tapılması değil anlaşılması esas olan filozof, düşünür. Deneme yazılarında kişiyi en fazla zorlayan, düşünceleri olumsuz bir şekilde eleştirilemeyen dahi. edindiği psikozlar ve şizofrenik tecrübeler onun çok daha derin düşünmesine yardımcı olmuştur. şizofreni hastasının beynindeki elektronların geçiş hızları normal bir insanınkinden 2-3 misli kadar fazladır.
Frengiden öldüğü ve bu hastalığı hayatında sadece bir kez gittiği tahmin edilen genel evden kaptığı söylenir.Kendisini yanlış bir adres tarifi yüzünden genel evde bulduğunu iddia eder.Kendisinin genel evde hiç bir şey yapmadığını, sadece oradaki tek ruha sahip olarak tanımladığı köşedeki piyanonun tuşlarına birkaç kez basıp oradan hızla uzaklaştığını söyler.
19.yy da yaşamış alman filozof.
"zamanından önce doğmuş biriyim" demekle son derece doğru söylemiştir, çünkü yaşarken kitaplarına okuyucu bulamaz. ancak öldükten sonra değeri anlaşılabilmiştir.
Yaşamının son günleri sağlık açısından çok ızdırap dolu geçmiştir.
Frengi hastalığı 3. safhaya geldiği için aklını kaybetme noktasına gelmiştir.
hitler' in eserlerini propoganda aracı olarak kullanmasıyla yanlış anlaşılmış filozof. insanın toplumun yozlaşmışlığına rağmen evrimleşmesini, değer yargılarının çökmesini ifade etmek isterken, eserlerini yarım yamalak okuyan alman halkı onu, kurulu düzeni yıkmakla suçlamıştır. tek amacıysa toplumun kendisini aynada seyretmesini sağlayan eserler vermek ve insan beynini derinliklerine hitap etmekti.
nihilizm ile başlattığı felsefik tarzı, yıkıcı bir aşkın ardından dinlenmeye çekildiği italya' da varoluşa yönelmesini sağlamıştır. italya' nın doğası nietzsche' yi etkilemiş, süreklilik duygusuna kumsalda oturup rüzgar üzerine doğru eserken ve dalgalar kıyıya vururken kapılmıştır. eserlerindeki sert dili, lou salome' nin verdiği aşk acısından, toplumun bozulmuşluğuna isyandan ve şeylerin kaynak ve gidişatı hakkındaki detaylı araştırmasının yarattığı kültürel birikimin fazlalığından dolayı ortaya çıkmıştır.
--spoiler--
beni anlamanızı beklemiyorum, beni gelecek kuşaklar anlayacak.
--spoiler--
friedrich wilhelm nietzsche' nin yanlış anlaşılan bir başka yönü ateistliğidir. meşhur sözü ' tanrı öldü ' ile, tanrı' nın emir ve yasaklarının insanların elinde menfaat için anlam değişimine uğramasına dikkat çekmiştir.
kendisi en baba ateistlerdendir. ayrica bu topraklarda dogmus olsaydi dinciler tarafindan linc edilip oldurulmesi uzun surmezdi. bugun kitaplari yasaklanmis olurdu.
"yalnız başıma gidiyorum, ey çömezlerim! siz de böyle gidin yalnız başınıza! böyle istiyorum.
uzaklaşın benden, koruyun zerdüşt' e karşı kendinizi! daha iyisi: sakının ondan! kandırmış olabilir sizi.
bilgiye yönelen insanın düşmanlarını sevmekle kalmayıp, dostlarından nefret edebilmesi de gerekir.
kötü davranıyor demektir, öğretmenine karşı, hep öğrenci kalan kişi. neden yolmak istemezsiniz benim çelengimi? oysa ne değeri var zerdüşt' ün! bana inananlarsınız hep, oysa ne değeri var tümden inananların!
buldunuz beni; kendinizi aramadan daha. böyle yapar bütün inananlar; bundandır hep az değer taşıması tüm inancın.
beni yitirin, kendinizi bulun diyorum şimdi size; ancak beni tümden yadsıdığınız gün, geri döneceğim size..."
tanrının bizlere lutfettiği değerli şahsiyet friedrich nietzsche tanrıların hepsini öldürmüş bulunmaktadır.tanrının aslında var oldugunu fakat kişiyi yarattıktan sonra ortadan kayboldugunu yani öldüğünü ima etmek istemektedir.
