gecenin şiiri

entry13372 galeri929 ses19
    985.
  1. Güzellik nesnel, güzellik zorla degil
    tatlı düşler gerçek hayatta acı sonuçlar dogurabilir
    düşünceler yer beynimi, susmayan bir korna gibi
    güzel bir gelecek hayalinden daha ütopik n'olabilir.

    Duygularıma kalbinin kör gözüyle baktın
    Mutsuz sonlu kitabımın önsözünde şahsın
    Uçur bir dilek ve gökyüzünde kalsın
    Yalandan olsa da tebessümünle varsın

    Yalandan olsa da tebessümünle varsın
    Yanlış teşebbüsler, tereddütünle kalsın
    Ve görmek istemem melek yüzünde kaygı
    Hep ansız, amansız, zamansız, kalsın.
    1 ...
  2. 986.
  3. hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
    yorulmuşsundur,
    nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını...
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var...
    susamışsındır
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır
    sana beyaz keten keten örtülü sofralar
    kuramam
    memleket gibi esir ve yoksuldur odam
    hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
    ayağını bastın odama,
    kırk yıllık beton çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açtı penceremin demirlerinde
    ağladın
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin,
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam
    hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
    ...
    1 ...
  4. 987.
  5. çişim geldi
    acaba işesem mi?
    aç ağzını sözlük
    - aman allahım ne kadar büyük?
    1 ...
  6. 988.
  7. Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
    akar suyun,
    meyve çağında ağacın,
    serpilip gelişen hayatın düşmanı.
    Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
    - çürüyen diş, dökülen et -,
    bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
    Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
    dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
    dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
    bu güzelim memlekette hürriyet...

    nazım hikmet ran
    1 ...
  8. 989.
  9. Sen buzul mavi, sen kaç yılın aynalı dolapları
    Kırılan bardakları elbiselerin ve çocukları
    Lekesiz gözleriyle ne kadar maviyse o kadar hiç konuşmadıkları
    Sen buzul, sen devamlı, sen...
    Yaklaş bana, kimse hiçbir yere dokunmasın
    Bana sessizlik et, düğümle saçlarımı
    Çözülsün bu kartopları, gece yanan fırınlar, içimin sayıları
    Akıt kanımı biraz, kimse hiçbir şey söylemesin
    Kimse artık hiçbir şey söylemesin
    Bana yalnızlık et, birleştir yalnızları
    Sen buzul, sen devamlı, sen…
    Sen kaç yılın aynalı dolapları

    Kim bilir neydi biraz bir yüzü dünyadan çıkardıkları
    Bir şeyi hiç sevmedikleri, sevince tekrarladıkları
    Yani bir yaşam gibi yaşattıkları ölümü, korunamadıkları
    Dökül artık, çözül artık ve akıt bütün kanları
    Büyüt en büyük şeyi
    Bize yalnızlık et, birleştir yalnızları
    Yeni bir kan ol, getir en yeni anlamları
    Bomboşuz, korkuyoruz da.. bunu anlatmak için şehirde
    bayram vardı
    Öyküler vardı dergilerde, beyaz fareler, cansıkıntıları
    Bir gün ki şehir yandı, şimdi hiçbir şey anlatılmasın
    Artık hiçbir şey anlatılmasın
    Denilsin, soğumuş ceylanların ateşten dilleri kaldı.
    Sen kaldın, bir de sen ey buzul mavi
    Bizi bul, bizi yarat, bize güzellik et şimdi
    Bomboşuz, korkuyoruz da.. ve kemikleri bunlar gökyüzünün
    Altında öyle tedirgin ilk çocukları ölümün.

    Edip'im Cansever - Gökanlam III
    2 ...
  10. 990.
  11. Yüzümde bir gülümseme,
    Etrafımda mutlu insanlar
    ve kan damlaları var.

    sebepsizim.

    Yerimde sayıyorum sanki böyle anlarda,
    -ya da bana öyle geliyor.
    Bir zamanlar hüznün bir gelip
    bir daha hiç gitmediği gibi..

    Ben öyle sanmıştım belki de...
    Şimdiki sahte mutluluğuma değişmiştim
    acı dolu kelimelerimi...
    - ve şimdi neden yaşadığımı bile bilmez bir halde,
    göç ediyorum
    bir şehirden bir başka şehire.

    Oysa "kırmızı makine"
    -yerinde sayıyor gibi!
    Nasıl bir medcezir
    benimkisi?

    Bir sonbahardayken,
    ya da bir keder kuşatması sonrası
    yüreğimi kanatırken
    bir can pazarında,
    bir turnanın kanadında
    özgür yolculuklar düşlüyorum
    ve mavi...

