Ailesi göçebe hayatı bırakıp günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan Oğuzların Bayat boylarındandır. Fuzûlî; ne kadar kesin bilinmese de 1483 yılında Akkoyunlular zamanında şimdiki Irak'ta Kerbela veya Necef'de doğduğu tahmin edilir.
Fuzûlî iyi bir eğitim almak için ilk önce Hillah şehirinde bir müftü olan babasından, ve daha sonra Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür. Daha sonraki öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte; eserlerinden islamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Su Kasidesi'nin 2. beytinde; "Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem" "Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su" diyerek astronomi bilgisinin de iyi olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca hamse sahibidir.
Azerice Divanı'nın önsözünde;
"ilimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir"
demektedir.
Azerice, Arapça ve Farsça divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, Ehl-i Beyt'e duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. "Leyla ve Mecnun" mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevîlerden biridir.
iran şiirinden Hâfız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevai çizgisini en başarılı şekilde kemâle erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir. Onun, Kerbela'da 1556 yılında içinde yaygın olan salgın bir hastalık sonucunda, veba veya kolera'dan öldüğü tahmin edilir. Şiirlerinin başkalarıyla karışmaması için gereksiz, manasız anlamına gelen fuzuli mahlasını kullanmıştır
''işe yaramayan'' , ''gereksiz'' gibi anlamlara gelen bir mahlası seçmesi, kendinden başka bir fuzuli olmamasını istemesinden kaynaklanmaktadır. keza çeşitli kaynaklarda üç veya dört adet yunus emre olduğunu söylerler.
Türk Divan şairidir. vucudunu ruhunun hapsedildigi bir zindan olarak görmüstür. yaşlanınca ruh neler yapmak ister ama vucut izin vermez işte bunu gördüğü için ruhunu vucuduna hapsettiklerini düşünür. su kasidesinde hz.muhammed'e övgüler yağdırmış, allah askı bende o kadar büyük ki gözyaşlarım sadece bu alevi daha cok ateslendiriyor demiştir. tek isteği ölüp sevgilisine* kavusmasıdır. en iyi divan şairidir.
özgün esprili *, kompleksiz, olduğu gibi görünen bundan ötürü göründüğü gibi de olan * samimi, sözlüğün nitelikli yazarlarından dostumdur. bu hafta kendisini yazdığı entry sayısındaki artıştan dolayı sözlüğe adadığını görür, tebrik eder, derslerinde başarılar dilerim. (bkz: sözlüğü mesajlaşma amacıyla kullanmak) (bkz: bayram kartı gibi nickaltı entry girmek)
dünyaya adapte olamayan, insanlarla ilişki kuramayan, ikide bir depresyona giren, 50-60 lardan kalan bir kişi. bazı şeylerin farkında olup da değiştirememek üzüyor insanı.