Bir zamanlar AIDS korkusundan kafayı yiyecektim; hatta neredeyse derviş moduna geçip kızların eline dokunmaya bile korkuyordum. AIDS'li iğne saplıyorlar hikayesi yayılınca barlara bile gitmekten vazgeçmiştim. Neyse ki atlattım. En büyük yardımcı da ısrarla evin her köşesine, saksılara bile sokuşturduğumuz prezervatifler oldu. Böylece aa bitmiş aman şimdi kim çıkıp alacak gibi hayatınızı yakabilecek tembelliklerden kurtulduk. Bazen unutup anneye teyzeye rezil olduk ama o karabasana dönüşen yarı-fobi durumunu da geride bıraktık.
Baba cüzdanıdır en çok.
Bi de şirketteki plastik kaktüs. Korkunca sarılıyorum. Ayrıca bu kaktüse kim para verdiyse anasını avradını dicem ama güven veriyor şerefsiz bu yüzden demicem.
bana kalırsa tabii ki de kulaklık. yanımda kulaklığım olmadan asla evden dışarı çıkmam. hatta ne olur ne olmaz diye çantamda bir de yedek kulaklığım olur.