gecenin şiiri

entry13367 galeri929 ses19
    344.
  1. not: uzun bir şiirdir ama pişman olmazsınız.

    yaşanmamış'a

    bir de gerçek vardı
    biliyorum yollar uzaktı birbirinden
    olan yalnızca bir karışıklıktı
    bir karış su içinde yüzdüğüm
    kendi derimi yüzdüğüm
    yalnızca bir tekrardı
    başka bir şiirden kalma

    özürlü olan benim, özür dilerim
    gerekirse ağlarım da, ama o zaman gülerler
    ağlayana gülerler, ben de güler geçerim ağlamam gerekirken
    hatta iyi günler dilerim, tutup elinden hastaneye götürürüm kendimi
    bana bir kafa doktoru lazım aşk benim neyime
    bana bir şiir lazım
    intihar gibi bir şiir ve bir silah
    madalyonlu ve çıplak namlulu
    (çıplak namlulu tutukluk yapmaz)
    kendimi imha etmeliyim

    "erkeklerin yüzde doksan dokuzu "aşkım"
    geri kalan yüzde bir ihtimal dışı
    o yüzde bir benim
    nerede kafa doktorum benim
    kafa doktorum da benim

    piyano tuşları, kelimeler ve putlar
    melankoli de mi bir puttur
    ve insansam illa bir et mi lazım bana
    insansam illa bir kadın mı
    bir erkek mi
    ya da olmadığı için mi varlık felsefesi
    saçmalıyorum, özür dilerim
    ama bu şiire bir kurşun sığmalı
    9 milimetre
    bahsi geçtiği gibi havalı
    ve baskı altında gelişiyor
    adım, hiç atılmayan adım
    yarım küre de, tam kare
    atılmayan adım, içe akan yaş gibi
    kendime yürüyorum
    putlardan sana sığındım
    kendimden
    ve aşktan
    ki neyime benim kafa doktoru
    doğrultulmuşken kafama bir çıplak namlulu
    9 milimetre
    şiirin burasına yakıştı
    ayçiçekleri tarlasına gitmeliyim bu sabah
    tolga orada beni bekliyor
    gitmeliyim bu sabah
    kafamıza sıkmalıyız
    ay çiçekleri ve çıplak namlu ve kan
    bir de
    9 milimetre
    ne tezat
    tolga diyorum, daha susuyorum
    ölümü özledim zaten yeni değil
    seni seviyordum ama
    bu yalan değil
    kendimi kandırıyordum

    uzun hikaye
    başı yok sonu yok
    yalnız ortası var
    ortasında bir hoş acı
    acı tebessümden ziyade
    yanlışlıklardan bin demet yaptım
    yetmedi
    ışığı görmek istiyorum
    yetmiyor dünya
    bir çocuk gibi ağlıyorum
    gülüyorlar
    gülsünler
    hatta mümkünse ölsünler
    acımı paylaşmak istemiyorum
    ah Kızılderili çığlıkları
    burada sizi anmadan edemedim
    çığlıklarınızı ödünç almadan edemedim
    sağır, dilsiz ve dengesizim
    yarına bir şey kalmadı
    ayçiçekleri, ayçiçekleri tarlasında
    pamuk yerine buğday artık ve demiryolu
    sonum sokak olmalı
    ya da yollara düşmeliyim ama bu çocuklar ne olacak
    kimin sütüyle beslenecekler
    damarlarımdan kimin kanını içecekler bu gece?
    savaş başladı hiç bitmeyen savaş yeniden
    bana bir atom bombası lazım
    içimde patlayacak
    gülün
    umursamıyorum sizi
    ne de olsa yarına yalnız iyilik kalacak
    ve ben hüzünlü bir sonatın son ve yalnız notası gibi gideceğim bu şehirden
    ardımda yankılanan duru tınısı kalacak

    seni seviyordum
    çocuktum
    sen de çocuktun
    büyüdük ve büyümüş olduk
    zaten çocukken de sevmeyi beceremiyorduk
    biliyorum bir de gerçek vardı
    yollar karışıktı
    ve herkes kendine çıkıyordu
    buydu bizi ayıran
    hiç kavuşmamışken
    sen sevilmek istersin
    kara saçlarınla okşanmak
    ben savaşmak isterim
    çünkü sana baktıkça tanrı geliyor aklıma ne güzel
    ölü çocuklar geliyor sonra öldürülmüş hiç acınmadan ve bile bile
    sen sevilmek isterken ve ben çekirdek çıtlarken tv başında
    sana baktıkça tanrı geliyor aklıma ve büyük güneş patlaması
    yarın daha ne kadar sürecek?
    hayır ben sana bu kötülüğü yapamazdım
    en çok da kendime
    en çok da bu tuşlara basmak
    tuşlar
    tuş ederken beni
    seni dünyayla kandıramazdım
    ve kendimi
    haz bir hiçtir ve sevilmek olmaya kendine bir tapınç
    sana bunu yapmazdım en çok da kendime
    ama zaten gerçek ortadaydı

    ay çiçekleri tarlasına gitmeliyim
    tolga beni bekliyor
    yanında bir çıplak namlulu
    madalyonlu
    9 milimetre
    güneş doğarken
    kafamıza sıkmalıyız
    sürgit duramam ortasında bu yenilginin
    bu sensizliğin
    hissizliğim annemin gözünden kaçmadı
    vahşi diyor bana, sonra bir de korkunç adam
    bilmiyor neden böyleyim ben burada
    neden bu tutsaklığım ve sürgünüm
    anlamıyordun sen de beni
    sen
    bu şiiri üstüne alınacak son kişi
    mi?
    elbette olmalıdır
    başka bir şiirden devşirme de olsa
    içimdeki çocuk hala ihtiyarlamaktadır
    unutmadan dün gece seni rüyamda gördüm
    kızıyordun bana seni zehirlediğim için
    seni öptüm
    bir çocuğu kurtaracaktık, savaşacaktık
    uyandım,
    seni düşündüm,
    güldüm
    bir adım attım kendime doğru
    gece yarısı gerçeği gördüm
    ve ayçiçeklerini
    seni seviyordum söyleyeyim içimde kalmasın
    zaten sen beni hiç okumamışsın
    yapacak bir şey yok
    gerçek gerçektir
    ve madonna da madonna.

    ella edri.
    5 ...
  2. 345.
  3. 346.
  4. Palyaço

    kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
    kaç kilo çekerdi yalnızlık
    kaç kere ezildim altında
    yaz yağmurlarının

    belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
    her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
    hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

    kim sevmezdi çiçekleri filan
    "ben sevmezdim" dedim, "yalan" dedi

    bunu palyaço söyledi,
    palyaço söyledi ben yazdım
    yazdım, yazmasam ağlayacaktım

    herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
    sırf bu yüzden mi ağladım
    alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

    biraz birazdım her şeyden
    dün biraz sinirlenmiştim mesela
    yarın bir kadını seveceğim biraz
    biraz biraz kör oldum bügünlerde

    ama rakı kadehlerini boşaltmayın
    eksilmesin hiçbir şey
    hiçbir şeyden dahi olsa
    kalsın biraz

    umursamıyorum yılgınlığımı filan
    çünkü sessizce yaşanmalı her şey
    bir devrim sesszce olmalı mesela
    ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

    bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

    hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
    kaç kilo çeker ki bir palyaço
    hem neden yüzüme vuruyorsunuz
    bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

    gocunmam ki ben, ben gocunmam
    bir palyaço ne kara gocunmazsa
    o kadar, o kadar gocunmam işte

    rakı doldurun! eksilmesin

    bitmedi, yazacağım daha
    yazmazsam ağlayacağım çünkü
    alçakça olacak biraz

    hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
    her sokakta biraz daha eksilirdik
    bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
    bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
    "duyamadım", derdim, "tekrar et! "
    sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
    sokaklar daha bir puslu
    palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
    ve ben daha bir alçak olurdum
    ağlardım biraz

    hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
    hatta kuyruğuma basma diyorum
    acıyor, tırmalarım,-
    diyorum

    kahrol, kahrol!
    diyorum

    geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
    korktum birden, kusacak gibi oldum
    "olur öyle" dedi palyaço,
    "herkes alçaktır biraz"
    "otur ulan! " dedim, bağırdım ona
    ben bazen bağırırım biraz

    "rakı doldur! " dedim, "eksilmesin! "
    ben bazen eksilirim biraz
    aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
    bunu sonradan öğrendim

    ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
    herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
    bunu da sonradan öğrendim

    örneğin;

    geçen gün bir kadınla seviştim
    biraz değil çok seviştim

    ya işte öyle palyaço
    diyorum ki,
    bunu da yeni öğrendim
    sevişmek de eksilmekmiş biraz

    kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
    "ben sevmezdim" dedim, "yalan"
    dedi
    bunu palyaço söyledi
    palyaço söyledi, ben yazdım
    yazmasam, alçak olacaktım
    hem ben roman da yazdım biraz

    bazen diyorum ki, palyaço,
    sen olmasan ben ne yaparım
    alçakça eksilirim belki biraz
    her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
    hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
    ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

    biraz biraz anlıyorum ki,
    yüzler eller, o terli vücutlar filan
    her şey plastikmiş biraz

    haydi sirtaki yapalım palyaço
    rakı doldur, yine eksildik biraz

    Turgut Uyar
    14 ...
  5. 347.
  6. GÜZELLEME

    Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
    Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
    Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
    Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
    Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
    Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
    Bak bende yalan yok vallahi billahi
    Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur

    işe bak sen gözlerin de burda
    Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
    iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
    Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
    Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
    Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
    Ne günah işlediysek yarı yarıya

    Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
    Bunların konuşması olur öpülmesi olur
    Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
    Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
    Üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
    Uzanmış seni usulca öpmüştüm
    Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.

    Cemal SÜREYA
    6 ...
  7. 348.
  8. biliyor musun az az yasiyorsun icimde
    oysa ki seninle guzel olmak var
    ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
    bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
    midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
    sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
    sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
    o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
    derken karanfil elden ele.

    goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
    sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
    bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
    birlesiyoruz sessizce. yerçekimli karanfil
    4 ...
  9. 349.
  10. "eskisi kadar özlemiyorum seni,
    ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
    adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
    yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
    biraz yorgunum..
    biraz kırgın..
    biraz da kirletti sensizlik beni!
    nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
    “iyiyimler” yamaladım dilime.
    tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
    hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
    gel diye beklemiyorum artık,
    hatta istemiyorum gelmeni..
    nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
    arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
    benim derdim yeter bana banane!
    alıştım mı yokluğuna?
    vaz mı geçiyorum, varlığından?
    tedirginim aslında,
    ya başkasını seversem?
    inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.."
    4 ...
  11. 350.
  12. "Şimdi bir ıssız kasabanın
    Bir odasında, kendince, ışıksız
    Yavan, hazırlıksız ve çoook uzak
    Bir gece geçecek..." Turgut Uyar'dan kevok'a
    3 ...
  13. 351.
  14. baltalar elimizde
    uzun ip belimizde
    biz gideriz ormana
    hey
    ormana.

    padişahım çok yaşa.
    2 ...
  15. 352.
  16. Çizik

    Geleceğim, bekle dedi, gitti..
    Ben beklemedim, o da gelmedi.
    Ölüm gibi bir şey oldu..
    Ama kimse ölmedi.

    Özdemir Asaf
    3 ...
  17. 353.
  18. Ben seni severim sevmesine de toplum buna
    hazır değil
    Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel
    ısınma falan.
    Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
    Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki Parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı
    kaldı?
    Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
    Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
    iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı.. Ben seni severim aslında da düzenim bozulur
    diye korkuyorum
    Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
    Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan
    kalkarız
    işin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık. Küsmesi, barışması, ayılması, bayılması
    Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
    Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
    Güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
    Bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
    Hepsi ağzıma sıçtı.. Ben seni severim belki de rabbim buna hazır
    değil.
    Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
    Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
    Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
    içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim. Ben seni severim sevmesine de
    iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim
    2 ...
  19. 354.
  20. Ellerim üşüyor
    ellerim hep üşür
    etek giyerim bacaklarım sıcaktır
    ellerim üşür
    ne zaman sigara alsam
    arkadaşın paketi biter
    başıma üşüşür
    arkadaşlar hep üşüşür
    *

    ellerim üşür
    gelip ısıtsın koynun
    sen yalınayak gidersin
    ama benim ayaklarım üşür
    gitmeseydin ikimiz de ısınırdık
    gelirsin belki bir gün
    gelmezsen seni aldatırım
    eldiven kolay da çorabı nasıl tavlarım

    tamam yeteneğim yokmuş. Gecenin şiiri de yok o halde.
    3 ...
  21. 355.
  22. turgut uyar - palyaçodur.

    --spoiler--

    bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

    --spoiler--
    2 ...
  23. 356.
  24. iyi nişan alırdı kendini asan zenci
    bira içmez ağlardı, babası değirmenci
    sizden iyi olmasın boşanmada birinci
    çok canım sıkılıyor kuş vuralım istersen
    2 ...
  25. 357.
  26. “ hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.”
    2 ...
  27. 358.
  28. Bu gece
    Okyanusta gezindim.
    Hangi okyanus olduğunu
    Tam olarak hatırlamıyorum.
    Çünkü çok bozulmuştum
    Sardalya nüfusunun azalmasına.
    Kaptan Kusto yaşasaydı
    O da bozulurdu, isyan ederdi.
    Ey bilinçsiz insanoğlu
    Allah belanı versin.
    Bu gece ben bunu diledim.
    Olur inşallah.
    2 ...
  29. 359.
  30. gece onıkıden sonra ıcılen butun ıckıler saraptır.
    1 ...
  31. 360.
  32. "ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
    adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum.
    hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
    isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum.
    ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.

    yüzyıl şilisinden bir dazz javulcusu inliyor tam arlarımda
    hiç durmadan kentlimağlup kıyasıya mağrur ve mor
    bir çocuğum şimdi pişman olmak için
    birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.

    seni sevmem
    bu savaşı
    kesintiye uğratmaz
    ama ordan bakma!
    bu, werther’in
    leş kanını
    gül kılar.
    birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
    otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
    saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
    çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.

    gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
    beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
    ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
    bu çağın açısını dik tutacaklar.
    bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
    ufka bir kesin ordum akıverecek
    elimde çözülecek makina ve cinayet
    marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.
    inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
    çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum.
    ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
    birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
    tanklar tank olup geçiyor üstümüzden

    helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara
    memleket sana rağmen ket vururken yarama
    şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben

    -ve emir “kun” diyor; doğuruluyorum-

    “bu ülke”den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.

    bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim
    ikdildar tohmekecek sözüme yoksa
    ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa
    ellerini tutarım ki kudurtucudur.

    bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim
    gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur
    ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden
    ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.
    ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
    lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm

    birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
    bunu daha çok küçükken bir filmde görmüştüm!
    ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü

    gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
    bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
    üç içbükey komodin silah çeker vurulur

    sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
    bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
    ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
    olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır.

    nasıl çekip gitmiş bir şaman
    çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
    benim gibi sonsuz bir at
    hiç koşmuyorken de attır.

    biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
    ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
    annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
    modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
    ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
    mıknatıssız bir pusula olarak

    ah muhsin ünlü"
    6 ...
  33. 361.
  34. aklım mı?
    o yüzsüz bir misafir,
    hep sende kalıyor.

    cemal süreyya.
    5 ...
  35. 362.
  36. her bir şeyi taşır yüreğim
    her bir şeyi taşır
    bir senin yokluğunu çekemez
    söyle, söyle ben sana nasıl küseyim
    ben sana nasıl küseyim
    istanbul üstüme düşer
    karaköy’den vapur kalkmaz
    sezen aksu şarkı yapmaz
    üsküdar’da yangın çıkar
    eyy kanar yüreği güvercinlerin
    minübüsler bağırmaz olur
    aşk üstüne yemin etmez martıları boğazın...

    ibrahim sadri.
    2 ...
  37. 363.
  38. şiirler yazdım, kitaplar okudum
    elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
    derinlerde kaldım böyle bir zaman
    kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan.

    ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
    söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.

    Edip Cansever
    4 ...
  39. 364.
  40. dün kahkahalar yükseliyorken evinizden
    bendim geçen, ey sevgili, sandalla denizden
    gönlümle uzaklarda bütün bir gece sizden
    bendim geçen, ey sevgili, sandalla denizden.

    yahya kemal
    3 ...
  41. 365.
  42. bir ahmed arif siiri...

    bir ufka vardık ki artık
    yalnız değiliz sevgilim.
    gerçi gece uzun,
    gece karanlık
    ama bütün korkulardan uzak.
    bir sevdadır böylesine yaşamak,
    tek başına
    ölüme bir soluk kala,
    tek başına
    zindanda yatarken bile,
    asla yalnız kalmamak.
    .
    .
    .
    4 ...
  43. 366.
  44. Can yücel - kadın dediğin, bağlanmayacaksın.
    2 ...
  45. 367.
  46. her şeref yapma, her saadet piç;
    her şeyin ibtidası, ahiri hiç.
    4 ...
  47. 368.
  48. .
    .
    .
    bu hayal hakikatin özüdür, rüya değil
    sûretimi görürsün, mezarıma bir eğil
    okursun kitâbemde vardığım nihayet durağı
    bulursun başucumda gülümseyen burağı
    Hû sesini fısıldar kulağına taşlarım
    ruhuna kâfur gibi yayılır gözyaşlarım

    (bkz: Nurullah genç)
    (bkz: mezar taşımdaki dört mısraya bakarken ağlayışına)
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük