Güzel kızım, Asminim, Ankara yı sarmış kar beyazlığı içimin karartısını dindiremiyor. Kara kan yağıyor. Kızıla kesiyor her yan. Evet, kızıl sevdiğimiz bir renk: özgürlüğün, eşitliğin, bağımsızlığın, refahın, ne kadar güzel şey varsa onların bir simgesi olarak. Ama kara karışan bu kan, bu kızıllık o değil.
Güzel kızım, Asminim, Gazze de her ölü beden, her ölü çocuk bana seni çağrıştırıyor. Her an bir kızım, bir Asminim öldürülüyor. Her an bir baba Asminsiz kalıyor, her an bir ananın Asminsiz kalan çığlığı dağı, göğü deliyor, denizi yarıyor, ama, ama kimseye duyuramıyor sesini. Ölüm değil, ama ölümden beter bu sessizlik yıkıyor beni.
Güzel kızım, Asminim, orada, o Gazze cehenneminde soruyor çocuklar "baba, anne, yok mu bu dünyada başka çocukların annesi, babası?" Seslerini duyuyorum. Seslerine bir cevap verememenin alçaklığı ile küçülüp duruyorum her gün. Her gün sorup duruyorum hayatın anlamı nedir ki?
Ben, Gazze ye varıp, kapitalizmin, dinin temellerine patlayamamış bir intihar bombacısı olamadığım için senden özür diliyorum. Beni bağışla güzel kızım, Asminim de diyemeyeceğim. Sakın beni bağışlama: "Baba, Gazze de Asminler öldürülürken ne yaptın?" diye sor. En azından "Bu memleketteki bu zalimlerin temsilcileri ve işbirlikçilerine El Zeyid in o muhteşem pabucunu atamadın mı?" diye sor. Sor ve beni hayatım boyunca utandır.
Güzel kızım, Asminim, biliyorum bu işin tek sorumlusu benim. Zira bir cesaret o pabucu kapıp oraya buraya atamadım. Gazzeli çocukların kapitalizmin, emperyalizmin dinsel taassubu olan düşmanları üzerine bir intihar eylemcisi olarak patlayamadım.
Güzel kızım, Asmninim, bütün bunları babanın utancı olarak tarihe not et ve hep sorgula. Sana tek vasiyetim budur.
Gazze de ölen her çocuk sendin. Gazze de ölen her çocuğun babası bendim. Güzel kızım ne sana ne kendime sahip çıktım. Beni bağışlama. Beni Gazze de emperyalizmin, kapitalizmin, dinsel taassubun öldürdüğü o zalimlere karşı bir şey yapmadığım için hiç ama hiç bağışlama.