"ömrümden canımdan ne istersen al, gülü susuz seni aşksız bırakmam..." bu şarkıyı ilk kez canlı performansta coşkun sabah'tan dinledim, kimin şarkısı olduğunu bilmiyordum, sonra unutmuşum. Bir gün arabada giderken radyoda çaldı, zekai tunca bestesi olduğunu anladım. Ben yıllardır zekai tunca'nın "imkansız/rüyalarım olmasa" adlı bestesini tek geçen bir dinleyici olarak, bu şarkıyı benimseyince kafamda çelişkiler başladı, acaba bu daha mı güzel diye. Velhasıl, geçenlerde bir arkadaşım vesilesiyle youtubeda trt sanatçısı tuğçe becerikli yorumu ile aynı şarkıyı dinlediğim zaman, tam olarak ifade etmek gerekirse, şarkıya aşık oldum! bana göre zekai tunca'dan daha güzel söylenmiş muhteşem bir yorumunu dinlemek isterseniz bu şarkının, gitmeniz gereken link:
gündüz düşündüğüm şeyler için delice pişmanlık yaşatan, geçmiş içerikli aptal rüyaların sabahında en çok özlenen "sevilmek" eylemini ayyuka çıkaran şarkı. kıskançlıkla karışık hayranlık ve artık iyiden iyiye unutmak sevilme'yi arta kalan o rüyadan. ve zekai tunca "kış göstermem sana, ben hep baharım" dedikçe kahrolmak, rüyaya lanet ederken...
bir insana söylenebilecek en güzel söz. ne güzel demiş söyleyen. gülü susuz bırakmam. yani bitkileri, otu, yeşili seven bir insan. ne pahasına olursa olsun saksıdaki çiçeklere su dökecek olan vejeteryan. bütün bu işlerle uğraşırken de canından çok sevdiği yarini de aşksız bırakmayacağını söyleyen aşksız prens. her genç kızın rüyalarını süsleyen bir burak kut, bir brad pitt, bir latif doğan.