Melankolinin zirve yaptığı zaman dilimi. insan en çok gece kendisiyle yüzleşir, sorgunun en çok yapıldığı zamandır gece. Hislerin en yoğun olduğu zamandır. En çok gece özlemezsin, en çok gece hissedersin özlediğini. Özel kutular gece açılır. En çok gece cesaret kazanırsın. Hatıraları dökersin kutudan. Hatıralar gece can yakar. Ok gibi saplanır hatıralar yüreğine ama öldürmez. Zaman nankördür, senden çalar. Gece, acıyı tazelersin. içine içine bağıra bağıra ağlarsın gece. Ya gece ağla ya da bir mezar başında. Emrah Serbes’in dediği gibi, mezar başında yapılanı makuldür. Kimse “neden” diye sormaz.
sevenlerin, üzülenlerin ve aşk acısı yaşamış insanların göründüğü tek zaman birimidir gece. Hayalleri ve hatıraları düşünmek için en uygun zamandır gece.
kadını ifade eder. o yüzdendir kadının karmaşası, sakinliği, kucaklayıp sarıvermesi, soğukluğunda dondurması, yokluğu dayanılmaz, varlığı kafa karıştırıcı olması.
Güneşin tepemizde olduğu zamanlarda yaşadığımız mutsuz anlarımızı hatırlarız gece saatlerinde. Gece çöktüğünde bizler şair ve filozof oluruz, kendi doğamızı keşfederiz.
Geçmişe dair pişmanlıklarımız geceleri gelir aklımıza ve böylece bizi incitmiş olan insanlara duyduğumuz nefretin de farkına varırız. Gözyaşlarına geceleri boğuluruz ve bizi teselli edecek tek şey gecenin huzuru olur.
Gece saatlerinde, peşin hükümsüz yıldızların altında, en hassas ve bastırılmış duygularımız çıkar ortaya. Gün boyunca yapamadığımız ve düşünemediğimiz şeylerin ortaya çıktığı eşsiz bir andır gecenin karanlığı.
Gün içinde hepimiz bir takım rolleri oynamak zorundayız. iş yerinde, okulda veya çevrede insanların olduğu herhangi bir anda, durumun gerektirdiği şekilde davranıyoruz. Fakat gece saatlerinde yalnız kaldığımızda gerçek kimliğimizi ortaya çıkarabiliyor ve kendi kendimizi en yalın halimizle değerlendirebiliyoruz.