gecenin şiiri

entry13366 galeri929 ses19
    223.
  1. Maviye,Maviye çalar gözlerin.
    Yangın mavisine,Rüzgarda asi,
    Körsem,Senden gayrısına yoksam
    Bozuksam,Can benim,düş benim,
    Ellere nesi
    Hadi gel,
    Ay karanlık...
    itten aç,Yılandan çıplak,
    Vurgun ve bela
    Gelip durmuşsam kapına
    Var mı ki doymazlığım?
    ille de ille,Sevmelerim,
    Sevmelerim gibisi?
    Oturmuş yazıcılar
    Fermanım yazar
    N'olur gel,
    Ay karanlık...
    Dört yanım puşt zulası,
    Dost yüzlü,
    Dost gülücüklü
    Cıgaramdan yanar.
    Alnım öperler,
    Suskun, hayın, çıyansı.
    Dört yanım puşt zulası,
    Dönerim dönerim çıkmaz.
    En leylim gecede ölesim tutmuş
    Etme gel,
    Ay karanlık...
    1 ...
  2. 224.
  3. Bir ayak sesi duymayayım
    Kapıya koşuyorum
    Gelen sen misin diye
    Bir sarı saç görmeyeyim
    Yüreğim burkuluyor
    Ağlamaklı oluyorum
    Her şey bana seni hatırlatıyor
    Gökyüzüne baksam
    Gözlerinin binlercesini görürüm
    Bir rüzgar değse yüzüme
    Ellerini düşünmeden edemem
    Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
    Tadı senden gelir
    Yediğim yemişlerin
    içtiğim içkilerin
    Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
    Bu emsalsiz hüzün
    Seni beklediğim içindir

    Resmine bakamaz oldum
    Uykulardan korkuyorum artık
    Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
    Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
    Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
    Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

    Ve şu saat geldiğin anda
    Durabilir sevincinden
    Zaman çıldırabilir
    Çünkü benim dünyamda
    Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

    Bir çocuk doğmayı bekler
    Bir ağır hasta ölmeyi
    Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
    Yalnız bir kadın sevilmeyi
    Ve düşün ki bir adam
    içinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
    Seni bekler
    Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

    Sen gelinceye kadar
    Pencerem kapalı duracak
    Rüzgar gelmesin diye
    Artık perdeleri açmayacağım
    Gün ışığı girmesin diye
    Sonra kahrolacağım
    Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
    Ve günlerce gecelerce haykıracağım
    Nerdesin diye, nerdesin diye

    Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
    Biliyorum
    Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
    Yıllarca sonra
    Öldüğüm gün bile gelsen
    Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
    Çocuklar gibi sevineceğim
    Kalkıp sarılacağım ellerine
    Uzun uzun ağlayacağım

    Ümit Yaşar OĞUZCAN
    2 ...
  4. 225.
  5. Mona roza siyah güller ak güller.. Gülcenin gülleri .. Kanadı kırık kuş merhamet ister..
    4 ...
  6. 226.
  7. birer birer biner biner biner ölürüz
    yana yana ahh döne döne yine geliriz ay canım
    biz dostu da düşmanı da elbet biliriz
    vurulup düşenler canım darda kalmasın ay gülüm

    çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
    çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum
    ve kederin
    ve solgun yüzlü işçilerin üzerine
    dağbaşlarının hırçınlığı savruluyor benden.
    çünkü beni ateşiyle dimdik tutan kin
    çünkü benim gözbebeklerimde tutuşan şafak
    miting afişleri
    cesur pankartlar
    ve binlerce militan
    derin denizlerin aydınlığı
    zorlu sabahlar
    gökyüzü ve lâle
    sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata.

    çünkü ben sevdiğim kızı
    yaşamak gibi
    halkım gibi sevdiğim kızı
    ki şiirini yazamayan
    ve türküsünü söyleyemeyen halkım gibi
    binlerce ve binlerce kurşunlanan halkım gibi
    zincirlere vurulan
    savaşlara yollanan
    vergilere bağlanan halkım gibi
    felç olmuş yalnızlıklara bırakarak
    büyük acıların ve gözyaşının içine bırakarak
    şiirlerimin bir bıçak gibi ışıldadığı
    devrim türkülerini
    ve başkaldırmayı öğreten dudaklarını
    bir kere olsun öpemeden
    bir kere olsun tutamadan kaygısızca
    serin bir yaz gecesi gibi ürperen ellerini
    hatta boynunu ve ayak bileklerini
    bilemeden bilemeden bilemeden
    vurdum yüreğimi şanlı kavgaya
    barışın ve özgürlüğün dağlarına yürüyorum işte

    yiğitsen uslandır beni
    ey yasakların
    kahpeliğin
    ve soygunların koruyucusu
    türkü çağıran kızlarımı sustur
    ve kahraman oğullarımı,
    mezar kaza kaza kederli, kızgın
    tohum serpe serpe hünerli
    ve sömürüle sömürüle bomboş
    ve açlığın
    ve zulmün izlerini
    derin uçurumlarında taşıyan ellerimi
    nacaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi
    mavzerlere sarılan ellerimi
    zincirlere vur gücün yeterse.
    ama adına yaşamak dersen
    re-zil-ce

    çatlayan tomurcuğun
    doğan çocuğun çığlığını duymadan
    gül benizli sevgilinin
    titreyen göğüslerini öpmeden doya doya
    korka korka
    yana yana
    her gün biraz daha derinden
    her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
    aç ve arkasız
    köpekleşerek
    yaşamak dersen
    bu yürek
    çat diye çatlasın be!

    kirsiz passız arı duru özümüz
    namussuza kanlı hançer sözümüz
    çok uzaktır dostlar bizim yolumuz
    bulana yürüyene bin selam olsun

    gelgelelim parlayan güneşi
    emekçi halkların
    kahraman halkların güneşini
    şehvetle içine dolduran toprak
    şimdi sımsıcak
    şimdi ulaşılmaz
    şimdi olgun meyvalarla dolu
    bahar bahçelerini salmaktadır dünyaya,
    ve gül benizli sevgililerin dudaklarında hayat
    bizi aşka ve kavgaya çağırmaktadır,
    bıçak kemiğe dayandığı
    ok yaydan fırladığı için değil
    bu bezirgan saltanatı
    bu zulüm bitsin diye

    ağaran günler için
    yeni bir dünya uğruna
    yüzlerinde cesaretin onuru
    ve imanlı gücü dövüşen dünyanın
    emperyalizme karşı dövüşen dünyanın
    ve ölüme
    gülerek koşan genç savaşçıların
    al bayrakları dalgalansın
    dalgalansın dalgalansın
    kinle boğuşan yorgun yüreği
    aydınlansın diye anamın.
    felaketler geçirmiş anamın
    dişleri dökülmüş kederli ağzı
    ağlamaya hazır gözleri
    safrası
    ve sonsuz
    ve dağlar eriten sabrı,
    merhameti
    yani bir bütün halinde insanlığımız
    yunsun, arınsın diye duru pınarlarda
    alın terinin namusu kurtulsun diye
    kurtulsun diye sıcak somun
    acı soğan
    ve çiçekli basmalar
    ahdettik
    vefa ettik
    kelle koyduk
    ölen ölür dostlar
    düşmanlar heyy
    kalan sağlar

    bir dinlemek lazım. http://fizy.com/song/ahme...-bakiyorum-dunyaya/1agyq3
    2 ...
  8. 227.
  9. Seni Saklayacağım

    Seni saklayacağım inan
    Yazdıklarımda, çizdiklerimde
    Şarkılarımda, sözlerimde.

    Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
    Ve kimseler görmeyecek seni,
    Yaşayacaksın gözlerimde.

    Sen göreceksin duyacaksın
    Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
    Uyuyacak, uyanacaksın.

    Bakacaksın, benzemiyor
    Gelen günler geçenlere,
    Dalacaksın.

    Bir seviyi anlamak
    Bir yaşam harcamaktır,
    Harcayacaksın.

    Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
    Yaşayacağım gözlerimde;
    Gözlerimde saklayacağım.

    Bir gün, tam anlatmaya...
    Bakacaksın,
    Gözlerimi kapayacağım...
    Anlayacaksın.

    Özdemir Asaf
    1 ...
  10. 228.
  11. 17 Ağustos,
    Tek kelimeyle manası “ACI”,
    Yok böyle bir derdin ilacı,
    Giden gitti,
    Ana, evlat, yar, bacı,
    Geriye kaldı,
    Bitmek bilmez,
    O hatırlanmayasıca anıları…

    Ne umut bıraktı insanda,
    Ne yaşama sevinci,
    Çöreklendi yüreklere,
    Derin silinmez izleri,
    Böyle mi olmalıydı,
    O masum insanların makus kaderi,
    Bebekler göçükde,
    Eller bellerde kaldı…

    Ah be yaralı insanım,
    Sen daha nelere gebesin,
    Bitmek bilmeyecek mi,
    Çektiğin çilelerin,
    Geriye bakınca bir gülse gözlerin,
    Ümitle dolsa hayallerin…

    Yılmasın herşeye rağmen yüreğin,
    Allah büyük, ne günlere çıkarız evvelallah,
    Ya Rabbi ya sabır, ya subhanallah….

    amatör bir şairin acısıdır. evet.
    1 ...
  12. 229.
  13. Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz
    Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden
    Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken
    Canevimin önünden geçersen,
    Bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı
    Bir gün şayet samançöpü bir sokak dişlerim arasında
    Canevinin önünden geçersem
    Anlatırım nasıl nerde
    Bir ulu çınara takılı bir kuyrukluyıldız
    Bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız
    Anlatırım nasıl nerde...
    Sonra eğilir kulağına derim: Bekle
    Çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin
    Hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere,
    Hele ürksün fincancı katırları!

    can yücel. evet.
    1 ...
  14. 230.
  15. (...)
    90’larda zalimler biraz racon bilirdi.
    karıları çocukları köpekleri olurdu.
    yalnız kalan bir zalim allah’ı düşünürdü
    dur gevşeme. zulüm, allah’tan hariç!

    ah o gemide ben de olsaydım eğer
    mızrağı sallardım aştot’a kadar
    belki gider çirkin bir faşiste değer
    belki de bir masumun tam kafasına.
    ama savaş böyleymiş bazen siviller
    ölebilirlermiş devlet uğruna.
    90’lar bitti artık onlar var ve hey

    siz devlete inanan bütün reziller

    cehennemde karşıma çıktığınızda
    öyle bir yumruk patlatacağım ki tam burnunuza
    hayatınız gazze şeridi gibi geçerken gözünüzden
    anlayacaksınız allah ne demek
    ahlak ne demek
    ve rüya…
    bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim:
    devletin bekasının da allah belasını versin
    malboranın da!
    *
    2 ...
  16. 231.
  17. bir dörtlük yazıyım öhöm öhömm :
    çektim 31 ,
    kaldırdım siki ,
    gece benden ne beklersin ki ,

    dün gece geleydin ,
    yerdin siki ,
    geçmez bana orospu tiki ,

    belki sikildin ama ,
    bozulsada zarın ,
    doyurmaz karın ..
    1 ...
  18. 232.
  19. Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

    Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    Senin onu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
    korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "O benim." diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
    olacaksın.
    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
    de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

    can yücel. evet.
    3 ...
  20. 233.
  21. ANLATAMıYORUM - orhan veli kanık.

    Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    2 ...
  22. 234.
  23. necip fazıl bu şiiri fransa'da kumar masasında herşeyini kaybettikten sonra fransa sokaklarında yazmıştır.
    Kaldırımlar

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    içimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..

    Necip Fazıl Kısakürek
    1 ...
  24. 235.
  25. Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
    Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
    Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
    ilkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
    Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
    özlemeye başladım herkesi...
    Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
    Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
    Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
    Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
    solculuk oynamaya başladık..
    Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
    Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
    Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle...
    Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
    Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
    Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
    Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
    Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
    Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
    Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
    Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
    Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
    Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
    Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
    Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
    Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
    Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
    Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.

    Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

    Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
    Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
    Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
    Muş ovasının yalancı maviliğini
    Otobüs oluyordum bir süre
    Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
    Otobüs oluyordum
    Bir ülkeden bir iç ülkeye
    Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
    Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
    Korkuyordum
    Sonra iniyordum otobüsten
    Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
    ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
    ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
    Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
    Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
    Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
    Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda
    Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
    bir yol üstü lokantasında
    Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
    Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
    Ben seninle herhangi bir insan elinin
    terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

    Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!

    yılmaz erdoğan. evet.
    4 ...
  26. 236.
  27. * ''kırılırsan şayet
    sarıldığım zamanları hatırla
    parça parça bölündüğüm zamanlardan bahsediyorum
    sana
    bulduğum en güzel cümleleri saklıyorum
    bazen bir dostun ağzından dökülür
    masada sohbetin eksikliğimdir,
    Okurum
    bazen altı çizilen kitabın satırlarıdır
    beynimde kalan 2-3 kelimelik ses tonunla
    yonta yonta
    cıt çıkarmadan,
    kendime.''

    diğerleri için: http://www.sertifozdemir.wordpress.com
    1 ...
  28. 237.
  29. mona roza - sezai karakoç.

    ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
    ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi.
    sana da, monna rosa, taş bebeği bıraktık,
    ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi.
    senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık;
    senin hatıran kadar allah ve şeytan işi...
    ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
    3 ...
  30. 238.
  31. Karadenizde gemilerin mi battı,
    Ağzını bıçaklar açmaz,
    Üzüntüdesin gayet.
    Sen sızlanmışın çok mu,
    Bize edebiyat öğretmeni anlattı:
    Neyler bile etmiş şikayet.

    Baktın ki olacak gibi değil,
    Unuttu diyelim nihayet;
    Yine de bulunur tesellisi:
    Dünyada başka kız yok mu,
    Elini sallasan ellisi -
    Mesele bundan ibaret.

    behçet necatgil. evet.
    1 ...
  32. 239.
  33. SEViYORUM SENi

    Seviyorum seni
    ekmeği tuza banıp yer gibi
    Geceleyin ateşler içinde uyanarak
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
    Ağır posta paketini
    neyin nesi belirsiz
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
    Seviyorum seni
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi
    istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    içimde kımıldayan birşeyler gibi
    Seviyorum seni
    Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
    1 ...
  34. 240.
  35. Seviyorum seni,
    Ekmeği tuza banıp yer gibi.

    Geceleyin ateşler içinde uyanarak,
    Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi.

    Ağır posta paketini,
    Neyin nesi belirsiz,
    Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.

    Seviyorum seni...
    Denizi ilk defa uçakla geçer gibi.

    istanbul’ da yumuşacık kararırken ortalık,
    içimde kımıldayan bir şeyler gibi.

    Seviyorum seni...
    Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

    Nazım Hikmet
    2 ...
  36. 241.
  37. Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin, yorulmuşsundur;
    Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
    Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var, susamışsındır;
    Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim, acıkmışsındır;
    Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam,
    Memleket gibi yoksuldur odam.

    Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin,
    Ayağını basdın odama,
    Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
    Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde,
    Ağladın, avuçlarıma döküldü inciler,
    Gönlüm gibi zengin,
    Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.

    Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin...

    nazım hikmet ran. evet.
    3 ...
  38. 242.
  39. terketmedi sevdan beni,
    aç kaldım, susuz kaldım,
    hayın, karanlıktı gece,
    can garip, can suskun,
    can paramparça...
    ve ellerim, kelepçede,
    tütünsüz, uykusuz kaldım,
    terketmedi sevdan beni...

    ahmed arif.
    2 ...
  40. 243.
  41. Anısı biz olalım bu sokakların
    öpüşmediğimiz tek saçak altı
    hiçbir otobüs durağı kalmasın
    Biz yürüyelim kent güzelleşsin
    gürültüsüz sözcükler bulalım
    yeni sevinçlere benzeyen

    Biz gelince bir yağmur başlar
    yüzün çizilir buğulanan camlara
    bir uzun karatma biter
    akasyalar köpürür birdenbire
    ve her avluda adınla anılan
    çiçekler sulanır akşamüstleri

    Bir arkadaş evinde uğrarız yolüstü
    bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi
    başını sessizce omzuma koyarsın
    gülüreyhan olur soluğun
    Biz kalırız kuşlar dönüp gelir
    her balkonda bir menekşe sesi

    Belki yeniden güzelleştiririz
    adları değiştirilen parkları
    perdeleri hiç açılmayan evlerde
    ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
    tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
    kendi sesini kemiren alanlar

    Anısı biz olalım bu sokakların
    ve hiç durmadan yağmur yağsın
    Biz gürültüsüz sözcükler bulalım
    sarmaşıklar fısıldaşsın yine
    Gidersek birlikte gideriz
    yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen.
    ahmet telli
    3 ...
  42. 244.
  43. Aşkın beni elden ele gezdirdi
    Çok dolandım bulamadım eşini
    Beni candan usandırdı bezdirdi
    Tuzlu imiş yiyemedim aşını

    Benim ile gezdin beni arattın
    Beraber oturup beraber yattın
    Türlü türlü güllerinden koklattın
    Aşık ettin güle bülbül kuşunu

    Altmış iki yıldır seni ararım
    Tükendi sabrım yoktur kararım
    Dağa taşa kurda kuşa sorarım
    Kimse bilmez hikmetini işini

    Her millete birer yüzden göründün
    Kendini sakladın sardın sarındın
    Bu dünyayı sen yarattın girindin
    Her nesnede gösterirsin nakşını

    Görenlere açık körlere gizli
    Kimine göründün oruç namazlı
    Veysel'e göründün cilveli nazlı
    Tutan bırakır mı senin peşini...

    aşık veysel. evet.
    3 ...
  44. 245.
  45. Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski istanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.

    attila ilhan. evet.
    3 ...
  46. 245.
  47. "şarabın gazabından kork
    çünkü fena kırmızıdır
    kan tutar, tutan ölür"

    şeklinde fısıldayan bir şiirdir.
    2 ...
  48. 245.
  49. saat farklarına aldırma sev (m)iyorsan söyle. istersen greenwich de
    buluşalım saat istediğini istediğin geçe,
    bekliyorum ben
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük