değerlerin katledilmesine şiddetle karşı çıkan alman filozof. değerlerin insan dışı bir anlam kazandığını, çünkü insan kelimesinin de anlamını kaybettiğini öne sürmüştür.
(bkz: insanca pek insanca)
edit: varoluş felsefesi, toplumu en ince ayrıntısına kadar eleştirmeyi görev bilir çünkü toplum yozlaşmıştır. çarpıtılmışlığa karşı en şiddetli isyanı eden ise nietzsche' dir.
nihilist görüşünü 21 yaşındayken, schopenhauer' in istenç ve tasarım olarak dünya adlı eseri ile kesinleştiren ünlü alman filozof. eylemlerde sürekliliği savunması ve italya' ya yaptığı seyahatin sonrasında, uzun ve özgür bir zaman dilimi geçirmesi, sartre' nin yıllar sonra betimleyeceği varlık ve hiçlik arasında kaybolmasına ve iyice içine kapanmasına yol açmıştır.
italya' nın tatil beldesi sorrento kentinde her gün yüzmesi, tereyağı yerine zeytinyağı ile pişirilen yemekler yemesi ve gün batımlarını kaçırmadan izlemesi, varoluşçuluğa yönelmesine sebep oldu, özgürlük içini dolduruyordu. fakat bu özgür yapı içerisinde toplumun yozlaşmasını eleştirmekten geri kalmadı. felsefesinin temelini kurduğu schopenhauer terminolojisi yıkıldı ve kant' ın usu eleştiren terminolojisinden yola çıkan, özgür ve tek başına bir irade olarak üst insan kuramı ortaya çıktı.
eserlerinin önsözlerinde görülebileceği üzere, dağlar onun için önemli bir yer tutuyordu. 35 yaşında, basel üniversitesindeki görevinden ayrılınca, alpler' de yazlarını geçirmeye başladı. yükseklik ve üst gibi nietzsche felsefesine ait kavramlar, bu tatillerin ardından kitaplarında yer buldu. ünlü filozof kendini asla alman toplumuna ait hissetmedi ve kendisi için, elinde bavulu, sürekli gezen bir entelektüel yorumunda bulundu.
dayanılmaz başağrıları ve sık sık kendisini yoklayan buhranlara rağmen, nietzsche, en önemli eserlerini sık sık ziyaret ettiği italya' da verdi. torino' da, bir gezinti sırasında yere düşüp bayılıncaya kadar italya' dan pek ayrılmadı.
hayatının son on yılında kendisine ablası elizabeth bakmıştır ve nietzsche, ablasına güç istenci adlı, tamamlayamadığı yapıtını yazdırmaya çalışmıştır. **
benim için aforizmalar filozofu olmasından öte bir özelliği olmayan filozoftur. hayata ve varlığa dair güzel kelamlar etmesine etmiştir lakin ilham aldığı schopenhauer kadar da büyük bir filozof değildir. schopenhauer'in bu yönüyle nietzsche karşısında uğradığı haksızlıktan ötürü kendisine karşı bir husumetim de vardır zaten. hala kurmuş olduğu felsefi sistemden bu kadar söz edilir olmasına rağmen aslında çoğu insan da felsefesinin metodolojisini anlamaktan ziyade etmiş olduğu felsefi sözlerle nietzsche'yi tanımlarlar.
dünyaya ve varlığa bakış açısını, nihilizmi iyi tanımlamak için ilk başta arthur schopenhauer'i iyi anlamak gerekir. netice itibariyle nietzsche felsefesinin temel taşları schopenhauer'da görülücektir. dikkatle irdelenirse anlaşılabilirliği ve varlıkla ilgili getirdiği tanımlamalarla nietzsche'nin bir gömlek üstünde bir filozof olduğu halde onun gölgesinde kalan schopenhauer'ı tanıdıktan sonra bir daha nietzsche'ye tenezzül edebilecek birinin olabileceğine ihtimal vermemekteyim..
doğru zamanda öl !!!
ve ;
Tanrı öldü,insanlara olan sevgisi yüzünden öldü !!!
diyerek beni benden almıştır..
her cümlesinin özerinde uzun süre düşünülmesi gerektiğini düşündüğüm kişi..
Shopenhauer'dan etkilenmiştir inceden,üstinsanı ararken üstinsan olmuştur gözümde..
Aseksüel bir frengili...