    Ama bir yolculuğa tam çıkmışken
    Yani defteri, kağıdı
    ve sol yanımdaki bir divit kalemi
    tam bırakmışken
    ve toplamışken her şeyimi
    - yere yayılan ellerimi, ruhumu
    ve pul pul dökülen yüzümü -
    geride bıraktıklarımı özlüyorum.
    oysa görmüyorlar
    bendeki yenilgiyi.

    hasret varken / hürriyet yokmuş demek ki.
    1 ...
  12. 991.
  13. Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
    Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
    Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
    -Boğamazsın ki!
    -Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
    Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
    Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
    Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
    Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
    Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
    Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
    Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
    Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
    Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
    Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
    Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
    irticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

    mehmet akif ersoy.
    1 ...
  14. 992.
  15. O durmadan kaçıyor, sen ardından gitmiyorsan;
    o günün her saatinde saklanıyor, sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
    o sana acıların en büyüğünü tattırıyor, sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
    Boşuna aldatma kendini,
    Onu sevmiyorsun demektir..
    Elindeki içki kadehinde,
    dudağındaki sigarada,
    okuduğun kitapta,
    mırıldandığın şarkıda,
    söylediğin şiirde, gördüğün rüyada
    ve yaşaman için ciğerlerine doldurduğun havada o yoksa;
    Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
    Onu sevmiyorsun demektir..
    Renkler onunla değerlenmiyorsa, örneğin;
    onsuz kırmızı kırmızılığının,
    mavi maviliğinin farkında değilse,
    beyaz yalnız o giydiği zaman güzelliğini haykırmıyorsa,
    sabahları onu görünceye kadar güneş doğmuyorsa
    ve onsuz gökyüzü geceleri aya, yıldızlara hasret değilse;
    Onu sevmiyorsun demektir..
    O olmadığı zamanlar kalabalık içinde bile onsuz olmaktan gelen derin yalnızlığı duymuyorsan,
    onun karşısında bütün duyguların felce uğramıyorsa,
    elini tuttuğun zaman için titremiyorsa,
    yüzüne baktığın zaman başın dönmüyorsa;
    Onu sevmiyorsun demektir..
    Sokakta gördüğün her yüzde ondan bir şeyler aramıyorsan,
    güzel bir manzara,
    hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
    uykudan uyandığın zaman yaşamakta olduğundan önce onu hatırlamıyorsan,
    omuzlarına dökülmüş saçları,
    bir sis perdesinin arkasında her zaman gülen,
    ışık saçan gözleri aklına gelmiyorsa,
    durup durup avuçlarının sıcaklığını özlemiyorsan;
    Onu sevmiyorsun demektir..
    O kendinden önce kim olmuşsa hepsini hiç tanımamışçasına
    ve bütün hatıralarını, hiç yaşamamışçasına sana unutturamamışsa;
    bütün kişileri ve eşyaları bir kenara itip yeryüzünde tek insan olarak sana gelmemişse,
    onu en azından yaşamak kadar arzu etmiyorsan
    ve yanındayken bile her yerini ayrı ayrı özlemiyorsan;
    Onu sevmiyorsun demektir..
    Dünyada yaşayan öteki insanların senin için hala bir değeri varsa,
    ona karşı tutumunu toplumun köhne ve manasız kurallarına göre ayarlıyorsan
    ve açık açık sanki var olduğunu haykırırcasına sevgini söylemiyorsan;
    Onu sevmiyorsun demektir..
    Yok, o senin için her şeyden değerliyse,
    gözünü yumduğun anda onu görebiliyorsan,
    o bütün şarkılarda,
    bütün şiirlerde, bütün resimlerde ise,
    ona muhtaç olduğunu söylemekten utanmıyorsan,
    senin iten ve büyük sevgine karşılık vermeyeceğinden korkmuyorsan,
    bütün bencil duygularından sıyrılabilmişsen,
    onun için her şeyi yapacak gücü kendinde buluyorsan,
    her hali sana ayrı ayrı güzel geliyorsa,
    karşısında kendini bir çocuk gibi hissediyorsan,
    istediği anda onun için ölebileceksen,
    onun için yaşıyorsan ve yine bir gün onun için bildiğin bilmediğin bütün düşmanlıklara karşı koyabileceksen,
    o,
    her geçen dakika sende biraz daha büyüyorsa
    ve kendi kendine onu kendinden bile çok sevdiğini bütün samimiyetinle,
    inanmışlığınla itiraf edebiliyorsan,
    bir dua gibi adını söylüyorsan,
    bir gün o seni hiç ama hiç sevmediğini söylese bile senin sevginde azalma olmayacaksa,
    ve ölünceye kadar onu aşkların en ölümsüzü ile sevebileceksen;
    işte o zaman; ONU SEViYORSUN demektir...

