gecenin şiiri

entry13368 galeri929 ses19
    616.
  1. Yüzün Okunmuyor Sesinde
    Seyduna Bir Yanıyla Sırtını Dağlara Yaslamış
    Rahat Rahat Uyuyordu
    Diğer Yanı Sevda Kılıcından Geçiriliyordu
    Hasretin Sütlü Şafağında
    Her Ahda Ciğerine Kan Otururdu
    Buzdu Kapkaraydı Dağların Kuytuluğu
    Yaşamın Korkusu itelemişti Dağlara Onu
    Türkü Söylerdi Nefes Almak için Uluyan Gecelerde
    Yorgun Sularca Uykuya Dalmazdı Hayat Seydunada
    Etrafı Ağaçlı Akarsuya Benzerdi Şahrudun Gözleri
    Ayışığına Bakarak Şarkı Söylerdi Akarken
    Geceleyin Bile Yedi iklim Rengiydi Yüreği
    Güneş Rengi Gözleri Düşünürdü Şahrudun
    Yorgun Düşleri Dökülürken Uykunun Gölüne
    Gece Gibi Kapkara Gözüyle Yıldızlara Bakıp
    Düşünürdü Şahrudu Düşünür içi Yarılırdı Acıdan
    Bir Türkü Gibi Gözleri Uzakalra Uzanırdı
    Bir Şafak Güzelliğinde Şahrudla Uyanmaktı Ümidi
    Ve Dağ Gibi Sertleşen Yüzüyle Düşerdi Toprağa
    Yorgun Gözleri Öylece Açık Dururdu Uykuda Yüzünde
    Yıldızların Yaşadığı Saatte
    Şahrud Yağmurun Geliniydi
    Renklerin Yedi Vereniyle Nakışlardı Gök Maviyi
    Ne Vakit Seydunaya Hasret Yaksa
    Kırık Su Gibi Bakardı Dağlara
    Ve Genç Ölümlere Yakılan Türküler Gibi Ağlardı Kutuylara
    Seyduna Sevdasını Dağların Yüzü Yapar
    Yıldız Yanığı Gecelerde Yüreğinin Esrarına Dalar
    Karayele Ahını Salardı
    Karanlık Denizinin Kıyısına Çekmişim iki Küreğimi
    Nicedir Senden Aldığım Ağrı Sözlerdir Ağzımın Taşıdığı
    Saklımda Ağlarım Yada Bir Dostun Yüzüne Gülerken
    Sularımı Yeraltına Çekmişim Az Yaşadıklarımda Uzun Ölmüşüm
    Ah Şahrud Niye Yüzün Tam Okunmuyor Sesinde Niye.
    1 ...
  2. 617.
  3. koynumda çırılçıplaksınız
    şehir, akşam ve sen
    aydınlıgınız yüzüme vuruyor
    bir de saçlarınızın kokusu.
    bu çarpan yürek kimin
    sesleri soluklarımızın üstünde küt küt atan
    senin mi, şehrin mi, akşamın mı, yoksa benimkisi mi?
    akşam nerde bitiyor, nerde başlıyor şehir
    şehir nerde bitiyor, sen nerde başlıyorsun
    ben nerde bitip, nerde başlıyorum?

    nazım hikmet, 9 temmuz 1959
    1 ...
  4. 618.
  5. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı

    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
    istanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
    dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik

    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.
    1 ...
  6. 619.
  7. kafanı suyun üstünde tutmakla meşgulken
    kalmıyor derinlerde ne yaptığının önemi
    gitmek için doğrulduğumda bir kez yerimden
    artık adım atamıyorum ben geri…
    -
    duramam buralarda,
    hoşça kal.
    -
    aramaya gidiyorum, son yolculuğumdan beri bulamadığım benliğimi.
    çünkü, o son vedadan beri:

    "Fizik kurallarına aykırı yalnızlıklar yaşıyorum
    Devasa ağaçların çatırdayacağı hüzünleri
    Ben sol cebimde taşıyorum…”*
    4 ...
  8. 620.
  9. 621.
  10. vizeler vizeler
    üstümüzden geçerler
    bana mısın demezler
    böyle geçer bu günler.*
    1 ...
  11. 622.
  12. Kabus

    Zamanın tık-tıkları,
    Güder yaratıkları.
    Kan sızan pençesinde
    Beynimin yırtıkları.
    Hayal, dalgıç ki arar,
    Denizde batıkları.
    Bu ne dünya; ne dünya,
    Çerçöpten çattıkları!..
    Bak şu maymun soyuna,
    Ortaya attıkları!
    Aziz ekmek, fikirde,
    Teneke artıkları.
    Ve evlerde baş köşe,
    Batının pırtıkları,
    Görünmezi görmeye
    Eremez mantıkları.
    Ya şu sözde müminler,
    Şiltenin kıtıkları?
    Yetmez mi bunca zaman
    Yan gelip yattıkları?
    Bir nesil özlüyorum,
    Doğrultsun yatıkları!
    Somunları taş olsun,
    Zehir de katıkları!
    Yorganları devirsin,
    Dişlesin yastıkları!
    Bir damla gözyaşına,
    Sonsuzluk, sattıkları.
    Hakk'a dönünüz Hakk'a,
    Hakkın yarattıkları!..

    Necip fazıl Kısakürek

    bundan ötesi yokdur galiba.
    1 ...
  13. 623.
  14. aydınlık neyin oluyor senin
    gökyüzü akraban filan mı
    beni bulur bulmaz gözlerin
    şimşek çakıyorum yalan mı
    yüzünde yalazını gezdirdiğin
    saçlarından tutuşmuş orman mı
    akla ziyan bir şey elektriğin

    ayışığı mavisi dudaklarından mı
    o ışık zenginliği mi giyindiğin
    uzay tozları mı yıldızlardan mı
    elime dokunduğu an elin
    güneşler açıyorum sahi ondan mı
    aydınlık neyin oluyor senin

    attila ilhan

    sahi aydınlık neyin oluyor senin ?
    4 ...
  15. 624.
  16. Sen istinye'de bekle ben buradayım
    içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
    Çünkü ben buradayım karanlıktayım
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

    Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
    Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
    Yanımda olmadın mı seni daha bir seviyorum
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

    Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
    Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
    Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
    Ben senin olmadığını arıyorum
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

    Bana ait ne varsa seni korkutuyor
    Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
    Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
    4 ...
  17. 625.
  18. şiir severlere benden gelsin o zaman.

    (bkz: ben eylül sen haziran)
    1 ...
  19. 626.
  20. düşler artık ölü çocuklar doğuruyorsa,
    sevgiler boğduruluyorsa kürtajlarda,
    ve daha eskimemiş tüfeklerle,
    ordusu bozguna uğramış askerler gibi kalıp,
    bozuk paralar gibi yuvarlanıyorsak kaldırımlarda,
    bir bedeli vardır elbet cennetini çaldırmanın.
    ömrünü piç bir bebek gibi
    bırakmanın
    bulvarlara
    bozgunlara
    ve yanlış yalan aşklara;
    bir bedeli
    bu kuşatmaların, ilkyazları kurşunlatmaların...
    1 ...
  21. 627.
  22. ''Biz aşkımızı vatan bildik
    Sevdamızı dağlara kazıdık
    Uğruna her şey mübahtır
    Nice şehitler verdik!''
    2 ...
  23. 628.
  24. Kısacık yoğun bir akşam
    herkesin yüzünün bir anıya karıştığı
    yoğun bir akşam
    bana bir memur gibi davrandılar hastanelerde
    ve bir intihar üstüne söylenti
    bütün kıyıları dolaştı durdu
    kısacık bir akşam

    Kısacık serin bir akşam
    kelebeklerin atlarla yarıştığı
    yoğun bir akşam
    bazı mektuplar damgalandı postanelerde
    oturuldu bir takım şarkılar söylendi
    bir adam bir kadının kapısını vurdu
    kısacık bir akşam

    Neyi söylesem bir kahramanlıktı
    içinde azıcık buluştuğumuz
    bir bulutla bir kağıt peçete arasında
    kısacık yoğun bir akşam
    şaşırdım hüznümü nerelere bıraksam
    bir yanda kasıklarımın sarsılmaz gücü ve
    kısacık yoğun bir akşam

    Her şey bir unutkanlıktı
    arada bir deliler gibi kavuştuğumuz
    tüfekle vurulmuş bir parsın yarasında
    kısacık yoğun bir akşam
    biliyordum bir soğuktu nereye varsam
    bir yanımda bir el bir yanda vazgeçilmez bir sancı ve
    kısacık yoğun bir akşam.

    Kim karıştırdı gerçekliğine
    yaşadığım sonsuzluğun
    ve oturuldu bir takım şeyler söylendi
    imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne
    kısacık bir akşam
    duraladım ne yapsam

    Kim karıştırdı gerçekliğine
    su terazilerindeki ensizliğin
    ve fotoğraflar çekildi ben çıkmadım herkes eğlendi
    araba vapurlarıyla denizsizlik üstüne
    kısacık bir akşam
    o kadar kısa ki bir akşam

    yüzümü suyun ardında buldum
    kıyılar bu yüzdendir öyle dediler
    kısacık yoğun bir akşam
    serin bir akşam öyle söylediler...
    1 ...
  25. 629.
  26. "Ey gitmek..
    Sesin kısık, bunalmış güzelliğin,
    hangi yüreğe girersen gir ülken yok senin.''
    2 ...
  27. 630.
  28. Geyikli Gece

    Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
    Her şey naylondandı o kadar
    Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
    Ama geyikli geceyi bulmadan önce
    Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk

    Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
    Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
    Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
    Hepimizi vakitten kurtaracak

    Bir yandan toprağı sürdük
    Bir yandan kaybolduk
    Gladyatörlerden ve dişlilerden
    Ve büyük şehirlerden
    Gizleyerek yahut döğüşerek
    Geyikli geceyi kurtardık

    Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
    Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
    Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
    Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
    Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
    Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
    Bilir bilmez geyikli gece yüzünden

    "Geyikli gecenin arkası ağaç
    Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
    Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
    ister istemez aşkları hatırlatır
    Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
    Şimdi de var biliyorum
    Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
    Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli

    Hiçbir şey umurumda değil diyorum
    Aşktan ve umuttan başka
    Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
    Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor

    Biliyorum gemiler götüremez
    Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
    Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
    Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
    Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
    Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
    Geyikli gecenin karanlığında

    Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
    Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
    Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
    Salt yadsımak için sevmiyorduk
    Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
    Ne iyiydik ne kötüydük
    Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
    Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı

    Ama ne varsa geyikli gecede idi
    Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
    Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
    Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
    Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
    Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
    Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
    Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
    Yahut bir adam bıçaklasak
    Yahut sokaklara tükürsek
    Ama en iyisi çeker giderdik
    Gider geyikli gecede uyurduk

    "Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
    imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
    Sultan hançerleri gibi ayışığında
    Bir yanında üstüste üstüste kayalar
    Öbür yanında ben"
    Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
    Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
    Domino taşları ve soğuk ikindiler
    Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
    Gölgemiz tortop ayakucumuzda
    Sevinsek de sonunu biliyoruz
    Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
    ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
    Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
    Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
    iyice kurulamıyorum saçlarını
    Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
    "Halbuki geyikli gece ormanda
    Keskin mavi ve hışırtılı
    Geyikli geceye geçiyorum"

    Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.

    Turgut Uyar.
    2 ...
  29. 631.
  30. Ben ki her akşam yatağımda
    Onu düşünüyorum.
    Onu sevdiğim müddetçe
    Yatağımı da seveceğim...

    O.V.K
    2 ...
  31. 632.
  32. çok sevdiğin kişiye hitaben ise;
    açıkça anlatamam sana hislerimi
    bilmiyorsun bendeki seni
    nasıl anlatırım bendeki seni
    bak dinle seviyorum seni.
    evet yazar burada şair olmuştur. evet seviyordur.
    (#21953547)
    2 ...
  33. 633.
  34. hiç gitmek istedin mi bu şehirden.
    Gecenin kör karanlığında, herkes uykudayken.
    Gökyüzünden bir yıldız alıp boğazına saplamak
    Ya da ondan önce sevmek istedin mi hiç?
    Boşver deyipte arkana bakmadan gidebildin mi
    ya da durabildin mi son vapura bir dakika kala.
    Hiç düşünmeden yaşamayı düşündün mü?
    Yaşamak nedir sorusuna hep aynı cevabı verebildin mi?
    Kaçabildin mi o şehirden, düşünmeden yaşayabildin mi?
    Tüm her şeyi bırakta kendini bırakma bu boşluğa,
    Zemine çarpana kadar defalarca kez ölebilirsin.
    2 ...
  35. 634.
  36. Ben seni hiç sevmedim ki,
    Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim,
    Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim,
    Bir de yıldızları sevdim,
    Eylül akşamlarında gelip, gözlerinde durdular,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Beni yola koduğunda ayrılmayı sevdim,
    Kurşunları sevdim, beni vurduğunda,
    Ağlamayı sevdim, unuttuğunda,
    Yalnız olduğumu anladığımda,
    Ayakta kalmamı sevdim,
    Yıkılmamı sevdim, seni her hatırladığımda,
    Ekmeği sever gibi sevdim, sensizliği,
    Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini,
    ikindide yağmur gibi,
    Geceleyin rüzgâr gibi, sevdim seni sevdiğimi,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim,
    Menekşeyle konuşmanı, nisana hatırlatmanı,
    Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını,
    Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı,
    Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman,
    Sakız satan çocukları, yeni çıkan şarkıları,
    Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim,
    Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe,
    Ben yangını sevdim, yandığım zaman böyle işte,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine,
    Bir gece bir şiir gibi kibrit alevinde,
    Alemin ortasında, kimsesizliğin sesinde,
    Buğusunda sabahın, acımasızlığında bir âhın,
    Ağlayan yüzünde isa'nın, ferahlatan güzüyle duanın,
    Korkutan yanıyla nârın,
    incirin, Zeytinin ve kalbin üstüne,
    Gülün üstüne, tutunduğum umudun üstüne,
    Korkunun üstüne, senin üstüne,
    Hepsinin üstüne,
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Gittiğin zaman, gitmeni sevdim,
    Evreni sevdim, geldiğin zaman,
    Kalmanı sevmedim,
    Korkuyordum sana alışmaktan,
    Yinede sevdim gülümsemeyi,
    Mendilimi sallarken seni götüren trenin arkasından,
    Kırlara ilk Kar düştüğü zaman,
    Ölümünün ne güzel olduğunu sevdim,
    Seni içimde öldürdüğüm zaman.
    Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim,
    Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe,
    Ben yangını sevdim, yandığım zaman böyle işte,
    Ben seni hiç sevmedim ki,
    Ben sevdim mi;
    ADAM GIBI SEVERIM!!!
    3 ...
  37. 635.
  38. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    attila ilhan. evet.
    6 ...
  39. 636.
  40. an gelir
    paldır küldür yıkılır bulutlar
    gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
    o eski heyecan ölür
    an gelir biter muhabbet
    çalgılar susar heves kalmaz
    şatârâbân ölür

    şarabın gazabından kork
    çünkü fena kırmızıdır
    kan tutar / tutan ölür
    sokaklar kuşatılmış
    karakollar taranır
    yağmurda bir militan ölür

    an gelir
    ömrünün hırsızıdır
    her ölen pişman ölür
    hep yanlış anlaşılmıştır
    hayalleri yasaklanmış
    an gelir şimşek yalar
    masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
    direkler çatırdar yalnızlıktan
    sehpada pir sultan ölür

    son umut kırılmıştır
    kaf dağı'nın ardındaki
    ne selam artık ne sabah
    kimseler bilmez nerdeler
    namlı masal sevdalıları
    evvel zaman içinde
    kalbur saman ölür
    kubbelerde uğuldar bâkî
    çeşmelerden akar sinan
    an gelir
    -lâ ilâhe illallah-
    kanunî süleyman ölür

    görünmez bir mezarlıktır zaman
    şairler dolaşır saf saf
    tenhalarında şiir söyleyerek
    kim duysa / korkudan ölür
    -tahrip gücü yüksek-
    saatlı bir bombadır patlar
    an gelir
    Attilâ ilhan ölür...
    1 ...
  41. 637.
  42. sensizlik içimde kanayan yara.
    ey bütün yalnızlık şiirleri.
    her zaman bana seni mi anlatacaksın.
    bak işte yine gece oldu.
    gece oldu gece oldu.
    gözlerimde yalnızca sen canlandın.
    bu gecenin meleği sensin.
    1 ...
  43. 638.
  44. Sen yoksun
    Geceler ağır ve sessiz
    Bekliyor sabahın ilk ışıkları
    Üzerime sensizliğini ekmek için.

    Sen yoksun
    Zamanın kısır döngüsü içinde
    Saymakla uğraşıyorum
    Senin olmadığın her günü.

    Sen yoksun
    Üşüyor yüreğim
    Kelimelerim duraksıyor
    Çaresizlikler içinde.

    Sen yoksun
    Ölümle yüzleşecek hasta gibiyim
    Sonsuz bir uykuya yatıp
    Seninle kavuşma hayalini kurmaktayım.
    2 ...
  45. 639.
  46. Eskisi Gibi

    Seneler sürer her günüm, 
    Yalnız gitmekten yorgunum;
    Zannetme sana dargınım, 
    Ben gene sana vurgunum.

    Başkalarına gülsem de, 
    Senden uzakta kalsam da, 
    Sevmediğini bilsem de
    Ben gene sana vurgunum.

    Dağları aşınca başım, 
    Geri kaldı her yoldaşım, 
    Gel sevgilim, gel kardaşım, 
    Ben gene sana vurgunum.

    Gönlüm seninkine yardı, 
    Aynı şeyleri duyardı;
    Ayaklarımız uyardı...
    Ben gene sana vurgunum.

    Sabahattin Ali
    2 ...
  47. 640.
  48. Yağmur istiyorum,
    Yürüyemeyeyim altında..
    Kimse olmayacak sokaklarda, söz
    Sözleşiyorum!
    Kelime istemiyorum bu sefer
    Perinin ilhamı uzaklarda
    Uyku eski bir dost,
    Rüya kimliksiz bir nefer
    O yağmuru istiyorum ben
    Uzak yıldızlardan yağdığına inanacağım,
    Üşümediğimi söyleyecek bana
    Çocukken olduğu gibi, kaçağım
    Ev fikrinden kaçarım o yağmurda!
    "Sel öldürmez..." der yağmur usulca,
    "Şehir öldürür."
    Öyle bir yağmur istiyorum ki Kasımca,
    Bir delik açsın gökte
    Unutayım hesaplarımı
    Bir deniz istiyorum ben
    Kökleri mavi ve gökyüzünde
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük