2005 yapımı yavuz turgul filmi. güzel türk filmlerinden biri olmuştur. bu filmin çekimlerinde rahmetli neşet ertaş, şener şen'i sette ziyaret etmiştir. " şener gardaşım" ile başlayan dizeyi okuyan neşet ertaş'ın sözlerine, şener şen gözyaşlarını tutamamıştır. topluma mütevazilik örnekleriyle dikkat çeken bu iki sanatçının o sahnesi unutulmazdır.
herkesin hüngür hüngür ağladığı babam ve oğlum adlı filmde gözleri bile dolmayan beni salya sümük ağlatmış nadir filmlerden biridir.
---spoiler---
etek sarı türküsünü gülümseyerek dinlerken birden patlayan silah sesi suratıma adeta bir tokat gibi çarpmıştı, aklıma geldikçe hala ilk izlediğim zamanki gibi iliklerime kadar sarsılırım. öyle etkilemişti beni o sahne.
hele bir de şener şen"in kızı ile konuştuğu daha doğrusu geç kalmış açıklamayı yapıp "en ilginci de ne biliyor musun? yine olsa yine aynı şeyi yapardım" dediği sahne, bilmem ki nasıl söylesem? içimi burkmuştu çok.
bir de o meltem cumbul"un "kim bana bunların hesabını verecek" diye isyan ettiği sahne...
---spoiler---
hani hep kendimizden bir şeyler bulduğumuz filmlerden çok etkileniriz ya, ilginç bir şekilde kendime dair hiçbir şey bulmadığım halde beni ağlatan, gönlüme dokunan çok güzel bir film.
filmin başındaki şener şen repliği vardır ki, kelimenin tam anlamıyla vardır!..
------------alıntı----------------------
uzun, çok uzun geçen öğretmenlik hayatımın bana her şeyi sunduğuna dair derin bir inancım vardı. çok şey görmüştüm; acıları, ölümleri, işkenceleri, kötülükleri, arkadan vurmaları, vefasızlığı, terkedilmişliği görmüştüm. sevgiyi, karşılıksız sevgiyi, aşkı ve hüsranı yaşamıştım. bir gecede köyler yakılmış, anneler, babalar, çocuklar yok edilmişti... ve ben her şeye seyirci kalmıştım. gözlerimin önünde töre cinayetleri işlenmiş, salgın hastalıklar öğrencilerimi elimden almış; ben çaresiz, ancak gözyaşı dökebilmiştim. tanrı bile bizden elini ayağını çekmiş, yalnızlığa terketmişti hepimizi. sonunda ya deli olacaktım ya da veli. ben ne olduğumu bilmiyorum ama alaca köyünü terkederken, artık hayata dair öğrenilecek bir şeyin kalmadığına inanıyordum. bütün defterleri kapadığımı, alacak verecek meselesini bitirdiğimi düşünüyordum. ne kadar da yanılmışım! evet, biraz eski moda bir deyiş olduğunun farkındayım ama söylemeden edemeyeceğim; hayat, son ana kadar sürprizlerle doluymuş, son ana kadar!
------------alıntı----------------------