fakat acı çeken dostun varsa, acısına
dinlenme yeri ol,
sert bir yatak gibi ama, asker yatağı gibi:
onun en
çok böyle yararsın işine.
ve dostun biri sana kötülük ederse, şöyle
de:
"bana ettiğini sana bağışlıyorum; ama kendine ettiğini, -onu nasıl
bağışlarım!"
böyle buyurur her büyük sevgi: o bağışlamayı da, acımayı
da alteder.
kişi yüreğini sıkı tutmalı: onu bir koyverdin mi,
kafanı
da pek çabuk kaçırırsın!
Gidene kal demeyeceksin..
Gidenlere kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır ..
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
Yoksa değersiz olan hep sen olursun..
Kendinize...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka??
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni ?
Sen hazır değilsen?
Kim yıkar yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni sen kendini sevmezsen?
Her şey senle başlar senlede biter..
Yaşantınızda...
Tükettirme içindeki yaşama sevgisini
Ya çare sizsinizdir yada çaresizsiniz
Öyle bir hayat yaşadım ki,cennetide gördüm cehennemide..
Öyle bir aşk yaşadım ki, tutkuyuda gördüm pes etmeyide
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi sahnede buldum..
Oynadım..
Öyle bir rol vermişler ki , okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime...
Söz ver...
Sonra dedim ki söz ver kendine..
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan sevmeyide bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyide bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yanlızca hayatı seyredeceksin...
Öyle bir hayat yaşadım ki ,son yolculukları erken tanıdım..
Öyle değerliymiş ki , zaman acelle etmem bundan anladım..
ilişkilerinizde...
Gidene kal demeyeceksin..
Gidenlere kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır ..
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
Yoksa değersiz olan hep sen olursun..
Kendinize...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka??
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni ?
Sen hazır değilsen?
Kim yıkar yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni sen kendini sevmezsen?
Her şey senle başlar senlede biter..
Yaşantınızda...
Tükettirme içindeki yaşama sevgisini
Ya çare sizsinizdir yada çaresizsiniz
Öyle bir hayat yaşadım ki,cennetide gördüm cehennemide..
Öyle bir aşk yaşadım ki, tutkuyuda gördüm pes etmeyide
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi sahnede buldum..
Oynadım..
Öyle bir rol vermişler ki , okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime...
Söz ver...
Sonra dedim ki söz ver kendine..
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan sevmeyide bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyide bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yanlızca hayatı seyredeceksin...
Öyle bir hayat yaşadım ki ,son yolculukları erken tanıdım..
Öyle değerliymiş ki , zaman acelle etmem bundan anladım..
ismi sürekli yanlış yazılan değerli insan. bir de bi "kahtalı mıçe" esprisi var ki o da "niçe"nin karizmasını yerle bir eder. zira; bu şahsiyetleri bağdaştırmak imkansızın çok ötesinde olmakla birlikte bir o kadar da komik ve saçmadır.
Zamana Aykırı Bakışlar 1: David Strauss, itirafçı ve Yazar isimli eserinin 1. bölümünde Prusya-Fransa savaşını yorumlar ve savaşın kazanılmasının hiç bir anlamının olmadığını, asıl üstünlüğün kültürel üstünlük olduğunu söyler. Kültürde Paris hala bizden önde der ve öyle katı disipline kültür adı takmakla bu işler olmaz ey Almanlar der. Nietzsche'nin Almanya hakkında düşünceleri açısından çok önemli bir bölümdür. ilerleyen sayfalarda ve Zamana Aykırı Bakışlar 2: Tarihin Yaşam için Yararı ve Sakıncası kitabında, biz Almanlar'dan bi' bok olmaz demeye kadar vardırır.
felsefeye yeni başlayanların kesinlikle okumamaları gereken filozoftur.
sonra yarım yamalak bilgi ile sağda solda ubermensch mubermensche falan diyen kofti nihilistcikler türer. en temel felsefi disiplinlerden yoksun, hiçbir felsefi mantık yürütme becerisine sahip olmayan, felsefenin basit temel kavramlarını bilmeyen, felsefe tarihine dair ufacık bi bilgisi olmayan ama o karma karışık niçe felsefesinin uzmanları(!) türer. nihilizm ile övünür, anarşizm ile caka satar. yeni ergen mallar gibi.
böyle buyurdu zerdüşt isimli kitabını okuyan kimi bünyelerin bir şekilde kendini üstinsan saymasına neden olan kaliteli bir yazar. bu kitabı hele ki kişisel gelişim kitabı gibi okuyan insanların yanından hemen uzaklaşmalıdır. kimileri, yıllarca kendine dair doğru düzgün bir muhasebe yapmamışken kalkıp bir günde herşeyi çözdüğünü, anladığını söylemeye yelteniyor. üstelik okuduğu şeyi baştan sona yanlış anlamış olduğunun farkında bile olamıyor böyle kişiler. ezberinde tuttuğu bir kaç vurucu cümleyi etrafındakilere pazarlamaya kalkıyor, o kadar. nietshce görse bunları, ne der bu adamlara acaba?
- Böyle geçti zaman ve sürüne sürüne, eğer daha hala o zaman var idiyse. Ben ondan ne biliyorum ki?
demiştir nietzsche...
19. y.y. ın üzerine eğildiği, tarihsel anlam denen şeyin, hasta bir düşüncenin ürünü olduğunu söyler. Nietzsche için kendi çağı, tarih hastalığına tutulmuş, tarih hummasına yakalanmıştır. Nietzsche bu tarihe düşkünlüğün, yaşama ve kültür açısından büyük tehlikeler taşıdığını ve bizzat yaşamayı zehirlediğini ve kültürel yaşamı barbarlaştırdığını belirtir. Çünkü bu anlayış, insan yaşamındaki her şeyi tarihselleştirmekle, insani ve toplumsal olan her şeyi tarihe tutsak kılmıştır. Bunun sonucu ise, insandaki eğilim, şevk ve eylem gücünü, kısacası insandaki güç iradesini baltalamak olmuştur. insan binyılların kamçısı altına sokulmuştur. Ona kendisinin, tarihin ürünü olduğu öğretilmiş ve böylece o, kendini edilgin hissetmeye, yapılmış bir eşya olarak görmeye başlamıştır.
üstinsan kavramıyla özdeş olan, ve bu kavram yüzünden ırkçı sayılan; adolf hitler'e ilham verdiği sanılan büyük alman düşünürüdür. felsefesini anlayabilmek çok özel bir yeti ister. köle ahlakına sahip olanlar, avamlar anlayamaz; onu anlayabilecek olanlar yine üstinsanlardır.
bıraktıklarına, bıyıklarına ve bakışlarına kurban olunası müşkülpesent filozof. dehası sınırı geçtiğinde delirmiştir. yaşarken anlaşılmamıştır, ancak her geçen asır bir öncekinden daha iyi anlaşılacaktır. adı felsefesine yansımıştır... latin kökenli tüm dillerde olumsuz kelimeler "n" harfi ile başlar.
Birçok kişi tarafından nihilist olarak bilinen ama aslında nihilizmin doğasına da ters olan varoluşçu değer yargılarıyla bildiğim, filozof kişiliğinin yanı sıra "asrımın adamı değilim, 100 yıl sonra anlaşılıcam ben" deyip bu sözünden dolayı hem fiozof hem kahin olduğunu düşündüğüm muhterem kişiliktir.
ilk olarak ırvan yalomun elimden tutup tanıştırdığı şahsiyet nietzsche ağladığında eseriyle, beni zamanda geriye götürmüştür freudun daha psikanaliz kurmacasını kurgulamadan evvele.
Zerdüşt dağlardan tek başına indi ve kimseye rastlamadı.Ancak ormana vardığında sebze aramak için kutsal kulübesinden çıkmış ihiyar biri belirdi birdenbire önünde.Ve htiyar şöyle dedi Zerdüşt'e:
'Hiç yabancı değil bana bu yolcu:birkaç yıl önce buradan geçmişti.Zerdüşt idi adı;fakat değişmiş.
Yıllar önce küllerini taşıyordun dağlara:bugün ateşini mi taşımak istiyorsun ovalara?Kundakçılığın cezasından korkmuyor musun?
Evet,tanıdım Zerdüşt'ü.Saftır gözleri ve saklamaz kötü birşey ağzında.Dans eder gfibi yürümüyor mu?
Değişmiş Zerdüşt,çocuğa dönüşmüş,uyanmış biri olmuş Zerdüşt:peki uyuyanların arasında ne işin var senin?
Bir denizin içinde gibi yaşıyordun yalnızlığının içinde ve taşıyordu deniz seni.Sakın karaya çıkmak istiyorsun?Bedenini sürüklemek istiyorsun yine sakın?!
Zerdüşt cevap verdi:'Ben insanları seviyorum'
'Ben niçin'diye sordu ermiş,'ormana,ıssız yerlere çekilmiştim ki?insanları sevdiğim için değil miydi?
Şimdi Tanrıyı seviyorum:insanları sevmiyorum.Benim için insan eksiği olan bir şey.insanalrı sevmek öldürecekti beni.'
Zerdüşt cevap verdi.'Niçin sevgiden bahsettim ki!Ben insanlara armağan götürüyorum!'
'Verme onlara hiçbir şey'dedi ermiş, 'En iyisi onların yükünü al ve onlarla beraber taşı-bu en iyi gelecektir onlara:ama sana da iyi gelecekse!
Ve onlara birşey vermek istersen,o zman bir sadakadan fazla verme ve bırak onu almak için de dilensinler!'
'Hayır' diye cevap verdi Zerdüşt,'Ben sadaka vermem.Sadaka verecek kadar yoksul değilim.'
Ermiş Zerdüşt'ün sözlerine güldü ve şöyle dedi:'o zaman bak ki,hazineni kabul etsinler !Onlar keşişlere kuşkuyla bakarlar ve inanmazlar bizim aramağan vermek için geldiğimize.
Çok ıssız gelir onlara adımlarımız sokaklarda.Ve geceleyin yataklarındayken güneş doğmadan çok önce birinin geçtiğini duydukarında,kendi kendilerine şunu sorarlar kuşkusuz:Nerey gidiyor bu hırsız acaba?
insanlara gitme,ormanda kal!iyisi mi hayvanların yanına git!Niçin benim gibi olmak istemiyorsun - ayılar içinde bir ayı,kuşlar içinde bir kuş?'
'peki ya ermiş ne yapar ormanda?' diye sordu Zerdüşt.
Ermiş cevap verdi:'türküler yazar ve söylerim,türkü yazdığımda güler,ağlar,mırıldanırım:kısacası Tanrıyı överim.
Türkü söyleyerek,gülerek,ağlayarak ve mırıldanarak Tanrıyı överim,benim olan Tanrıyı.Ya sen,sen ne getiriyorsun bize armağan olarak?'
Zerdüşt bu sözlere duyduğunda ermişi selamladı ve şöyle dediÇ'size ne verebilirim ki?Ama bırakın beni çabucak gideyim de,sizden bir şey almayayım!'
işte böyle ayrıldılar birbirlerinden,yaşlı ermiş ve Zerdüşt,tıpkı iki çocuk gibi gülüşerek.
Ancak yalnız kaldığında Zerdüşt şöyle dedi gönlüne:'Mümkün mü!Bu yaşlı ermiş ormanda hala duymamış Tanrının Öldüğünü'