üstün insan kavramını ortaya çıkaran nietzsche der ki: "bakın, ben şimşeğün peygamberiyim...bu şimşeğe Übermensch(üstün-insan) denir...tüm tanrılar öldü: şimdi Übermensch'in yaşamasnı istiyoruz...bir gün öğle vaktinde bu bizim son isteğimiz olsun...hayat bir haz pınardır; ama ayaktakımnın da su içtiği yerde, bütün kuyular zehirlenir"
pek değerli filozofumuz dile getirdikleri ile hem kendi hayatını zindana çevirmiş hem de dile getirdiklerini işitenlerin hayatlarını. bir kez başladısanz eğer sevgili nietzschenin yazdıkların söylediklerini okumaya, sarhoş olmaya başlamışsınızdr demektir. yalpalamanızla birlikte tüm düşünceler birbirine karışmıştır artık ve işin içinde çıkamayacaksınızdır.
düşünceleriyle bariyerler yerletiştirir; insanlarında kendi düşüncelerini oluşturabilmelerine engeller. kesin bir noktaya ulaşmanız imkansızdır bu da beyninizi kemirir durur.
mesela;
insan mı tanrının hatasından ibaret? yoksa tanrı mı insanın hatasından ibaret?
gerçeğin ne kadarına dayanabilirsiniz?
there is no beast without cruelity.
yükseldikçe uçma bilmeyenlere, daha küçük görünmemiz kaçınlmazdır.
bizler arzu edilenden ziyade arzu etmeye aşığızdır
yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir.
size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemim yollarını aramak değil.
beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir
ölümün son iyiliği bir daha ölmeyecek olmaktır.
kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?
daha bir çok üzerinde düşünerek yıllarımı harcayabileceğim mevcut sözleri bulunmaktadır.
sevgili filozofumuz frengi hastalığına yakalanmıştı; bu sebepten kadınlarla birlikte olmama prensibini edinmiştir. tek önemli gönül ilişkisini lou salome ile birlikte yaşamıştır. aristokrasi tayfasından olan bu bayan da nietzschenin fikirlerine çok değer vermekteydi. enteresan bir fotoğraf günümüze kadar gelmiştir. sevgili nietzsche, o sıralar pek değer verdiği arkadaşı paul ree ve elindeki kırbacı ile salome.
Beynindeki doğum sanıclarını şu şekilde ifade ederdi: "sürekli acı; günün birçok saati boyunca, deniz tutmasına benzer bir his, konuşmayı güçleştiren bir kısmi felç."
filozof kitle hareketlerinden nefret ederdi. toplumda var olan gelenek göreneklerin kişiyi körleştirdiğini söyler aptal insanların ise bu kurallara ayak uydurma çabalarına lanet ederdi.işte dininde bu şekilde aptal insalara layık kurallardan ibaeret oldugunu düşünürdü.
anlamak ve anlatmak çok zor. eğer boşluktaysanız nietczsheden uzak durmanızı tavsiye ederim.
"çok şükür ki Tanrı'yı öldürdük."cümlesinin sahibi.her filozof gibi onun da yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.cümlenin içeriğinden aslında insanların doğuştan inanma dürtüsüne sahip olduğu nu anlamak zor olmasa gerek.
Hakikati ancak inanmayarak ve kuşku duyarak yakalayabilirsiniz. tanrının kucağında olma isteği hakikat değil, çocuksu bir istektir. bu ölmeme arzusudur, tanrı diye adlandırdığımız o ebediyen şişirilmekte olan emziğe sarılmaktır.
ölümün son iyiliğinin bir daha ölecek olmamamız olduğuna kendini inandıran, sıradan bir insan olmayan, düşüncelerini duygularının gölgelerine saklayan zamanının çok ötesinde yaşamış filozof, apayrı bir yaratık.
hayatını göçebe gibi yaşamış ümitsiz, ümitsizliğin kötülüklerin en büyüğü olduğunu bağıran, çarptığı kapıdan içeriye girmemeyi kendine baş yol edinmiş kişilik.
"niye bu adam bu kadar çok seviliyor ve niye hakkında devamlı entry giriliyor, herkes çok seviyor da ben neden haz etmiyorum kendisinden" tarzında kendi kendime sorular sormama neden olan filozof.
übermensch adlı terimi felsefeye kazandırmış kişidir. ona göre bu kategoriye giren insanlar hertürlü toplumsal yargı ve dogmadan muaf tutulabilirler. gerekirse insan öldürüp, gerekirse hırsızlık yapıp oyunun kurallarını kendileri kurabilirler ve yaptıkları hiçbir eylem de suç addedilemez çünkü onlar bunu gerekli gördükleri için yapmışlardır dahası başkaları için suç olan şey onlar için suç sayılmaz.
(bkz: nazi)
özgür ruh ve yerleşik ruh olarak insanları ikiye ayıran filozof. ona göre; özgür ruh; toplumun genel geçer ve saptırılmış normlarından yakasını kurtarmış, kültürel açlık çeken ve sahte erdemlerin ötesinde, prensipleri üzerine kurduğu bir hayat yaşayan insandır. yerleşik ruh ise; güçlü görünmek uğruna kültürel birikime yönelmekten vazgeçmiş, yerleşiğe saplanıp kaldığı için gitgide yozlaşan insandır.