  34. 166.
  35. salı sabaha karşı telefonla sıçradım
    ay batıyor / aynalarda giyotin aydınlığı
    gecenin bu saatinde beni kim arayabilir
    dizimi uyku sersemi bir iskemleye çarptım
    kıvılcımlar dizi dizi her yanıma dağılıyor

    doktor sabiha desem yıllar var konuşmuyoruz
    kanser diye duymuştum sol göğsünü almışlar
    şu anda izmir'de midir ne yapıyor kimbilir
    son defa hastahanenin avlusunda konuşmuştuk
    steteskobu / beyaz gömleği / soğuk ecza kokusu
    sesi dargın söyledikleri yorgun ve umutsuz

    sakın mırç olmasın parmaklarıyla oynayan
    yerli yersiz aramak onun marifetidir
    olmayacak şeylerden birden heyecanlanıyor
    radyodaki parazit / asansörün uğultusu
    bütün gün korkusunu camlarda görmemek için
    traş aynasında bırakır gözlerini sabahtan
    o kadar yalnız ki yabancılarla selamlaşıyor
    tek başına ne tartışmalar sokaklarda geceleyin
    ben de tuhafım / nereden aklıma gelebilir
    mırç çoktan ölmedi mi / genç sayılırdı doğrusu
    içimdeki şehirlerde demek gizlice yaşıyor

    ister misin aramak aysel'in aklına essin
    plaj güzeli aysel'in / istanbul'da bir zamanlar
    küstah sarışınlığını kristal bir zırh gibi
    gururla taşırdı / dibinde şimdi rakı şişelerinin
    her gece olay çıkarıyor / arkasından karakollar
    tozlu ışıklarıyla karanlıkta bir gemidir
    polisleriyle küfür kıyamet bana telefon ettiği
    öksürükten boğularak / suratı bütün ter
    nerde eski aysel / nerde jeanne d'arc güzelliği
    içtiği için mi korkar korktuğu için mi içer

    salı sabaha karşı telefonla sıçradım
    ay batıyor / aynalarda giyotin aydınlığı
    gecenin bu saatinde beni kim arayabilir
    elektrik tozlarının iyice boğuklaştırdığı
    ses bildiğim bir ses / kimindir çıkaramadım
    ' -ben suat'ım / sizi terminal'den arıyorum
    iner inmez aradım / galiba izliyorlar
    istanbul çok değişmiş / yalnızım çok yabancıyım
    gidecek başka yerim yok / korkuyorum

    attila ilhan. evet.
    1 ...
  36. 167.
  37. GEYiKLi GECE

    halbuki korkulacak hiç bir sey yoktu ortalikta
    hersey naylondandi o kadar
    ve ölünce bes on bin birden ölüyorduk günese karsi.
    ama geyikli geceyi bulmadan önce
    hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk

    geyikli geceyi hep bilmelisiniz
    yesil ve yabani uzak ormanlarda
    günesin asfalt sonlarinda batmasiyla agirdan
    hepimizi vakitten kurtaracak

    bir yandan topragi sürdük
    bir yandan kaybolduk
    gladyatörlerden ve dislilerden
    ve büyük sehirlerden
    gizleyerek yahut dögüserek
    geyikli geceyi kurtardik

    evet kimsesizdik ama umudumuz vardi
    üç ev görsek bir sehir saniyorduk
    üç güvercin görsek meksika geliyordu aklimiza
    caddelerde gezmekten hoslaniyorduk aksamlari
    kadinlarin kocalarini aramasini seviyorduk
    sonra sarap içiyorduk kirmizi yahut beyaz
    bilir bilmez geyikli gece yüzünden

