her ne kadar başyapıtı "böyle buyurdu zerdüşt" olsa da, benim nazarımda ecce homo'nun ayrı bir yeri vardır. ecce homo'yu anlamak için nietzsche'yi tanımalı, hayatını bilmeli, eserlerini okumuş olmalı ve kimlerle niçin atıştığını da bilmek gerekli. bunun da ziyadesinde kelimelerini anlayabilmeli. ne yazık ki nietzsche popüler olduğu kadar anlaşılan biri değil günümüzde.
hep sils maria'da gözlerine vuran ışıltıyı ve yüzündeki mimikleri hayal etmişimdir. zerdüşt'ün 2. bölümünü ona yazdıran o yeri, o an'ı, o ifadeleri merak etmişimdir. nice'de suyun akıntısına saldığı aklının iplerini merak etmişimdir sonra. ya da aklını kaybettikten sonra bir an dilimi aklının geri gelip ablasına soru sorduğundaki yüzünü merak etmişimdir. when nietzsche wept'i okusaydı terlikle kovalar mıydı yoksa hangi lafı çakardı kafamda yüzlerce kez kurgulamışımdır.
hallac ı mansur gibi anlaşılamamış veya herkesin dilediği gibi anladığı kişilik. bana göre nietzsche yazılarında çok fazla oksimoron kullandığı için anlaşılamamaktadır. mesela üst insan derken her türlü üstün vasıflarından soyutlanmış sadece insan olan insandan bahseder. ben de anlaşılamam şimdi. yine deneyeyim. nefsinizin sizi diğerlerinden üstün gören bir yanı vardır. mesela ben ondan daha iyi koşarım, ben ondan daha iyiyim, ben ondan daha zenginim, benim atalarım daha soyluydu gibi özellikleri ile bir insanın kendini diğerlerinden üstün görmesi gibi özelliklerin hepsinden kurtulup basit, yalın bir insan olduğunu kabullenmek üstünlüktür, üst insan olmaktır. yine mi beceremedim. bir daha deneyeyim. üst insan hiçbir üstünlüğü olmadığına inanmaktır.
düşünce dünyasında üst insan olmanın yolu gerçek hayatta hiçbir üstün özelliği olmadığını kabullenmektir. fakat psikolojide üst benlik, dinimizde nefis dediğimiz bu olgu bizi yaşatan güçtür. çoğu insan nefsi olmasa(ki her insanda vardır. ama nefsi bir şekilde çok ezilmiş insan, değeri kalmadığını anlamış insan) ölmeyi tercih edip büyük psikolojik problemler yaşar. bu problemleri yaşamadan nefsimizi bir kenara bırakabiliyor ve ezik olduğumuzu kabullenebiliyorsak üst insanız. yoksa ben en iyiyim, ben en iyisini bilirim diyen isek en aşağılık insanız.
biraz çatlak, biraz da sempatik olan sevgili filozoftur. hitlerin kendisinden etkilendiğini söylenir. elbette bu söylentinin bir safsata olmadığı açıktır. çünkü sevgili filozofumuz, üstün insan konusunun üstünde bayağı durmuştur. insanı şüphelendirmiyor değil. ama sonuçta bir filozoftu ve kendi düşüncelerinin böyle bir katliama neden olacağını tahmin edemezdi.
böyle buyurdu zerdüşt adlı kitabı enfestir ve herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. bu adamı sevin sevmeyin, nefret edin veya etmeyin, bu kimseyi ilgilendirmez. fakat kitabı okunmalı, takdire şayan bir eser. herkesin fikri ayrıdır, zevkler farklıdır vs. vs. bunlar tamam ama hayatınızı kolaytıracak, tecrübe edeneceğiz, boş yaşamayacağınız bir dünya için, kendiniz için, sevdikleriniz ve gerçek olan her şey için bu kitabı okuyun!
nietzsche bazı düşüncelerimiz ters düşse bile o çok iyi bir adam olduğuna inanıyorum, hatta diğer birçok insandan farklı olan bir zekası var. öyle bir hayat yaşadım ki şiiri en sevdiğim eserler arasındadır bu arada...
gidene kal demeyeceksin.
gidene kal demek zavallılara,
kalana git demek terbiyesizlere,
dönmeyene dön demek acizlere,
hak edene git demek asillere yakışır.
kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hep sen olursun...
düşün...
kim üzebilir seni senden başka?
kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
her şey sende başlar, sende biter...
yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme,
tükettirme içindeki yaşama sevgisini...
hayat sana ekşi limonlar sunarsa, sen de tekila ve tuz iste ...
ciddi bedensel ve ruhsal hastalıkları olan bir düşünürdü. dolayısıyla her fikri fazlaca ciddiye alınmamalıdır. zira nietzsche'nin bazı fikirleri ham beyinler üzerine ciddi olumsuz etkilere sebep olabilir. kritikleriyle birlikte okunmalı ve analiz edilmelidir.
felsefeden anlamayan basit düşünen ve ironiden anlamayan yazarların buraya yazması bu adama hakarettir.
kadınlardan nefret eden ve düşmanlığı olan değil, onlara hayran olan ve onlar karşısında kaba kuvvete sahip olsan da bir erkek olarak zekaları karşısında zayıf kaldığını kabullenen bir insanı kadın düşmanı diye nitelemek ne derece doğru? hem de kadınların ayağına gitmekten bahsederken...
ben de "sevgilimi dövemiyorum, iki üç kişi gelsin de dövelim" dersem gücüm yetmediğini mi sanacaksınız?
az yukardaki entrymde de yazıyor. bu yazarı anlamak için önce oksimoron neymiş onu öğreneceksiniz.
sonra dedim ki söz ver kendine
denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan anladım... *
sözlük yazarlarından her okuyanın "bunu bir tek ben anladım" gibi bir yanılsamaya düşmesine sebebiyet veren filozof. eğer yaşayıp bugünleri görseydi çok gülerdi eminim.
not. eksi veren arkadalar tamam merak etmeyin sizler kesinlikle nietzshe'yi anlıyorsunuz ve o size gülmez, sizlerden feyz bile alır hatta eminim :)
insanları üç kategoriye ayırmış kişidir. ilki; gözlerinin önünde perde olan ve koyun diye tabir edebileceğimiz şekilde düşünmeden, farkındalık kazanmadan bir şeylerin peşinden gidenler, ikincisi; gözündeki perdeden kurtulmuş, bir şeylerin farkına varmış fakat halen o sürüyle hareket eden, üçüncüsü ise übermensch'tir. desem de bana inanmayın felsefe dersim c geldi.saygılar.
son zamanlarda, birkaç dizide hani dayılar yeğenler falan vardı, işte birkaç sözü alıntı yapıldıktan sonra herkesin çok iyi bildiğini iddaa ettiği filozoftur. anlamak o kadar mı kolaylaştı diye insan düşünmeden edemiyor. ayrıca 3 kişiden en az biri öldürmeyen acı beni güçlendirir şeklinde msn iletileri yazar, onu nerden duydular bilemedim.
--spoiler--
öyle bir hayat yaşıyorum ki,
cenneti de gördüm, cehennemi de
öyle bir aşk yaşadım ki,
tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
bazıları seyrederken hayatı en önden,
kendime bir sahne buldum oynadım.
öyle bir rol vermişler ki,
okudum okudum anlamadım.
kendi kendime konuştum bazen evimde,
hem kızdım hem güldüm halime,
sonra dedim ki " söz ver kendine "
denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
korkak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
öyle çok değerliymiş ki zaman,
hep acele etmem bundan, anladım.
--spoiler--