bugün

genellikle sözleri ile tanınan romancı.
“Suç ve Ceza gibi bir eserin düzeni duyulmamış, ga­rip bir şeydir. Onu birkaç gün üst üste tahlil ettim. Bu harikulâde dramın perde perde üstüne tamamiyle Raskol­nikov'un şuurunda geçtiğini söylemekle yetiniyorum. İki uzun cilt içinde, kahramanın muhayyilesinin yarattığı ve şuurunun açtığı hislerin ölçüsünden başka bir şey yok.”

André Suarès
Betimlemeleri efsane olan yazar. Cümleleriyle Sıradan bir odanın fotoğrafını çeker.
görsel
yeraltından notlar'da kin tutmanın nasıl bir şey olduğunu ve sonuçlarını, suç ve ceza'da iç hesaplaşmaları ve vicdan kavramını, kumarbaz'da düşman kazanmaktan çekinmemeyi, karamazov kardeşler'de oluşturduğu karakterlerle insana inmeyi ve hukukun derinliğini, budala'da iyi bir insan olmanın ne gibi handikaplar yaratacağını, öteki'de kendi içimizde yarattığımız ve heves ettiğimiz kimliğimizi, ölüler evinden anılar'da içinde bulunduğumuz topluma ait olamama hissini ve biraz da entelektüel düşünceyi, ecinniler'de siyaseti, ezilenler'de kederi ve arka planda kalan diğer eserlerinde de yaşamı kaleme almış en sevdiğim yazar.
"inanırsa inandığına inanmaz, inanmazsa inanmadığına inanmaz." Altı kökteş sözcüğü bir araya getirip birçoklarının inanç durumunu yansıtan bir aforizma yaratabiliyor adam.
yeraltından notlar kitabıyla beni dünyasına çeken yazardır.
ansızın aklıma düşen cümlelerde, yaşamın hız sınırını aşmaya başlar başlamaz kendini hissettiren betimlemelerde ve yolculuklarda en iyi sırdaştır.
"bir arabacının gölgesini gördüm, bir arabanın gölgesini bir fırçanın gölgesiyle temizliyordu.''
aslında komik bir adam.

şöyle ki: bunca muhteşem psikolojik tahlilleri bir tarafa dursun, bazı betimlemeleriyle okuyucusunu güldürmeyi ihmal etmiyor. mesela "ölüler evinden anılar" adlı eserinde, bir keçinin masanın üstüne çıkarak arka ayaklarının üstünde doğrulup kaba saba bir mahpusun kafasına toslayışını betimlediği satırlar kahkaha atmama sebep olmuştu.

halen daha okumaya devam ettiğim ve sonlarına yaklaştığım "budala" adlı eserinde de ara ara beni güldürüyor.
zaten kendisi ironileriyle güldürebilen ve düşündürebilen bir insan ama aşağıda paylaşacağım ve okuyucusuyla doğrudan, samimi bir şekilde bağ kurmak istediği şu satırlar günüme neşe (aslında iki gün öncesiydi) kattı.

"hiç evlenmemiş, çocuksuz, yalnız yaşayan, dinde ayrılıkçı bu zengin yaşlı tüccar arkasında temiz birkaç milyon (ah sizinle bizde olacaktı ki bu para, okuyucum!) bıraktı."

alem adam vallahi*
“sadece gençken yaşanabilecek türden, muhteşem bir geceydi. gökyüzü pırıl pırıldı, o kadar çok yıldız vardı ki şöyle bir bakınca insan düşünmeden edemiyordu; böylesine güzel bir gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?”

• fyodor dostoyevski.
“Acı ve üzüntü, Engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur. Bence, gerçekten büyük insanlar, büyük acılar çekmek zorundadırlar.” Demiş modern dünya filozofu. Yazar. Psikolog.
tahammül edemediğim adam. gerçi ben genel olarak rus edebiyatına tahammül edemiyorum.

bitmek bilmeyen betimlemeler, sonu gelmeyen monolog ya da diyaloglar bir yerden sonra yoruyor insanı. bir sus artık amk adamı diyor insan, bir sus da hikaye aksın.

ne bileyim bir fransız hatta bir alman edebiyatı kadar bile keyif vermiyor bana.

tabi ki bu kadar insan yanılıyor olamaz. muhtemelen benim cahilliğimdir.
"en zeki olan, ayda en azından bir kere kendisine "ahmak" diyebilen insandır" şeklinde doğru bir lafı olan insan.
Ben sizin düşünmeye bile cesaret edemediğiniz şeyleri yazıyorum...
Diyen Rus ruhbilimci.
Rus Roman ve Öykü Yazarı (D. 11 Kasım 1821, Moskova/Rusya, Ö. 9 Şubat 1981, Petersburg/Rusya). Tam adı. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Фёдор Миха́йлович Достое́вский “fyodar mihaylaviç dastayevskiy” şeklinde okunur). Mikhail ve Maria Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Annesi Maria ise bir tüccar kızıydı.

Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yapmıştır. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu'na gönderilmiştir. Babasının ölümünü burada haber aldı. Okulu başarıyla bitirdikten sonra istihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrılmıştır.

Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı insancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başlamıştır.

1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. Sekiz ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedilmiştir. Cezası dört yıl kürek, altı yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verilmiştir. Subaylığa kadar yükselmiştir. 1857 yılında Maria Dmitrievna Isayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşmiştir.

Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazmıştır. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirmiştir. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düşmüştür. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başlamıştır.

Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele almıştır.

Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde ölmüştür. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasından yürümüştür. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkilemiştir.

Yazarlık Hayatı
Dostoyevski'nin ilk kitabı olan ve insancıklar (Bednye Ljudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işlemiştir. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler almıştır.

Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvojnik) yayımlanmıştır. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikayesini anlatmıştır.

1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozjajka) isimli romanı yayımlanmıştır. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta olmuştur.

Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboje Sjerdce) adlı kitapları yayımlatmıştır. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırmıştır.

Dostoyevski, 23 Nisan 1849 tarihinde devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiasıyla sekiz arkadaşı ve ağabeyi ile birlikte tutuklanmıştır. Ölüm cezasına çarptırılan Dostoyevski, sekiz ay hapisanede yattıktan sonra diğer dokuz komplocu ile idam edilecekleri yere götürüldü. Tam kurşuna dizilmek üzerelerken af kararı çıkmıştır. idam cezası, dört yıl kürek ve altı yıl adî hapis cezasına dönüştürülmüştür.

Sürgünde geçirdiği dört senenin ardından 1854 yılında kürek cezasından kurtularak er rütbesi ile kışla hizmetine verildi. Semipalatinsk'te zorunlu ikamete mahkum edilmiştir. Burada bulunan Alayın Yedinci Hat Taburunda beş yıl görev yaptı. Subaylığa kadar yükselmiştir. 1857 yılının Şubat ayında, veremli ve dul Maria Dmitrievna Isayeva ile, subay kocasının ölümünden sonra evlendi. Dostoyevski, Isayeva ile ona acıdığı için evlenmiştir.

1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a dönmüştür. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremja (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazmıştır. Ezilenler (Unizenniye i Oskorblenniye) ve Ölü Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirmiştir.

1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirmiştir. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Romanda bir zihnin derinliklerine inmiştir. Suç ve Ceza (Prestupleni i Nakazani) ve Kumarbaz (igrok) adlı yapıtları 1866 yılında yayımlanmıştır.

Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1858 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikaye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı.

Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edinmiştir. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veşnı Muzh) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlanmıştır. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izlemiştir. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlenmiştir.

Yeniden borçlanan ve kumarhanelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirmiştir. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelja) ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Brat'j Karamazovi) adlı romanları yayımlanmıştır. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamamıştır.

Türkçeye Çevrilen Başlıca Kitapları:
Suç ve Ceza, Yeraltından Notlar, Ölü Evinden Anılar, Amcanın Rüyası, Karamazov Kardeşler, Başkasının Karısı, Beyaz Geceler, Bir Yufka Yürekli Soytarı, Budala, Çocukluğum ve Ezilenler, Delikanlı, Ebedi Koca, Ecinniler, Ev Sahibesi, Ezilenler, insancıklar, Kumarbaz, Öyküler, Tatsız Bir Olay, Uysal Kız, Stepançikovo Köyü ve Sakinleri, Yaz izlenimleri Üzerine Kış Notları vd.

"her şeyi anlamak bir hastalıktır. Yemin ederim ki hastalıktır."

Romanlarını okurken iç karartan adamdır dostoyevski..
Kumar borçlarını ödemek için yazılan o romanların yarısı aslında yancıların çayına oraletine gitmiştir. Hey gidinin dostosu....
görsel
en büyük romanlarını sibirya'da sürgünden kendi deyimiyle, ölüler evinden döndükten sonra yazmıştır.
(bkz: ölüler evinden anılar)

- öldükten sonra başkalarının hayatına dokunduğum için mutlu olacağım...
demiştir.
Kendisi gelmiş geçmiş en büyük yazardır. Öyle ulu da ekşi de falan eleştirilecek adam değildir. insan aklıyla yazılabilecek en büyük kitabı da yine kendisi yazmıştır.

(bkz: Karamazov kardeşler)
bir gün tanışma fırsatı bulursam hepinizin selamını götüreceğimden emin olabilirsiniz.
iyi hadi bekliyoruz.
Çok büyük adamdır, bir blogta hakkında bir yazı görmüştüm onu arıyorum bulunca paylaşırım.

Bulamadım. Başaramadık abi.

Buldum sonunda : https://pisiriknihilist.c...mli-neden-okumak-gerek-3/
Yazdigi kitaplardan sağladığı gelirle kumar mi oynuyormuş içki mi içiyormuş ne öyle magazinsel bi bilgi kalmış aklımda. Her şey bir yana rus edebiyatı denince okurken tek zevk aldığım yazar.
Depresif dahi.
"insanlarda ruh güzelliği yok, olmasını da istemiyorlar. Hepsi mahvolmuş ancak herkes kendi mahvoluşuyla övünüyor."