    "geyikli gecenin arkasi agaç
    ayaginin suya degdigi yerde bir gökyüzü
    çatal boynuzlarinda soguk ayisigi"
    ister istemez asklari hatirlatir
    eskiden güzel kadinlar ve asklar olmus
    simdi de var biliyorum
    bir seviniyorum düsündükçe bilseniz
    daglarda geyikli gecelerin en güzeli

    hiçbir sey umurumda degil diyorum
    asktan ve umuttan baska
    bir anda üç kadeh ve üç yeni sarki
    bellegimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor

    biliyorum gemiler götüremez
    neonlar ve teoriler isitamaz yanini yöresini
    örnegin manastir'da oturur içerdik iki kisi
    ya da yatakta sevisirdik bir kadin bir erkek
    öpüslerimiz gitgide isinirdi
    koltukaltlarimiz gitgide tatli gelirdi
    geyikli gecenin karanliginda

    aldatildigimiz önemli degildi yoksa
    herkesin unuttugunu biz hatirlamasak
    gümüs semaverleri ve eski seyleri
    salt yadsimak için sevmiyorduk
    kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
    ne iyiydik ne kötüydük
    durumumuz basta ve sonda ayri ayriysa
    basta ve sonda ayri ayri oldugumuzdandi

    ama ne varsa geyikli gecede idi
    bir bilseniz avuçlariniz terlerdi heyecandan
    bir bakiyorduk aksam oluyordu kaldirimlarda
    kesme avizelerde ve çiplak kadin omuzlarinda
    büyük otellerin önünde garipsiyorduk
    çaresizligimiz böylesine kolaydi iste
    hüznümüzü büyük seylerden sanirsaniz yanilirsiniz
    örnegin üç bardak sarap içsek kurtulurduk
    yahut bir adam biçaklasak
    yahut sokaklara tükürsek
    ama en iyisi çeker giderdik
    gider geyikli gecede uyurduk

    "geyigin gözleri piril piril gecede
    imdat atesleri gibi ürkek telasli
    sultan hançerleri gibi ayisiginda
    bir yaninda üstüste üstüste kayalar
    öbür yaninda ben"
    ama siz zavallisiniz ben de zavalliyim
    eskimis seylerle avunamiyoruz
    domino taslari ve soguk ikindiler
    çiçekli elbiseleriyle yabanci kalabalik
    gölgemiz tortop ayakucumuzda
    sevinsek de sonunu biliyoruz
    borçlari kefilleri ve bonolari unutuyorum
    ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
    daha ilk oturumda suçsuz çikiyorum
    oturup esmer bir kadini kendim için yikiyorum
    iyice kurulamiyorum saçlarini
    bir bardak sarabi kendim için içiyorum
    "halbuki geyikli gece ormanda
    keskin mavi ve hisirtili
    geyikli geceye geçiyorum"

    uzanip kendi yanaklarimdan öpüyorum.
    2 ...
  38. 168.
  39. Konuşma - Ülkü tamer



    Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
    Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
    Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
    Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

    iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
    Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
    Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
    Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
    2 ...
  40. 169.
  41. En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi..
    Düşmanımdır ikisi..
    Sana gelince...
    Yazıyorsun..
    Okuyorum..
    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın
    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    Ne yazık!..
    Ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    Kalbimin kanıyla götüreceğim
    ebediyete
    ben o günleri..
    Sana gelince, sen o günleri -
    kendi oğluyla yatan,
    kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    Satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek
    ve üç yüz papellik rahat
    için...
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    Biri o,
    biri ötekisi...
    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..

    nazım hikmet ran. evet.
    4 ...
  42. 170.


  43. cemal süreya- keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
    3 ...
  44. 171.
  45. Bu bahçe bu nemli toprak
    Bu yasemen kokusu
    Bu mehtaplı gece
    Parıldamakta devam edecek
    Ben basıp gidince de
    Çünkü o ben gelmeden
    Ben geldikten sonra da
    Bana bağlı olmadan vardı

    Ve bende
    Bu aslın sureti çıktı sadece.

    Nazım Hikmet
    1 ...
  46. 172.
  47. süleymaniye'de bi bayram sabahı.
    1 ...
  48. 173.
  49. Şimdi biz neyiz biliyor musun?
    Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
    Birbirine uzanamayan
    Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
    Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
    Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
    Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
    Ne kalacak bizden?
    bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
    Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
    Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
    Bizden diyorum, ikimizden
    Ne kalacak?

    murathan mungan - yalnız bir opera
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük