bugün yıkığım biliyor musun?
ezginim, çaresizim, umutsuzum
sancılıyım bırakma beni, insanlar kötü
bırakma beni korkuyorum.
ayrıca yukarıdaki dizeleriyle bugünlerdeki beni anlattığı için rahmetli ümit yaşar oğuzcan'a buradan sonsuz selam ederim. keşke bir rakı içebilseydik beraber. ben masanın altından çaktırmadan ahmet telli'den bir şeyler okusaydım, övünerek, ben yazmışım gibi. sonra daha mezelerimiz bitmeden hayallerimiz bitseydi sabah karşı ve biz kendimizi neredeysek oraya assaydık.
'zannetme bir gün geri dönmek değil niyetim
hasrete teslim oldum asla dönmeyeceğim.'
çocuk, sil yüzünden tüm yalanlarını bu şehrin
topla kalbini cadde cadde sokak sokak
kazı ayak izlerini birer birer gri kaldırımlarından
bakma yüzlerine hiç görme onları
çocuk, bu kez ağlama bu kez git
gölgeni ismini sil yavaş yavaş
giderken bu kentten tükür yüzüne yalnızlığının
kalbini kendini sök yavaş yavaş
giderken bu kentten sakın ağlama sus!
unut ne yaptı sana
unut ne söyledi
unut ne varsa vazgeçtiğin
hep bu şarkılarla
kıymetsiz dualarla
utanmaz bir yağmurla
nereye gidiyorsun?
yolları duvarları geç yavaş yavaş
giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını
ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş
giderken terkederken savur yüzüne yalnızlığının
ve unut ne yaptı sana
unut neler anlattı
unut ne varsa vazgeçtiğin
hep bu şarkılarla
kıymetsiz dualarla
utanmaz bir yağmurla
nereye gidiyorsun?
hep bu şarkılarla
yüzünde korkularla
i̇çinde simsiyahlar
nereye gidiyorsun?
bu sahte baharlarla
kıymetsiz dualarla
utanmaz bir yağmurla
yine mi gidiyorsun?
çocuk,
her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği
ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı
çevir gökyüzüne başını.
bakma arkana!
daha sert basa basa, daha güçlü!
anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
gitmek yenilmek değil kazanmak da!
gitmek gitmektir işte.
hepsi bu.