Dün izlediğim ve "bu zamana kadar neden bekledim ki?" dediğim filmdir.
Eski olmasının yanı sıra, dönemin askerî gündemine feci göndermeler yapmış ve teknik açıdan da gayet iyi olan film aynı zamanda. Acemi birlikten diğer kısma geçiş arasında bi' an kesinti oluyor ama takılmazsanız feci zevk alabilirsiniz.
5 sayfa boyunca hakkında her türlü analizin yapıldığı filmdir.
ben de değişik bir yönden katkı yapayım madem.
eğitim çavuşu hartman rolündek. lee ermey, history chanel'da lock n' load isimli bir belgeselde yine aynı karakterde bir cephane çavuşunu canlandırmaktadır. bizdeki yıldız asyalı'nın 20 senedir liseli rolü oynaması gibi bir şey işte.
bu filmi izledikten sonra biraz hüzün, biraz psikolojik sorunlar, karanlıklar barındırdı bu yürek ama bi kaç zaman sonra unutuldu gitti. akılda tek kalan ve hala kafanın içinde yankılanan "sir, yes sir" repliği yadigar kaldı. bi türlü söküp atamıyorum.
gereksiz derecede uzun... ilk sekansları güzel olmasına karşın, ikinci yarısı oldukça kötü olan, sahneler ve konuları birbirinden kopuk, vermek istediği mesaj adeta gözümüze sokulan, üstelik savaş sahnelerinde bir spielberg ustalığını da göremediğimiz, nihayet berbat bir sonla biten, vasat bir stanley kubrick filmi.
önemli not: şunu da eklemek istedim filmi beğenmeme nedenim olarak ;
tipik türk eğitim sistemi nedeniyle, faşizm eğilimli birer militarist olarak yetiştirildiğiniz için, filmin verdiği antimilitarist mesaj dolayısıyla bir düşünce devrimi sayılabilir sizin için. her şeyi verildiği gibi alan kenan evren ekolünün çocukları için yeni ve hayret uyandırıcıdır bu elbette.
hiçbir zaman kontrolsüz militarizm pompalanan türk eğitim sisteminin güdümleyebildiği bir piyon olmadığım için, kendime has bir paradigmam olduğu için, bu film bana yeni bir şeyler söylemedi.
sadece; bir hollywood yönetmeninin, bilinen fakat popüler kültürde yeri olamayan bu gerçekler ışığında yapmış olduğu bir nevi özeleştiri sayılabilecek filmine ve silah lobilerinin, savaşların devamı uğruna hükümetler yıkıp hükümetler kurduğu, gerekirse yeni başkanlar yarattığı abd' de ki silah lobilerine rağmen filmdeki söylemine cesarete saygı duydum, o kadar.
iyi bir film bir bütün olarak anlamlıdır. maalesef bu film bütünlükten yoksun.
(bkz: stanley kubrick)'in en güzel filmlerinden biridir. tüm zamanların da en güzel savaş konulu filmidir bence. bu kadar mı güzel verilir konu, yönetmene hasta olmamak elde değil. çavuş hartman ilk bölümde karına ağrılar sokar o küfürlerle.
pvt. pyle'ın intiharı öncesi yüz ifadeleri, ''full metal jacket'' deyişi ve koreli küçük kızın ölüm için yalvarması, art arda ''shoot me'' demesini üstünden yıllar geçmesine rağmen unutamam. işte böyle çarpıcı bir kubrick filmidir.
aslan burcu olan kubrick'in en önemli filmlerinden biri diyebiliriz zannedersem. iki bölümden oluşan film herkesin anlayabileceği türden net mesajlar içermeyen bir filmdir. bu film için hatırladığım kadarıyla 7 sene uğraşmıştır. filmin müzikleri kızı vivian kubrick hazırlamıştır, o da aslan burcudur.
kubrick efendi'nin vietnam savaşı üzerine çektiği filmdir. iki kez izlenmesine rağmen soundtrack' haricinde akılda kalan birşey bırakmamıştır. bunda araya karışan bir sesin öztürk serengil'i akla getirmesi etkilidir.
Filmin sonunda çalan "paint it black" ve bir iki etkileyici diyalog hariç hiçbir özelliği bulunmayan film. Zaman kaybı. Kubrick'in 2001 a space odyssey'den sonraki en bayık filmi.
sinema tarihinde çekilmiş en gerçekçi savaş filmidir. burada gerçekçilikten kastım er ryan'daki gibi kopan kollar, bacaklar, oluk oluk akan kan, havada yağmur misali uçuşan mermiler değil (gerçi fmj'nin final sekansında da ağır bir şiddet içeriği var ama görsel çekiciliği minimalist düzeyde yansıtılmış) şiddet ve savaşın dehşetinin beynimizde yarattığı şiddet. görsel devinimin psikolojik şiddetle bezenmesi.
ayrıca vietnam savaşı karşıtıdır, savaş karşıtıdır, ABD'yi yüceltmez, sisteme karşı durur. tadından yenmez, 100 defa izlense bıkılmaz.
Bu kubrick denen zat-ı muhterem, bir scorsese, peckinpah, spielberg, de palma, oliver stone, robert altman çizgisinde yer alan bir dehadır zaten.