eskiden her türk erkeği gibi içerisinde bulunmuşluğumun olduğu mevzudur. çeyrek yüzyıllık arkadaşlar ile tartışırdık hatta iş küfürleşmeye kadar giderdi çok kırıcı olmadan. desteklediğim takım hakkında aleyhine konuşan her kim olursa olsun tersine ikna etmeye çalışırdım. sanki adamların düşüncelerini değiştirebilecekmiş gibi *
zannedersem yaş ilerledikçe azalıyor bu hissiyatlar. futbolun bir eğlence aracı olduğunu idrak ediyorsun yavaş yavaş..
konserde kalabalıkla coşup da burda gelip futbol çok saçma diye bik bik öten insanları da anlamıyorum.
siz nasıl konserde coşup eğleniyorsanız, biz futbolseverler de tribünde coşup eğleniyoruz.
bu daha çok duyguların kitleler halinde yaşanmasının daha kolay olmasından kaynaklanır.
futbolu ve futbolu sevenleri küçümsemek gibi yanlış ve talihsizdir. içinde geometri, psikoloji gibi bir sürü bilim barındıran futbolu küçümsemek de onu hayatın merkezine oturtmak da hatalıdır. en doğrusu orta noktayı bulmaktır.
türkiye dahil olmak üzere futbolun oynandığı dünyanın gelişmemiş ekonomilerine sahip bir çok ülkede görülür. tv lerde saatlerce süren futbol programları izlenir. bu programlarda futbol çok sert konuşulur sanki ülkenin bağımsızlığı söz konusu.
futbolcuların karılarıyla yaşamış olduğu kavga bile takip edilir. hastalığı duyulunca üzülünür çok üzülünür hasta olunur. futbolun maç bitince başladığı maç bitince bittiği unutulur. maçtan önce hazırlık programları izlenir maçtan sonra maçın her anı slow motion tekrar tekrar izlenir ve bu sıralarda futbolcu yastığa kafasını koyup uyumakta veya sevigilisiyle sevişmektedir. futblocuların ve futbol adamlarının her söylediği kelime başına tezler yazılır tartışmalar yapılır açık oturumlarda sonuç alınamaz. futbol çok güzeldir ama bir spor karşılaşması olduğu unutulmamalı. bir voleybol maçı gibi tenis gibi güreş gibi. izle eğlen keyfine bak sonra unut.