'Üstün insan' kavramının yaratıcısı ve pos bıyıklarıyla akıllarda kalan ünlü filozof, aslında zayıf, yarı yarıya kör, düzenli aralıklarla tutan baş ağrıları yüzünden yataktan kalkamayan biriydi. Ağrıların sebebi, kısmen erken yaşlardan beri tekrarlayan göz problemleri ve sinüzit, kısmense psikolojikti. Erkeklere, kadınlara giderken kırbaçlarını yanlarına almayı öğütlemesine rağmen, frengi yüzünden ölmesi manidardır. Bekârlık yemini eden filozofun tek önemli gönül ilişkisi Lou Salome ile oldu; o da bir öpücükten ileriye gidemedi. Bir zamanlar, yakın arkadaşı olan besteci Wagner'le yolları ayrılınca, besteci onun hakkında çok fazla mastürbasyon yaptığı için frengiye yakalandığı söylentisini yaydı. Frengi nedeniyle aklını yitirmeden önce son yaptığı şey, sokakta kırbaçlanan bir atı kucaklamaya çalışmaktı.
"benim insan sevgim; ba$kasinin duygusunu payla$makta degil, payla$tigim duyguya katlanabilmektedir"
demi$, ya da urettigi binlerce vecizenin arasindan bu $ekilde dikkatimi cekmi$ aslinda hic varolmami$ ust zihinli filozof.
özgür ruh ve yerleşik ruh olarak insanları ikiye ayıran filozof. ona göre; özgür ruh; toplumun genel geçer ve saptırılmış normlarından yakasını kurtarmış, kültürel açlık çeken ve sahte erdemlerin ötesinde, prensipleri üzerine kurduğu bir hayat yaşayan insandır. yerleşik ruh ise; güçlü görünmek uğruna kültürel birikime yönelmekten vazgeçmiş, yerleşiğe saplanıp kaldığı için gitgide yozlaşan insandır.
übermensch adlı terimi felsefeye kazandırmış kişidir. ona göre bu kategoriye giren insanlar hertürlü toplumsal yargı ve dogmadan muaf tutulabilirler. gerekirse insan öldürüp, gerekirse hırsızlık yapıp oyunun kurallarını kendileri kurabilirler ve yaptıkları hiçbir eylem de suç addedilemez çünkü onlar bunu gerekli gördükleri için yapmışlardır dahası başkaları için suç olan şey onlar için suç sayılmaz.
(bkz: nazi)
"niye bu adam bu kadar çok seviliyor ve niye hakkında devamlı entry giriliyor, herkes çok seviyor da ben neden haz etmiyorum kendisinden" tarzında kendi kendime sorular sormama neden olan filozof.
Hakikati ancak inanmayarak ve kuşku duyarak yakalayabilirsiniz. tanrının kucağında olma isteği hakikat değil, çocuksu bir istektir. bu ölmeme arzusudur, tanrı diye adlandırdığımız o ebediyen şişirilmekte olan emziğe sarılmaktır.
ölümün son iyiliğinin bir daha ölecek olmamamız olduğuna kendini inandıran, sıradan bir insan olmayan, düşüncelerini duygularının gölgelerine saklayan zamanının çok ötesinde yaşamış filozof, apayrı bir yaratık.
hayatını göçebe gibi yaşamış ümitsiz, ümitsizliğin kötülüklerin en büyüğü olduğunu bağıran, çarptığı kapıdan içeriye girmemeyi kendine baş yol edinmiş kişilik.
"çok şükür ki Tanrı'yı öldürdük."cümlesinin sahibi.her filozof gibi onun da yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.cümlenin içeriğinden aslında insanların doğuştan inanma dürtüsüne sahip olduğu nu anlamak zor olmasa gerek.
tanrının bizlere lutfettiği değerli şahsiyet friedrich nietzsche tanrıların hepsini öldürmüş bulunmaktadır.tanrının aslında var oldugunu fakat kişiyi yarattıktan sonra ortadan kayboldugunu yani öldüğünü ima etmek istemektedir.
üstün insan kavramını ortaya çıkaran nietzsche der ki: "bakın, ben şimşeğün peygamberiyim...bu şimşeğe Übermensch(üstün-insan) denir...tüm tanrılar öldü: şimdi Übermensch'in yaşamasnı istiyoruz...bir gün öğle vaktinde bu bizim son isteğimiz olsun...hayat bir haz pınardır; ama ayaktakımnın da su içtiği yerde, bütün kuyular zehirlenir"
pek değerli filozofumuz dile getirdikleri ile hem kendi hayatını zindana çevirmiş hem de dile getirdiklerini işitenlerin hayatlarını. bir kez başladısanz eğer sevgili nietzschenin yazdıkların söylediklerini okumaya, sarhoş olmaya başlamışsınızdr demektir. yalpalamanızla birlikte tüm düşünceler birbirine karışmıştır artık ve işin içinde çıkamayacaksınızdır.
düşünceleriyle bariyerler yerletiştirir; insanlarında kendi düşüncelerini oluşturabilmelerine engeller. kesin bir noktaya ulaşmanız imkansızdır bu da beyninizi kemirir durur.
mesela;
insan mı tanrının hatasından ibaret? yoksa tanrı mı insanın hatasından ibaret?
gerçeğin ne kadarına dayanabilirsiniz?
there is no beast without cruelity.
