sarhoş olmasan da, gecenin vermiş olduğu (bunu kimse inkar etmesin) bi melankoli efenime söyliyim bi duygusallıkla 3 saniyede karar verilen ve görevi tamamladıktan 3 saniye sonra pişman olunan durumdur.
hala seni seviyorum filan deyin en fazla.
olmadı kıvırırsınız, ay halama atıcaktım diye.
olur abi niye olmasın.
öğrenilmiş çaresizlik, yenilgiyi baştan kabul etme, acizliği itiraf etme, zaten dibe vurmuşken mazoşistçe daha da dibe inmeye inat etmek,umutsuzca çırpınmak, çırpındıkça daha da batmak...daha sayayım mı?
aylar geçmiştir. o sizden çoktan geçmiştir ama siz ondan geçememişsinizdir.
olur ya
hep bi umut bi ateş içinizdedir. belki gene beraber olduğunuz yada en azından onun da sizi sevdiğinden emin olduğunuz zamanlardaki gibi her an arayabilecek, her an size ihtiyacı olabileceğini düşünürsünüz. aramasını beklersiniz ya da aramanıza yüzünüz olur. herşey daha tazedir. ama aylar sonra, o kendine yeni bi hayat çizdikten, siz hala onsuz bi hayat düşünemezken eliniz telefona gider. aramaya çekinirsiniz. utanırsınız sıkılırsınız. ertesi güne ertelersiniz aramak ya da mesaj atmak için. aslında korkarsın
ya hayatında biri varsa?
ya sevgilisiyle beraberse?
ya ben ona onu hala ne kadar çok sevdiğimi anlatırken arkada sevgilisinin sesi gelirse?
daha da kötüsü, ya telefonu sevgilisi açarsa?
o korku bile yeter aslında zaten arayamazken mesaj bile atmaya çekindirmeye...
gecenin getirdiği saçma sapan duygulardan kaynaklananan bi durumdur. o yastıktan kafanızı kaldırıp bi düz durun , yayılmış beyniniz de toparlanıp eski konumuna geliyor ve resmen daha az saçmalıyorsunuz ben bunu bilir bunu derim. yastık şuuru kapatıyo gibi resmen. öyle bir istek geldiğinde hemen telefonu atın bi yere yoksa sabah uyandığınızda pişman olabilirsiniz.