sırf bu adamın eserlerini aslınan okuyabilmek için rusça öğrenmek istiyorum, bakın rus karı kız dusurmek için değil, tamam onları da aradan çıkartırız tabi ama asıl amaç reyizin eserlerini aslından okumak.
Pek çok romanını okumuş olmamla birlikte, hiç biri “yer altından Notlar” kadar etkili değildi.
Ayrıca şu aforizmasıyla Benim için revaçta olan yazar. “ gece ne kadar karanlıksa Yıldızlar o kadar parlaktır, derdin ne kadar derinse tanrıya o kadar yakınsın”.
“Acı ve ıstırap, yüksek bir zeka ve derin bir kalp için kaçınılmazdır. Gerçekten yüce insanların, bence, bu dünyada müthiş bir acı çekmesi gerekir.” (Dünyayı güzellik kurtaracak sf : 6)
“Anıların güzel olanları da, kederli olanları da insanı hep hüzünlendirir” (insancıklar sayfa 40)
Gücümü, içimdeki Güçsüzlükle Boğuşurken Tükettim
yaşadığı dönemde ölüm cezasına çarptırılmıs ve ardından afedilmistir. budala eserinde ölümden ziyade, ölüm bilincinin ve ona doğru ilerlediğimiz süre zarfında yaşadıklarımız olduğunu hissettiriyor
"Bir insanı öldürdüğü için öldürmek, işlenen suçla kıyaslanamayacak kadar büyük bir suçtur. Karar gereğince öldürmek, haydutların öldürmesinden çok daha korkunçtur. Haydutların geceleyin ormanda bıçaklayarak veya başka şekilde öldürdükleri birisi, son ana kadar muhakkak kurtulmayı umut eder. Boğazı kesildiği halde henüz kurtulmayı ümit eden, kaçan yahut yalvaran insanlara rastlandığı görülmüştür. Oysa burada, ölümü on kat daha kolaylaştıracak son umudu yıkıyorlar. Ortada bir karar vardır, kaçma, kurtulma umudu yok olmuştur."
yaşadığı psikolojik travma sorucu bedenen olmasa bile ruhen ölüp yeniden dirilmiş. Doğruları ve yanlışları ile başka bir insana dönüşmüştür. Böylesine derinliğe sahip bir insanın, ölümün nefesini ensesinde hissettikten sonra, aynı insan olarak kalabileceğini zaten düşünmezdim. "belki gercekten acı çekmişsinizdir. Fakat aciniza bile saygıniz yok.
Şu anda başımda binlerce musluk açıldı ve ben sözcükler nehrini boşaltmazsam boğulacağım Nastenka. Rica ederim beni bölmeyin, Nastenka, uysal ve sakince dinleyin; yoksa tümden susarım..
Küçüklüğümde epilepsi hastası olduğumdan mütevellit dostoyevski ile aramda garip bir bağ var. Onun da epilepsi olduğunu çok sonradan öğrenmiştim. Hiç unutmam budala adlı romanın kahramanı epilepsi krizi nedeniyle merdivenlerden yuvarlanmıştı ki bu da benim yaşadığım bir şeydi. Sonra sonra internet epey yaygın olunca dostoyevski’nin de epilepsi hastası olduğunu-hatta bundan epeyce çektiğini- ve her romanında epilepsi hastası bir karaktere yer verdiğini hayretle fark etmiştim.
Kasım 1821 moskova doğumlu yazar. Keskin gözlemleri ile ünlüdür. Politikayla da ilgilenmiştir, Genç liberallerin arasına katılmak suretiyle. Çar 1.aleksandr' ın güvenlik güçleri tarafından, devleti yıkmaya çalışmak suçlamasıyla genç liberallerle beraber idama mahkum edildi. Son anda idamdan vazgeçildi ve sibiryada 4 yıl ağır hapis, ayrıca 4 yıl askerlik ile cezalandırıldı. Zor şartlar nedeniyle sara hastalığına yakalandı. ilerleyen yıllarda kumar hastalığının pençesine düştü. 1881 yılında vefat eden Dostoyevski, edebiyat denince akla ilk gelen isimlerden biri, belki de birincisidir.
bir yazarın tüm kitapları mı karamsar olur arkadaş. ergenliği hiç atamamış üzerinden. amk fakiri, geçirdiği sefil hayatın izleri ile bizi de boğuyor. bir daha okumayacağım, zaten okuyacak bir şeyi de kalmadı.
Şu 19 yıllık hayatımdaki ilk dönüm noktamdır kendisi. Suç ve ceza ile başladı her şey. Sonra yeraltından notlar, insancıklar, beyaz geceler, ezilenler, öteki...
Bütün lise hayatım kendisini anlamaya çalışmakla geçti. Hala da tam olarak anlayabilmiş degilim. Onu anlamak için onu yaşamak gerekiyor.
Fakat bazı şeyleri yaşadıkça, taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor.
Bir gün kendisini tam olarak anlayacağım. işte o zaman hayatta ilk defa bir şey başaracağım.
" Yağmur yağarken böyle bir saray yerine , bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için oraya sığınırdım.Ama kümes beni yağmurdan korudu diye de ona minnettar kalıp, saray gibi göremem doğrusu.Bana gülerek, böyle bir durumda kümesle sarayın arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz."Evet, yaşamda tek amacımız ıslanmamak olsaydı, söylediğiniz doğru olurdu" diye cevap veriyorum size.."
" Şunu bütün ciddiyetimle belirteyim, pek çok kez bir böcek olmayı istemişimdir. Ne yazık ki, buna bile erişemedim. Okuyucular, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık."
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Rus roman yazarı. Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Petersburg'taki Mühendis Okulu'na girdi. Babasının ölüm haberini burada aldı