1881'de ölmüş edebiyatçı. ilk kez 1901'de verilen nobel edebiyat ödülü, türlü ibnelikler yaptığı ve politik yazılar yazdığı için kendisine verilmemiştir. böyle de enteresan bir adamdır.
türkiyede sanki sansürlenmiş bir yazar. ilköğretimi hatırlıyorum, liseyi hatırlıyorum. türkçe-edebiyat derslerinde yok sevgi kelebeği yok aşk üçgeni yok aborjinin hayatı gibi salak saçma kitapları zorla okuturlardı. nedense dosteyevski gibi tolstoy gibi gogol gibilerini okutmadılar. hep neden diye düşünürüm adını duydukça. neden bu şaheserleri okutmadılarda beşinci sınıf kırtasiyelerde satılan, osuruktan kitapçıkları okuttular. doğru ya. bizim eğitim sistemimiz zaten dershaneler üzerine, rüşvetler üzerine, ezber üzerine kurulu.
Türk düşmanlığından ötürü kimi kitapları (Karamazov Kardeşler'de 27 sayfalık bir bölüm)sansürlenmiş,kitaplarında politik görüşlere de yer verdiği için(budala'da prens Mışkin'in hastane anılarını,idam mahkumlarına yapılanların haksız bir zulüm ve ceza olduğuna dair görüşlerini anlattığı bölüm örnek olarak verilebilir-ben de böyle okumuştum,walla diom-)nobel ödülü verilmediği iddia edilen,19.yy Rus yazarı.Kumarbaz ve Ölüler Evinden Anılar romanlarının baş kahramanının Yazarın ta kendisi olduğu ama başka karakterler üzerinden anlattığı rivayet edilir.
avrupa'ya yaptığı gezi sırasında bir sergide gördüğü "çarmıha gerilmiş isa tablosu" karşısında kalakalmış, sara nöbeti geçirecek raddeye gelecek kadar etkilenmiş ve sonrasında budala adlı eserinde karakterine bu tablo karşısında acı çektirmiştir. garip, insanın sara nöbeti geçiresi geliyor bu adamı okurken; güzel bir şeymiş gibi sanki. sarası olanlar mazur görsünler.
yerin altından notlar adlı kitabını 15 20 günde bitirmiş ve bunuda basım evine bir eleştiri olarak yaptığını açıklayan bende ayrı bir yeri olan rus yazar.
Cinler gibi muhteşem bir eseri nasıl kaleme aldığına hala aklımın ermediği, yedi defa okuduğum hala okuyasımın olduğu bu romanın büyük muztarib yazarı.
ölüler evinden anılar isimli kitabında insanı bir koğuşa kilitleyip etrafını çeçen, gürcü, ukraynalı vs. mahkumlarla donatan, rus kültürü ve yaşayışı hakkında adeta deneyimler yaşatan ölümsüz yazar.
dostoyevski, eserlerinde edebi bir anlatıdan ziyade,okuyanı kendisiyle hesaplaşmaya zorlayan yanıyla öne çıkar. bu nedenle dostoyevski sevilen bir yazar değil,tutkuyla bağlanılan bir psikolojik danışman gibidir adeta.
sanatının doruğuna 'suç ve ceza' da ulaşmıştır bana kalırsa.
budala romanını okuduğumda,prens mışkin karakteri için 'işte bu benim' demiştim.
okunması gereken bir yazardan ziyade,bitirilmesi gereken bir okuldur o'nun eserleri.Ayrıca kahramanları içinizi acıtır.
depresif dönemlerde kesinlikle okunmaması gereken büyük yazar. ( özellikle suç ve ceza. adamı ipe götürecek kadar karamsardır zira. okurken umutsuzluktan salya-sümük ağlayıp günün geri kalanında hiç bir şey yapmadan tavana bakabilirsiniz. )
rus yazar. insanın iç acılarını,anlatamadıklarını,ruh hallerini en iyi şekilde anlatarak efsane olmuştur. yazdığı bazı yazılardan dolayı cezaevine girmesine hatta idamdan dönmesine rağmen,öldüğü zaman görülmemiş bir devlet töreniyle cenazesi kaldırlıp öteki dünyaya uğurlanan büyük insan.
