bira, kola, fruko, yedigün, soda vs. şişelerinin metal kapaklarıyla oynanan oyun ve bu oyunun malzemesine verilen isim. itinayla gazoz kapakları poşet poşet toplanırdı, genellikle bakkal önlerinde bol miktarda bulunurdu. bir kaç bakkalla konuşulup, atmaması rica edilir, bakkal amca da onları bize verirdi. yeri gelir çuval çuval kömürlüğe konurdu. bir de kendine sağlam bir ortak buldun mu değmesinler keyfine.
oyun şekline gelince, kaçar oynanacaksa o kadar gazoz kapağı dikerdi yere oynayacak herkişi. yanyana dizilirdi en başa 3-4 kapak üst üste konurdu. (kimi yerlerde her kapağın değeri 1'di. kimi yerlerdeyse az bulunurluğuna göre değer biçilirdi. efesler falan birlikti mesela, uludağ, kanlıca, sarıkız gibi değerler artardı. kızılcahamam gibi zor bulunan şeylerse yüzlerle ölçülürdü. memlekete gidip bilinmez bir şey buldun mu kralsın. koy değerini kendin. tabi o zamanlardan belli ticaret zekası. üst mahallede hepsi birlik, alt mahallede hepsi değerliydi. yukarda kazanır aşağıda bozdururduk. ) sonra herkes kendine kapak yapardı, bira fıçılarının kapağı olabilir, kavanoz kapağı olabilir, bidon kapağı olabilir, içi itinayla cam macunuyla doldurulur, üstüne de değerli bir gazoz kapağı konurdu ki fiyakalı olsun. gazoz kapaklarının yanından ileri doğru atış yapılır, en uzağa atan ilk atışı, attığı noktadan yapardı. bu yüzden fazla uzağa atmak da dezavantajlıydı. atışı yaptıktan sonra eğer kapaklar yerinden bir kapak büyüklüğünde ayrılmışsa, o kapağın sağ tarafı senin olurdu. başı vurursan hepsi senin. tekrar başlardı oyun. bir nevi misketin kapakla oynananı. bir de bunun betebe taşlarıyla oynanan versiyonu vardı.
çocukluğa giden yolculukta mutluluk baloncuklarını serbest bırakan nesnedir. o masum küçük bedenlerin ceplerinde çok değerlidir gazoz kapağı; her türlü oyuna cevap verir.
çocukken oynamak üzere biriktirdiğimiz nesnedir. nam-ı diğer "çanga"dır. bizim oralarda gazoz kapaklarına değer de verilirdi. mesela en kıymetlisi kızılay maden suyu kapağıydı. bira kapakları pek değerli değildi. çünkü çok bulunurdu.