    O sana sevmeyi, gerçek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın. O, hiç sen olmasan bile, seni bir parça sevmese bile...*

    Not: Sevgililer gününüz kutlu olsun.
    2 ...
  16. 993.
  17. tarafımıza ithaf edilmiştir.



    aldık, kabul ettik.
    2 ...
  18. 994.
  19. zaman geçti
    zaman geçti ve saat dört kez çaldı
    dört kez çaldı
    bugün aralık ayının yirmi biridir
    ben mevsimlerin gizini biliyorum
    ve anların sözlerini anlıyorum
    kurtarıcı mezarda uyumuştur
    ve toprak, ağırlayan toprak,
    dinginliğe bir belirtidir. füruğ
    1 ...
  20. 995.
  21. Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
    Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
    Asya kentleri yürür dururlar,
    Höyükler burnumda hızma.
    Uzakta dev bir damla: Pırıl pırıl Pencap!
    Tabanlarından kayıp duran sütunlar
    Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
    Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara.
    Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    cemal sürey-BiR KIŞ
    1 ...
  22. 996.


  23. Dağ başındasın;
    Derdin günün hasretlik;
    Akşam olmuş,
    Güneş Batmış,
    içmeyip de ne haltedeceksin?
    1 ...
  24. 997.
  25. "güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
    dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar

    dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
    kürdistan'da ve muş - tatvan yolunda bir yer kanar

    muş - tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
    eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar

    sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
    portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar

    bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
    padişahlar ve muşlar kanar, darülbedayiler kanar

    muş - tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
    orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar

    el ele gittiğimiz bir yolda sen git gide büyürsen
    benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar"

    turgut uyar - yokuş yol'a
    3 ...
  26. 997.
  27. Kampüste gördüm, seni yığınların arasında
    Anonslar hep seni söyler, barikatlar arkasında

    Bir elinde kitapların, yumrukların göğü deler
    Kulağımda çınlar sesin, uykumu kırka böler

    Savrulur ömrümüz gibi, bayraklaşan saçların
    Özgürlüğün türküsünü, söyler o bakışların

    Biliyorum seni sevmek, kurşun sıkmak yıldızlara
    Hayalini bir sır tutup, haykırmak denizlere.

    Seni sevmek;
    Bir intihar bombacısının hayatta kalma ihtimali,
    Seni sevmek;
    Yerçekimine muhalefet,
    Bulutsuz bir gökyüzünde doğal bir felaket...

    Seni sevmek;
    Temmuz'da kar,
    Sonbaharda çiçek..
    Seni sevmek ölüm kadar gerçek...

    Seni sevmek;
    ikindide yıldız,
    Şafakta ay beklemek..
    Islanmamak yağmurda,
    Gökyüzünde yürümek..

    Seni sevmek;
    Bir bakışına ölsem de
    Hiç ölmemek, ölümsüzlük düşlemek...

    Seni sevmek;
    Hücrede şafak beklemek,
    Gözlerinin hayaliyle bilenip yaşama
    inadına ölmemek...

    Seni sevmek;
    Göz kırpmadan saplanıp ufka
    Ve tereddütsüz bir inançla
    imkansızı beklemek...

    Seni sevmek;
    Yıldızlara kurşun sıkmak
    Hayalini bir sır tutup denizlere haykırmak ...

    Seni sevmek;
    içimdeki boşluğun tasviri,
    Doluluğun sırrı, hiçliğin ertesi...
    Seni sevmek yine bir Cuma günü,
    Peki ya ertesi?..

    içimde sessizliğin gümbürtüsü var
    Şimdi susuyorum bağıra çağıra!..
    Uzansam dokunurum ipekten saçlarına...
    Tüm asilliğin ve güzelliğinle
    Karşımdasın;
    Ama bin ışık yılı uzakta...
    1 ...
  28. 998.
  29. yine gecenin karanlığı arkadaşım oldu,
    sanma ki elimi tutan biri oldu.
    1 ...
  30. 999.
  31. 1000.
  32. 1001.
  33. 1002.
  34. Durakta üç kişi
    Adam kadın ve çocuk

    Adamın elleri ceplerinde
    Kadın çocuğun elini tutmuş

    Adam hüzünlü
    Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

    Kadın güzel
    Güzel anılar gibi güzel

    Çocuk
    Güzel anılar gibi hüzünlü
    Hüzünlü şarkılar gibi güzel.