insanın iç patlamalarını, hezeyanlarını, davranışlarını kaleme alış şekli insana " aa nasıl bilebilir" hayretine düşürür. açığınızı yakalamış gibi gerçekleri peşpeşe öne sürer. korkutur bir yandan yazıları.
okunduğunda insana tarif edilmez bir rahatsızlık, zaman zaman da öfke verir. ancak buna rağmen okumaktan vazgeçemez insan. bağımlılık yapar. üst üste kitapları okunduğunda ise hastalıklı düşünce yapısı içe işlemeye başlar, böyle etkileyici bir dehadır kendisi.
dostoyevski'ye hayran bir başka dehayı da sevme nedenidir ayrıca; zeki demirkubuz
Rus edebiyatının en baba isimlerindendir. Eserlerinde ahlaksal, dinsel, siyasal konulara yer verir; bunu da etkileyici bir dil ve mükemmel bir ustalıkla değerli okuyucularına sunar. zamanın Rusya'sını yansıtması faktörünü de unutmamak gerek. ayrıca kendinden sonra gelen yazarların neredeyse hepsi üzerinde etkili olmuştur. insancıklar, suç ve ceza, karamazov kardeşler, yeraltından notlarve kumarbaz; en bilinen eserleridir.
"kim çıkmıyor ki doğru yoldan ? ve bununla birlikte bütün insanlar, bilgeden haydutların başına kadar, hepsi de, değişik yollardan aradıkları aynı şeyi istiyorlar..." sözleriyle bana göre hayata dair pekçok şeyi özetleyen insandır.
zilyon tane üstün özelliğine rağmen, şahsımca ayak takımından, bildiğimiz alelade insanlara sayfalar dolusu nutuk attırması garip kaçan yazardır. sıradan kişilerden derin karakterler çıkarma konusundaki başarısını bir yana bırakırsak romanlarında öyle karakterler vardır ki sayfalarca konuşurlar, konuşurken de bir konudan öbürüne atlar dururlar. gariptir ki aynı şeyi dostoyevski kendisi de yapar, romanlarında aşırı derecede karmaşa hakimdir. zaman ve mekan kavramından soyutlanır, nereden nereye geldiğinizi anlayamazsınız çoğu zaman. bütün bu nedenlerle okumayı pek de sevmediğim, sadece yeri geldikçe psikolojik çıkarımlarına hayran kaldığım ve o gazla kitaplarını bitirdiğim bir yazar olmuştur kendisi. kendisi, evet çok iyi bir psikanaliz yeteneğine, insanın iç dünyasına mükemmel şekilde girebilme yetisine sahiptir ancak yazdığı romanların darmadağınıklığını da kendi kafa karışıklığına mı vermelidir bilmiyorum.
peşinen edit: dosyoveski hayranlarından bu entry'yi eksileyen, adama bak kimi eleştiriyor diyenler çıkacaktır. ancak benim bu yazdığım iki üç çekince dostoyevski'nin mükemmel bir yazar olduğu gerçeği ile ters düşmez. aksine belki de dostoyevski kendisi böyle bir üslubu tercih etmiş olabilir, fakat kimse de gelip dostoyevski hikaye yapısını, zaman ve mekan kavramını düzenli şekilde ele alarak roman yazar demesin, bozuşuruz. *
okuyucusuyla barışık, muhabbet edercesine yazan; yazardan çok öte, dede. hemen hemen her rus erkeği gibi kötü yola sapmış, kaka bok olmuştur; fakat her zaman sempatik gelir insana. "ehi ehi daha fazla sıkmadan hikayeme geçeyim ben" gibi bölümlere sıkça rastlanabilir romanlarında, hikayelerinde. vremya ve epoha adlı iki dergi çıkarmıştır. şahsım tarafından rusya'nın fethullah gülen'i olarak görülmektedir zira vremya zaman anlamına gelmektedir. tamam tamam kötü oldu. the times tadında bir dergidir kendisi.