yükseldikçe uçma bilmeyenlere, daha küçük görünmemiz kaçınlmazdır.
bizler arzu edilenden ziyade arzu etmeye aşığızdır
yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir.
size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemim yollarını aramak değil.
beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir
ölümün son iyiliği bir daha ölmeyecek olmaktır.
kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?
daha bir çok üzerinde düşünerek yıllarımı harcayabileceğim mevcut sözleri bulunmaktadır.
sevgili filozofumuz frengi hastalığına yakalanmıştı; bu sebepten kadınlarla birlikte olmama prensibini edinmiştir. tek önemli gönül ilişkisini lou salome ile birlikte yaşamıştır. aristokrasi tayfasından olan bu bayan da nietzschenin fikirlerine çok değer vermekteydi. enteresan bir fotoğraf günümüze kadar gelmiştir. sevgili nietzsche, o sıralar pek değer verdiği arkadaşı paul ree ve elindeki kırbacı ile salome.
Beynindeki doğum sanıclarını şu şekilde ifade ederdi: "sürekli acı; günün birçok saati boyunca, deniz tutmasına benzer bir his, konuşmayı güçleştiren bir kısmi felç."
filozof kitle hareketlerinden nefret ederdi. toplumda var olan gelenek göreneklerin kişiyi körleştirdiğini söyler aptal insanların ise bu kurallara ayak uydurma çabalarına lanet ederdi.işte dininde bu şekilde aptal insalara layık kurallardan ibaeret oldugunu düşünürdü.
anlamak ve anlatmak çok zor. eğer boşluktaysanız nietczsheden uzak durmanızı tavsiye ederim.
"yalnız başıma gidiyorum, ey çömezlerim! siz de böyle gidin yalnız başınıza! böyle istiyorum.
uzaklaşın benden, koruyun zerdüşt' e karşı kendinizi! daha iyisi: sakının ondan! kandırmış olabilir sizi.
bilgiye yönelen insanın düşmanlarını sevmekle kalmayıp, dostlarından nefret edebilmesi de gerekir.
kötü davranıyor demektir, öğretmenine karşı, hep öğrenci kalan kişi. neden yolmak istemezsiniz benim çelengimi? oysa ne değeri var zerdüşt' ün! bana inananlarsınız hep, oysa ne değeri var tümden inananların!
buldunuz beni; kendinizi aramadan daha. böyle yapar bütün inananlar; bundandır hep az değer taşıması tüm inancın.
beni yitirin, kendinizi bulun diyorum şimdi size; ancak beni tümden yadsıdığınız gün, geri döneceğim size..."
kendisi en baba ateistlerdendir. ayrica bu topraklarda dogmus olsaydi dinciler tarafindan linc edilip oldurulmesi uzun surmezdi. bugun kitaplari yasaklanmis olurdu.
hitler' in eserlerini propoganda aracı olarak kullanmasıyla yanlış anlaşılmış filozof. insanın toplumun yozlaşmışlığına rağmen evrimleşmesini, değer yargılarının çökmesini ifade etmek isterken, eserlerini yarım yamalak okuyan alman halkı onu, kurulu düzeni yıkmakla suçlamıştır. tek amacıysa toplumun kendisini aynada seyretmesini sağlayan eserler vermek ve insan beynini derinliklerine hitap etmekti.
nihilizm ile başlattığı felsefik tarzı, yıkıcı bir aşkın ardından dinlenmeye çekildiği italya' da varoluşa yönelmesini sağlamıştır. italya' nın doğası nietzsche' yi etkilemiş, süreklilik duygusuna kumsalda oturup rüzgar üzerine doğru eserken ve dalgalar kıyıya vururken kapılmıştır. eserlerindeki sert dili, lou salome' nin verdiği aşk acısından, toplumun bozulmuşluğuna isyandan ve şeylerin kaynak ve gidişatı hakkındaki detaylı araştırmasının yarattığı kültürel birikimin fazlalığından dolayı ortaya çıkmıştır.
--spoiler--
beni anlamanızı beklemiyorum, beni gelecek kuşaklar anlayacak.
--spoiler--
friedrich wilhelm nietzsche' nin yanlış anlaşılan bir başka yönü ateistliğidir. meşhur sözü ' tanrı öldü ' ile, tanrı' nın emir ve yasaklarının insanların elinde menfaat için anlam değişimine uğramasına dikkat çekmiştir.
19.yy da yaşamış alman filozof.
"zamanından önce doğmuş biriyim" demekle son derece doğru söylemiştir, çünkü yaşarken kitaplarına okuyucu bulamaz. ancak öldükten sonra değeri anlaşılabilmiştir.
Yaşamının son günleri sağlık açısından çok ızdırap dolu geçmiştir.
Frengi hastalığı 3. safhaya geldiği için aklını kaybetme noktasına gelmiştir.