ülkemizde insanların gözünü kapatmak için en etkili yol. ağlayan bebeğin biberonu gibi bir şey. ne terör örgütleri, ne şehitler, ne patlamalar. hepsi uçup gitti birden ortalıktan. herkesin derdi rakip takım taraftarına küfretmek, hakeme küfretmek.
Çok klişe olacak ama Franco'nun 3 F'sinden biridir. Şu an ülkede futbol takımları kapansa, televizyonlarda 3 saatlik yerli diziler yayınlanmasa ülke insanında bir aydınlanma olabilir yani o derece.
insanlıktan çıkaran takım oyunu. Ya da biz insanca izlemeyi, yensek de yenilsek de desteklemeyi bilmiyoruz.
Mağlubiyet sonrası edilen küfürlerin haddi hesabı yok. insana kendini kaybettirebilir nice annelere karsilikli küfürler savurtturabilir.
Makineleşmesinin yüzünden zidane'lar, maradona'lar, hagi'ler gibi ciddi yıldızları göremiyoruz artık. Alıp yanındakine veren oyuncularla dolu her yer..
açsınızdır ama yemek yemeyi canınız istemez .arkadaşlarınla elinizdeki paraları birleştirip alırsınız plastik topu. dikersiniz taşları o andan sonra açlığı unutursunuz. messi olursunuz kimse size hadi lan ne messisi demez. çünkü onlar da ronaldo olmuştur. ronaldinho olmuştur. Zidane olmuştur. henry olmuştur. akşama kadar ezan okunana kadar açlık susuzluk bilmeden oynarsınız. akşam eve gidip bir de maç açıp maç izlersiniz. dilinizden tuttuğunuz takımın marşları eksik olmaz. en zıt insanlar bile omuz omuza bir milli maçı izleyebilir. çünkü futbol bir aşktır.
insan olmanın en temel özelliklerinden biri, hayatının hangi evresinde olursa olsun, oyun oynamayı bir türlü bırakamamasıdır.
Çocukluğunu bile bilmediğin anlarda başladığın oyunla haşır neşirlik, çocukluğunda, ilk gençliğinde, erişkinliğinde, olgunluğunda, orta yaşlılığında, yaşlılığında, ihtiyarlığında ve belki de ölümle kucaklaşma anında bile sürüyor.
ÖLmesine ramak kala, kollarındaki serum hortumlarından akan damlalarla, papatya falı oynayan insan tanımışlığım var.
Çocukluğum futbolla geçti.
Daha ilkokuldayken, 8-10 dakikalık teneffüs aralarında takımlar kurup, kıyasıya maçlar yapardık.
Ne zaman sınıflarımızdan çıkardık, ne zaman kimler kimlerle anlaşır da takımlar kurardık, ne zaman kuralları koyup maça başlardık ve bitirirdik de, sınıflarımıza, derslerimize dönerdik.
Sürenin, öğretmenlerin, bahçedeki diğer çocukların, disiplin cezası alma tehdidinin, oynadığımız alanda parçalanan dizlerimizin ne önemi vardı ki?
Biz oyunu severdik. Biz, futbolu severdik.
Belki de o yüzden, futbolu çok ciddiye almışımdır ve belki de bu yüzden, futbol için hiç kavga etmedim.
53 yaşıma vardım, bir uydu kanalında brezilya 3. lig maçıyla karşılaşsam, elimdeki kitabı bırakamasam da, ara ara seyrederim sonuna dek.
izlemesi en zevk veren spordur. Formula 1 in eski hali ve basketbol da benim için çok çok keyif vericiydi ama hiçbiri futbol kadar olamadı. Bir ara at yarışı zorladı ama futbol başka.
Dolar : 3.16 Euro : 3.52 Diyarbakır da 9 şehit. Cumhuriyet gazetesi fetöcülükle suçlanıyor. ABD ve AB Türkiye'ye sırtını dönmüş, 280.000 esnaf SGK kaydını sildirmiş. Ülkede 5 milyon mülteci var. Çocuk tecavüzcüleri, kadın tekmeleyenleri sokaklarda geziyor. Ama tek derdimiz futbol. Yapmayın beyler yapmayın...
Severek izlediğim spor dalı. Yani 0-0 biten lecce-cagliari maçını bile banttan izleyecek kadar severim. o derece hani. Ama gel gör ki Türkiye de pek izletemiyor kendini. Benim bile içimden gelmiyor açıp ta Fenerbahçe-galatasaray maçını izlemek. En son ne zaman futbola doğduğum bir maç izlediğimi bile hatırlamıyorum Türkiyede.