türk insanında "filmi beğenmedik" yoktur. bizim eleştirmenlerimiz yönetmene oyuncu önerir, isimlere rol biçerler. futbol dünyamızda da bundan farklı değil. "muhtemel onbilerini" sahada göremeyenler skora bakıp muhtemelen filmin sonunu beklemezler. bu filmin 3060 dakika olduğunu unuturlar. seyrettiğimiz kısım henüz dolmamış olmasına rağmen kesin ve net konuşurlar.
biz galatasaray'lıların ise bildiği bir şey var. yeşil sahaların ford coppola'sının, 16 altın portakal, 1 altın palmiye, bir de oscar'ı var.
galatasaray taraftarı filmin sonunu beklemeyi de, yönetmeni ve 25 kişilik oyuncu kadrosunu alkışlamasını da iyi bilir ali sami yen'de...
yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz budur...
içinin yağları eriyenler mi?
onlar* ellerinde cips dolu taslarla, televizyon karşısında olacaklar, şişecekler şişecekler ve bom !
sabır gerektiren, en az meslek kadar özverili iştir. rakip taraftar böyle insanlarken galatasaraylı olmak zordur harbiden. bak biz övünüyor muyuz zenitliyiz diye? cska dediğin mıymırık adamlar lan işte?
çoluk çocuğun diline düşmektense, bir mağlubiyet akşamı sakince sigara yakmayı bilmektir, yine de başını dik tutmaktır. sadece türkiye' de yapılan maçlarla değil, avrupa' da yapılan maçlarla da mutlu olmaktır. dalga geçeceksiniz değil mi? ' hala uefa kupasından bahsediyorsun ' diyeceksiniz öyle değil mi? gurur duyun! hakaret yağdırdığınız, dalga geçtiğiniz o takım 5 yediğiniz arsenal' i yenip uefa kupasını aldı. maziymiş! sizin avrupa kupanız var mı? alın da öyle konuşun!
tanım: fenerbahçe' nin güzel oyununu ve galibiyetini tebrik ederken, ağzından salyalar akarak galatasaray ile dalga geçen terbiyeli(!) insanlara kahkaha atarak bakmaktır. sözüm gerçek fenerbahçelilere değil, onlar kendini biliyor, alınlarından öpüyor ve onları tebrik ediyorum.
sonuc ne olursa olsun gururla, basi dik durabilmektir. gunluk basarilar yerine kalici basarilari yeglegen tarafta yer almaktir. varsin kadikoy' de uzsunler bizi, son gulen biz olunca yer gok sari kirmiziya boyaninca seviniriz biz de.
hani kardeşin vardır, ufaktır da anlamaz laftan sözden. senin de yaşın fazla büyük değildir işte. ona günün birinde oyuncak alınır, sana gösterir gösterir durur, ''ama senin böyle yok ki, vermicem işte vermicem; bana ne!'' der. siz de, yine küçüklüğünüze rağmen abisinizdir, kardeşinizin çocukluğuna verirsiniz, ne de olsa bilmezdir, öyle şeyleri... bir şey alındı mı, onun da havasını basar, sokaktan geçen diğer çocuklara dil de çıkarır; tükürür de...
işte böyle bir abi olmaktır galatasaraylı olmak. bazı ahmak kardeşlere de göğüs germek, onların sevincine de ortak olmaktır. yeri geldi mi, onların da avrupa kupasındaki kötü gidişlerine üzülmek, aldıkları birer puana bile sevinmektir. ama gel gör ki, kardeş inşaallah büyür de, harbi delikanlı olur. o zaman da, ama küçük kardeşine, ama başkasının kardeşine abilik yapar.
alpaslan olmedi kalbimizde yasiyor başlığında çok net bir şekilde görüleceği üzere, insanlıktan nasibini almayanları hemen kendini belli eden topluluk.
vefat eden bir insanın hatırasına yapılan tezahüratı bile oturma organlarından anlayabilme kapasitesine sahiptirler, tebrik ediyoruz.
dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar o ulu formayla yürüdüklerinde farkedildiklerini bilen, sadece galatasaraylı değil türk olmanın da bir ayrıcalık olduğunu ve galatasaray klubünün türkiye cumhuriyetine hizmet veren bir spor klübü olduğunun farkında olan kişi ve kişiler olmaktır.
galatasaraylı olmak ezeli rakibine yenilince içerleyip zeytinyağı gibi su üstüne çıkmaya çalışmak değil, rakibinin elini sıkmaktır.
galatasaraylı olmak ilkleri yaşamaktır.******
galatasaraylı olmak hiç bir engel tanımadan başarıya ulaşmaya çalışmaktır.*
galatasaraylı olmak..