    -
    1 ...
  35. 1003.
  36. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...
    9 ...
  37. 1004.
  38. her şey yapılabilir
    bir beyaz kağıtla
    uçak örneğin uçurtma mesela
    altına konulabilir
    bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
    sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir
    süresi ötekilerden kısa
    bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda
    her şey yazılabilir
    senin dışında
    güzelliğine benzetme bulmak zor
    sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
    her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
    belki tabiattadır çaresi
    senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
    ve benim
    bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
    anlarım bitkiden filan ama anlatamam
    toprağın güneşle konuşmasını
    sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter
    bende filiz çok
    köklerim içimde gizlidir
    gelen giden açan soran bere budak yok
    bir şiir istersin ;
    içinde benzetmeler olan; kusura bakma sevgilim
    heybemde sana benzeyecek kadar
    güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen
    tedariksiz katıksız bir yolcuyum
    yaralı yarasız sevdalardan geçtim
    koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
    her şeyi anlattım
    olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi
    bütün mola sancıları
    bütün stabilize arkadaşlıklar
    daha hızlı koşardım
    severadım gelirdim
    gözlerinin mercan maviliğine sana bakmak
    suya bakmaktır
    sana bakmak
    bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
    aşk sorgusunda şahanem
    yalnız kelepçeler sanıktır
    ne yazsam olmuyor
    çünkü bilenler hatırlar
    hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır
    sen öyle göz
    sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
    sen teninde cennet kayganlığı iken
    sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır
    dişlerimin arasından
    ben sana gülüm derim
    gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler
    sende kalsın isterim
    ben sana gülüm derim
    gül sana benzediği için ölümsüz
    yazdığım bütün şiirler
    sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak
    bir beyaz kağıda bakmaktır
    her şey olmaya hazır
    sana bakmak
    suya bakmaktır
    gördüğün suretten utanmak sana bakmak
    bütün rastlantıları reddedip
    bir mucizeyi anlamaktır
    sana bakmak
    allah'a inanmaktır...
    4 ...
  39. 1005.
  40. Gözlerime bakmayı biliyor musun?
    Yalansız, tertemiz bakmayı.
    Bir küçük çocuğun masum bakışları gibi bakmayı…
    Gözlerim anlatır içimdeki seni.
    Peki ya sen tutabilir misin ellerimi?
    Yalnızken kaçıp gelecek, uzatacaksın elini …
    Ne olursa olsun bırakmayacaksın beni!
    Ellerim anlatır seni ne kadar çok istediğimi …
    Sarılabilir misin sımsıkı bana?
    Kollarımı açsam sana,
    Sende sarılsan bir annenin çocuğuna sarıldığı gibi bana…
    Gel demeden kavuşsam bende sana.
    Sarılmalarım anlatır seni ne kadar çok sevdiğimi.
    Peki aşkını uzatabilir misin bana?
    Hiç düşünmeden, saf bir sevgiyi versen bana.
    Bende kabullenip kalbime çizsem seni …
    Aşkını bir ömür saklarım sen yeter ki sev beni...
    2 ...
  41. 1006.
  42. 1007.
  43. rindlerin akşamı

    dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
    bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
    cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
    avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
    geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
    ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan
    geçince başlıycak bitmeyen sükunlu gece.
    gruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
    ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
    ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

    (bkz: yahya kemal beyatlı)
    3 ...
  44. 1008.
  45. Karanlik sözler yaziyorum hayatim hakkinda.
    Asklarim, inançlarim isgal altindadir
    tabutumun üstünde zar atiyorlar
    cebimdeki adreslerden umut kalmamistir
    topraga sokuldugum zaman çapa vuran adamlar
    denize yaklasinca kumlar ve çakil taslari
    geçmis günlerimi asagilamaktadir.

    Karanlik sözler yaziyorum hayatim hakkinda.
    Ve rüzgar burusturuyor polis raporlarini
    kadinlar fazlasiyla günaha giriyorlar
    bazi solgun gömleklerin çözük dügmelerinden
    çelik tirpan gibi silkiniyor çocuklar
    denizin satirlari arasinda.
    Gece arsizca kükrüyor pasli beyninde sehrin
    küfre yaklastikça inancim artiyor.

    Karanlik sözler yaziyorum hayatim hakkinda
    öyle yoruldum ki yoruldum dünyayi tanimaktan
    saçlarim çok yoruldu gençlik uykularimda
    acilar çekebilecek yasa geldigim zaman
    aciyla ugrasacak yerlerimi yok ettim.
    Ve simdi birçok sayfasini atlayarak bitirdigim kitabin
    basindan baslayabilirim.
    (bkz: kanla kirlenmiş evrak)
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük