" el ayak çekilince, sohbetler tükenince, dostlar eve gidince, bu geceler işkence.." demiş şair *.
gece, gündüze nispeten daha sessiz olduğundan düşünce-hayal ortamına güzel bir fon oluşturur.
kimse bölmesin, balkonumdan yıldızları izleyeyim, en çok parlayanını seçip bu benim olsun diyeyim. hilal şeklindeki ay'a bakıp çocukluğumu anımsayayım: - ay dede bana bisiklet getir..
sigaramdan derin bir nefes çekip sevdiklerimi düşüneyim; fonda hüzünlü bir müzik çalsın, sözleri olmasın, ben yazayım..
gece, melankolizmin ağır bastığı zaman dilimi..
şu anda iliklerime kadar çaylaklığı hissettiğim vakit. sen karanlık, sinende sakladığın bütün günahları, biraz sonra çıkacak güneş bütün çıplaklığıyla ortaya çıkaracak. saklan ve dişini göster hırlarsan insanlar korkabilir senden.
insanı varoluşuna kadar sorgulatan sessiz, yalnız bir zaman dilimi. günlük meseleler, maddi sıkıntılar, duygusal bunalımların muhasebesi yapılır tek tek. bazen de dingin bir ruh haliyle dinlenilir sadece. geceleri önemli karalar verilip gündüzleri de bu önemli karalardan cayılır. gecenin gerçekleriyle gündüzün gerçekleri başkadır çünkü.
yalnızlığı sevenler ve kendini dinlemek isteyenler için en ideal zamandır gece. herkes uyurken fırsat bulursun kendinle dertleşmeye. sessizdir etrafın sadece kendi sesini duyarsın.
Nisan ayı başından eylülün otuzuna dek saat 21 den sabahın dördüne ve Ekimin birinden Mart'ın 31'ine dek saat 21 den sabahın altısına dek uzayan zaman süresi.
kendisiyle başbaşa kalabilmek için bütün gün zamanın hızlı ve amansız bir şekilde geçmesini beklediğim yegane arkadaştır. ya başbaşa kalırız, ya da onu terk edip uykunun kollarına bırakırım kendimi.