gecenin şiiri

entry13367 galeri929 ses19
    294.
  1. Ne oldu?
    Hoşçakalamadın yine, değil mi...
    2 ...
  2. 295.
  3. monna rosa,siyah güller,ak güller;
    geyve' nin gülleri ve beyaz yatak.
    kanadı kırık kuş merhamet ister;
    ah,senin yüzünden kana batacak,
    monna rosa,siyah güller,ak güller!

    ulur aya karşı kirli çakallar,
    bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa.
    monna rosa,bugün bende bir hal var,
    yağmur iğri iğri düşer toprağa,
    ulur aya karşı kirli çakallar.

    açma pencereni,perdeleri çek:
    monna rosa,seni görmemeliyim.
    bir bakışın ölmem için yetecek;
    anla monna rosa,ben öteliyim...
    açma pencereni,perdeleri çek.

    zaman çabuk çabuk geçiyor monna;
    saat on ikidir,söndü lambalar.
    uyu da turnalar gelsin rüyana,
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
    zaman çabuk çabuk geçiyor monna.

    zeytin ağacının karanlığıdır
    elindeki elma ile başlayan...
    bir yakut yüzükte aydınlanan sır,
    sıcak ve minnacik yüzündeki kan,
    zeytin ağacının karanlığıdır.

    ellerin,ellerin ve parmaklarin
    bir nar çiçegini eziyor gibi...
    ellerinden belli olur bir kadın.
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin.ellerin ve parmakların.

    zambaklar en ıssız yerlerde açar,
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
    işıksız ruhumu sallar da durur,
    zambaklar en ıssız yerlerde açar.

    akşamları gelir incir kuşları,
    konarlar bahçemin incirlerine;
    kiminin rengi ak,kiminin sarı.
    ah,beni vursalar bir kuş yerine!
    akşamları gelir incir kuşları...

    ki ben,monna rosa,bulurum seni
    incir kuşlarının bakışlarında.
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar...su kenarında
    ki ben,monna rosa,bulurum seni.

    kırgın kırgın bakma yüzüme rosa:
    henüz dinlemedin benden türküler.
    benim aşkım uymaz öyle her saza,
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler...
    kırgın kırgın bakma yüzüme rosa.

    artık inan bana muhacir kızı,
    dinle ve kabul et itirafımı.
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı,
    artık inan bana muhacir kızı.

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
    bir gün gözlerimin ta içine bak:
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak.

    altın bilezikler, o korkulu ten,
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne;
    bir tüy ki, can verir bir gülümsesen,
    bir tüy ki, kapalı geceye, güne;
    altın bilezikler o korkulu ten!

    sezai karakoç - monna rosa.
    5 ...
  4. 296.
  5. ....
    iki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine,
    kendi başıma zor sığıyorum bugün.
    büyüdükçe insan,
    yalnız mı kalıyor ne..
    1 ...
  6. 297.
  7. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
    Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
    Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

    insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
    Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
    Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
    Kopmaz kökler salmaktır oraya

    Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
    Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
    Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

    insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
    Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
    insan balıklama dalmalı içine hayatın
    Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

    Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
    Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
    Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
    Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
    Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
    Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

    ataol behramoğlu - yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var.
    3 ...
  8. 298.
  9. yürü be ehli deve endamını göreyim
    sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
    mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
    mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
    bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
    yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
    düşmüşüz bir orospunun belasına
    koymadık diye ta amının ortasına
    kader böyle yazmış hatırasına
    ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
    kerem dağları deler bir amcık uğruna
    aslı gitsinde ona buna vurdura
    bir karı için değermi hiç bütün bunlara
    her taraf amcık dolu mala iyi vurana
    fuzuli am peşine düştün gurbete ;
    am serindir, am derindir, şifa verir millete
    ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
    bu gidişle yarrağımı gidersin cennete.

    neyzen tevfik.
    1 ...
  10. 299.
  11. dereyi görmeden sıvadık paçayı,
    olimpiyat bizim neyimize gördük babayı.

    gerisin geri döneriz ülkeye ağlayarak,
    elimizde kaldı zenciden bir yarak..
    1 ...
  12. 300.
  13. ellerim yüreğimin yangınıyla yanmakta
    ben antik yalnızlığımla
    tanrısal dokunuşlar hissetmekteyim.
    nerdesin ey yüce dağların gecesi
    ayı tutup gecene ışık yapayım
    yeter ki burdayım diye bir ses ver bana.

    sefil baba turbedari
    1 ...
  14. 301.
  15. özlerim gozlerini ozlerim seni.
    Denize yelken acip, kara yi ozler gibi.
    Ozlerim ellerini sesini.
    Gun batiminda gunes gokyuzu ile vedalasir gibi.
    Ozlerim ve özledim simdiden seni.
    Collerin suya susamasi gibi.

    Pinklady e aittir sozleri.
    1 ...
  16. 302.
  17. Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya
    çıldırasıya...
    Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
    yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
    yüzde hudutsuz kere yüz...
    Kadın erkeğe dedi ki:
    -Baktım
    dudağımla, yüreğimle, kafamla;
    severek, korkarak, eğilerek,
    dudağına, yüreğine, kafana.
    Şimdi ne söylüyorsam
    karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
    Ve ben artık
    biliyorum:
    Toprağın -
    yüzü güneşli bir ana gibi -
    en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
    Fakat neyleyim
    saçlarım dolanmış
    ölmekte olan parmaklarına
    başımı kurtarmam kabil
    değil!
    Sen
    yürümelisin,
    yeni doğan çocuğun
    gözlerine bakarak..
    Sen
    yürümelisin,
    beni bırakarak...
    Kadın sustu.
    SARILDILAR
    Bir kitap düştü yere...
    Kapandı bir pencere...
    AYRILDILAR...

    Nazım Hikmet Ran
    3 ...
  18. 303.
  19. Sevgilim, bir günün ortası şimdi
    Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
    Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
    Uzat bana uzat ellerini
    izinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
    istanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
    Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

    Ben seni düşünüyorum seni
    Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
    Kalbim diyorum kalbim
    Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
    Aşkı anılar besliyor düşler kadar
    Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
    Sevgi eskidikçe sevgi.

    Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
    Çoluğumuz çocuğumuz
    Binalar yan yana yükselip gidiyor
    Vapurların ağzı köpük içinde
    Uzaklarda ne kapılar açılıyor
    Trenin biri bir istasyona varıyor
    Ordan çıkıyor biri.

    Her şey biliyor her şey
    Sen biliyor musun bakalım
    Seni nice sevdiğimi?
    Üstüne titrrediğimi?

    Geldiğimi?
    Gittiğimi

    Hadi!

    cemal süreya - sevgilim bir günün.
    3 ...
  20. 304.
  21. iyi günlerimde çok eller uzanır ellerime,
    Resmimi baş köşeye asarlar...
    Fakat demir kapıların her kapanışında üzerime,
    Ardında taş duvarların her kaldığım zaman,
    Ne arayan beni, ne soran...

    Eeeehhhh, daha iyi be bunun böyle olduğu...
    Minnetim ve borçluluğum yalnız sana kalsın.
    iyi günlerimde benim unuttuğum insan eli
    Nasılsın???

    nazım hikmet ran. evet. *
    4 ...
  22. 305.
  23. Gün batarken sula fesleğenleri
    balkonun kokusu sokağa taşsın
    sokaklar kayıp çocuklar gibi
    hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın

    Sular bulutlanır sen susarsın
    ve kent çıngıraklı bir yılan kadar
    zehirlidir artık sevgilin mahpusken
    üstelik kirli bir lekeye döner umutlar

    Acılar katlanır mendil yerine
    sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz
    ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere
    beklediğin mektuplar da gelmez

    Bomboş sayfalara dönerken aklın
    tecrit’teki kitabı fareler kemiriyor
    ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken
    bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular

    Akşamı geciktirebilirsin belki
    suladığın fesleğenlerle, kimbilir
    ama vaktin ayırdındadır şimdi
    kuşlar, çocuklar ve mahpuslar

    Usulca inse de koldemirleri

    ahmet telliden feride için.
    1 ...
  24. 306.
  25. Yürü bre ehli deve endamını göreyim
    Sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim..
    Mecnun gibi top muyum bir am için öleyim?
    Leylayı da sikeyim mecnunu da sikeyim
    Bana yar olmayan karının izzetini itibarini sikeyim...

    Yansın karıların alayı
    Su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
    Düşmüşüz bir orospunun belasina
    Koymadik diye taaa amının ortasina,
    Kader böyle yazmış hatırasına
    Ben böyle hatiranin hikayesini sikeyim

    Kerem dagları deler bir amcık uğruna.
    Aslı gitsin de ona buna vurdura
    Bir amcık için değer mi hiç bütün bunlara?
    Her taraf amcık dolu mala iyi vura.

    Fuzuli am pesine düştün gurbete
    Am serindir, am derindir şifa verir Millete.
    Ye kebabı, iç şarabı, vurrr karpuz göte,
    Bu gidişle Yarrağımı gidersin cennete..

    Mecnun/Neyzen Tevfik
    2 ...
  26. 307.
  27. Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
    Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi 
    de al belki lâzım olur. 
    Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin 
    bir şeyden 
    bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını 
    sandığın benden. 
    Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir 
    çocukmuşum ki. 
    Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan? 
    Sanırım, düşünmedin. 
    Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri 
    de. 
    Aslında çok şey var sevdiğim, 
    kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun 
    vedalaşma anları, 
    isterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep 
    vurgun 
    saatlerinde geldin, ya da sen vurdun. 
    Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin 
    boşluğumla, 
    denizden gelecek bir gemi bekledim durdum, 
    sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir 
    yıldıza. 
    Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da 
    sevdim. 
    Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en 
    çok seni sevdim 
    Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua 
    edecek. 
    Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban 
    öldü mü? 
    Bu gidiş ölümden beter olamaz. 
    Hangisi doğru bilmiyorum, 
    Seni uğurlayıp öylece kalmak mı? 
    Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz 
    sabaha uyanmam mı? 
    Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, 
    ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git. 
    Hayır hayır gitme! 
    Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da! 
    Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla. 
    Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık 
    olsun. 
    içim burkuluyor sen nasıl gidersen git. 
    Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez. 
    Seni seviyorum. 
    Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı 
    bu' diye. 
    Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın 
    bilmiyorum... 

    Yine de tanıdı gönlüm yaşadı 
    Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim 
    2 ...
  28. 308.
  29. "evet nihayet, bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken
    sevmek için çok geç..."

    ahmet hamdi tanpınar
    3 ...
  30. 309.
  31. Gidenler bizden hep bir parça götürürler
    O parçanın yerinde de derin izler kalır
    Herkesin bir yara izi vardır
    insanlardan gizlemeye çalıştığı saklamak için çok uğraştığı bir yara izi
    Herkesin bir yara izi vardır
    Kimseye dokundurtmayacak kadar güzel olan
    Baktıkça nefes alabiliyor olmanın kıymetini anlamanı sağlayacak bir yara izi
    Bu izlerle yaşamaya alışırsın
    Bir sabah belki gün doğarken baktığında dışarı yaşamayı yeniden sevebilirsin
    Ve bir gün elbet birileri o yara izlerine dokunur
    Acın da biraz olsun hafiflemeye başlar...

    (bkz: leyla ile mecnun)
    (bkz: herkesin bir yara izi vardır)
    2 ...
  32. 310.
  33. bir elinde kalem, bir elinde salem, sosyetik olmuş kara gözlü çingenem.
    Kahtali MIÇE
    2 ...
  34. 311.
  35. bilsen
    sen yokken neler yaşadığımı
    nasıl yaşlandığımı
    bilsen...

    şöyle karşıma geçsen de anlat desen
    tek kelime çıkmaz
    sen yokken, ne yaşadıysam anlamsız oluşundandır.

    bilsen
    nasıl değiştiğimi
    sessiz, sakin ve durgun
    biraz mağrur ve yenik
    o dik duruştan da eser yok vazgeçmeyen bakıştan da
    yenik düşmüş biri var sadece
    kaybetmiş
    ve kaybettiğini kabullenmiş.
    2 ...
  36. 312.
  37. Bir cemal süreya klasiğidir.

    Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda
    Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
    Şarabın yanı sıra felekte bir Cumartesi
    Gözlerin, onun ardından yüzün, dudakların
    Sonra her şey çıkıp geldi.

    Yeni çizilmiş gözlerinle namuslu, gerçek
    Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
    Sen çıkardın utancını duvara astın
    Ben aldım masanın üstüne koydum kuralları
    Her şey işte böyle oldu önce.
    3 ...
  38. 313.
  39. kaldır da gözlerini geceye uzan.
    yıldızlar ismini sayıklar durur.
    masmavi ayrılık bir senden kalan
    sensizken o sakn derya kudurur.
    2 ...
  40. 314.
  41. gecenin anlamına anlam katan bir şiirdir. mesela;
    " Sen benim sarhoşluğumsun,
    ne ayıldım,
    ne ayılabilirim,
    ne ayılmak isterim.
    başım ağır,
    dizlerim parçalanmış,
    üstüm başım çamur içinde,
    yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim..."
    2 ...
  42. 315.
  43. ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
    canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
    bir bir denemişim bütün kelimeleri
    yeni sözler buldum seni görmeyeli

    kuliste yarasını saran soytarı gibi
    seni görmeyeli
    kasketim eğip üstüne acılarımın
    sen yüzüne sürgün olduğum kadın
    kardeşim olan gözlerini unutmadım
    çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat

    sen tutar kendini incecik sevdirirdin
    bir umuttum bir misillemeydin yalnızlığa
    şanssızım diyemem kendi payıma
    hain bir aşk bu kökü dışarda
    olur böyle şeyler ara sıra
    olur ara sıra.

    cemal süreya. evet.
    7 ...
  44. 316.
  45. Ama ben en çok şeyi
    En kısa zamanda sana söyledim...
    Yalnız sana.

    özdemir asaf
    3 ...
  46. 317.
  47. bana kötü sözler söyleme
    iyiliğin kalsın aklımda,
    bağırma bana
    ben seni duyamam şimdi
    kavga edemezsin ki artık benimle
    ben sana sadece 'susarım' artık

    en çok kendimden özür dilerim
    çünkü bana çok yanlış yaptım.
    2 ...
  48. 318.
  49. Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan
    saflığımı ve sabrımı aldım tek
    kalanları kumsala göm sen de
    yaz boyunca
    nasılsa her keder eksilir
    kendini doldurarak

    sardunyalarla konuşarak çoğalttım
    aramızdaki ayrılığı
    sayarak çoğalttığım günleri tamamladım
    kirpiklerimin arasına çektiğim tülde
    yağmur durdu ve şimdi kış bitiyor
    oysa kimse yokmuş dışarda
    içim dışıma vuruyor

    sardunyalara su vermekle unutamadığımız
    şeymiş aşk:
    alnından bir günaydın gibi düşürdüğün sabah,
    sağ yanımda unuttuğun keder.

    birhan keskin
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük