sibel kekilli'yi giderek sevmemi ve beğenmemi sağlayan dizidir.
kadının her şeyini bir kenara bırakın, jenerikte bizden birinin adını görmek güzel o harika fon müziği eşliğinde.
tam 2 sezondur diziyi izleyen babamın, neredeyse 1. sezonun yarısından beridir dizide rol alan sibel kekilli'yi 2. sezon 5. bölümde fark etmesi de ayrı bir zevk.
'kusursuz sezon finali' tanımını her iki sezonunda da belli eden, benzersiz başyapıt. ilk sezonun finalini izledikten sonra, acaba 2.sezon finalinde ne yapabilirler ki bu finalin gölgesinde kalmasın? Düşüncesini yutturur insana.
ayrıca 2. sezon finalinde görünen white walker yiğitler koca 3. sezon boyunca sur a varamıyor. bilginiz olsun. anca diş te ufak çapta bir çarpışma oluyor ve bizimkiler topukluyor.
yani kesinlikle bir white walker vs insanlar beklentisine girmeyin. %99 unda white walker yok.
--spoiler--
her bölümünden sonra ekrana öylece bakakaldığım aşmış dizi. karekterlerinden, senaryosuna kadar mükemmel. ayda bir bölüm çekmeleri üzücü ama bir müddet izlemeyince yeni bölümlerini rüyanızda görmenize sebep oluyor. eğer izlerken irdelemeyi iyi yapıyorsanız, rüyadan sonra dejavu bile olabiliyorsunuz.
her sezonu 10 bölümden oluşan dizi. izleyiciyi sıkmaya başlamıştır. bir sezon için bu kadar bekletilmez. bekleyenlerin beklentisi de bir hayli yüksek fakat bu beklenti karşılanamıyor.
geniş kapsamlı olmasından ötürü olayların ve zamanın yavaş ilerlediği dizi. belki de sürekli olarak "winter is coming" denmesi ve izleyenleri beklentiye sokmasından ötürü bize öyle geliyor ama hala kışın gelmemesi de iki sezonu tamamlayan dizinin yavaş gidişinin bir göstergesi.
milli duygulardan soğutuyormuş evet soğudum neden şu ülkede bir Daenerys Targaryen yok diye soğudum neden bizimde bir talisa'mız ygritte'imiz yok diye soğudum artık çok geç.