--spoiler--
"Vay lele yar, gün olur bir yıldız kayar,
Zap suyundan sesimiz maveraya akar,
Dolunayda yıldızlaşır uçanlarımız,
Sonsuzluğun burcuna çıkanlarımız."
"Vay lele yar, bir gece pusu kurdular,
Gönülde sermest olmuş kuşu vurdular,
Dolunayda yitip gitti uçanlarımız,
Karanlığa her dem ışık tutanlarımız."
--spoiler--
ermeniye, kürde, aleviye ağıtlar yakan tatlısu solcularının görmezden geldiği ülkücü genç. allah taksiratını affetsin ülkücü değilde kürt, ermeni yada solcu olsaydı muhtemelen şimdi herkes ağıtlar yakıyordu sezen aksu ona şarkı yazmıştı.
Yine hop, topu bize attılar. Fırat Çakıroğlu bazılarının sahte putları gibi bir propaganda malzemesi haline getirilmeyecektir. Onun arkadasından her sene ölüm yıl dönümünde çatışmalar olmayacak, onun adına Cumhuriyet savcıları kaçırılmayacaktır. Onun adı kullanılarak, hiç bir yasa dışı faaliyete girilmeyecek, toplum düzeni bozulmayacaktır.
Çünkü bir şehidi putlaştırmak, ona karşı işlenebilecek en büyük ayıptır. Bazıları Fırat çakıroğlunu sevmiş sevmemiş, görmezden gelmiş, O'nu ve şehadetini Allah gördükten sonra başkası görmese de olur.
ülkücülerin sahte putu olsa gerek efendim. yazık. kimse ali ismail korkmaz kardeşime, ethem kardeşime, berkin kardeşime put mut diye hakaret edemez. yürüsün gitsin be fırat mış mış.
konya da ugruna ve diger butun sehitlsrimiz icin yapilan yuruyuste 20.000 kisinin arasinda bulundugum, sehidim hakkini helal et bize diye slogan attigim gunden bu yana dusunuyorum. onun yerinde olmak vardi.. davam icin sehit olmak, ucmaga varip atalarimla, kür şad ile, yavuz ile, alparslan ile, bayezid ile, atsız ata m ile kimiz icmek, dertlesmek vardi.. baş buğum ve diger 5 000 sehidimle konusmak, onlarla bir olmak vardi..
tanrı mekanini cennet eylesin, gunahlarini affetsin..
fırat çakıroğlu kardeşimiz de türk milliyetçiliğini savunan bir insandı. ben inanıyorum ki bu iki yüzlülükten dolayı türk milliyetçiliğini bu kadar uçlarda yaşadı.
"Vakta ki dil sustu: Namlu konuştu...
Kurşunlara hedef döşlerimizdir.
En yüce doruklar mezarlarımız,
En sivri kayalar taşlarımızdır.
Gayrı Kızılırmak, Sakarya, 'FıRAT'...
Su değil: Kan ve gözyaşlarımızdır.''
--spoiler--
Sırat kadar keskin bir hayatın ortasındaydım
Yüreğimde mutedil sevdaları
Gözlerimde yarınları
ve çözülmemiş sırları taşıyordum
Yıldızsız gecelerin perde aralıklarından
Ve bir mum aleviyle aydınlanan odalardan
Fakülte kantinlerinden
Otobüs duraklarından
Gürültülü meydanlardan
Ve inançlarıma boyadığım şehrin duvarlarından
Bir gök gürültüsü gibi titreyip
Göğsümü kavgalara dönüyorum
Omuzlarıma aldığım yük yığınların kurtuluşuydu
işte ben bu yüzden, umutlarımı
Yuvasına sürülmüş bir mermi gibi
Bıkmadan, yorulmadan
içimde taşıyorum
Âhh! ağlamadan, korkmadan
Ve aykırı yaşamanın bilincinde
gözlerimi kırpmadan
gülerek göğüsledim kurşunları
Ben ölerek yaşatmanın ne olduğunu
Yıllar önce önde gidenlerden öğrenmiştim
Taze bileklerimi, gök gözlerimi
Ve içimi çoktan hazırlamıştım hırçın kavgalara
Kaldırımlarda büyümüş biri için
Kaldırımlara yığılmak zor değildi
Ve zor değildi
Cebinde kefen parası olmayan biri için
Her şeyi yüz üstü bırakıp gitmek...
--spoiler--
'Biz istemez miydik sanki barut kokmasın gökyüzü,
Çocukların gülsün yüzü
Ve son bulsun yoksulluk, mutlu insanlarla dolsun barış içinde yeryüzü...
''Bırak eşkıya bilsinler'' bizi,
Faşist desinler bilmeden düşüncemizi
Ezberlesinler onlara miras sloganları
Ve devrimci sansınlar en kapitalist dinozorları...''