freddie mercury

entry651 galeri404 ses2
    101.
  1. gay lerde bıyık modasının öncülerindendi.
    1 ...
  2. 102.
  3. iyi ki dogdun..

    too much love will kill you... or?
    4 ...
  4. 103.
  5. momma!
    I don't wanna die.
    i sometimes wish i'd never been born at all.

    happy birthday mister mercury!
    7 ...
  6. 104.
  7. doğumgünün kutlu olsun, my dear.
    1 ...
  8. 105.
  9. "my life has been saved" adlı şarkıyı aidse yakalandıktan sonra bir daha seslendirmiştir. ve bu şarkı beni benden almaktadır. ikinci kere söylediği hali tüylerimi ürpertmektedir. ve anlamaktayımdır ki sesinin dünyalar güzeli olması şarkılarını bu denli hissederek söylemesidir.
    0 ...
  10. 106.
  11. 5 eylül'ün freddie'nin doğum günü olduğunu bilmediğim halde bütün günü (bkz: innuendo) albümü eşliğinde geçirmiş olmam da hayatın bana yaşattığı garip bir anektod oldu. Doğum günün kutlu olsun freddie, huzur içinde uyu.

    till the end of time...
    4 ...
  12. 107.
  13. sağlığında elton john la biraz az takılsaymış ne iyi olacakmış kişisi.
    3 ...
  14. 108.
  15. 80'li yılların başında michael jackson ile ortak şarkılar üzerinde çalışmıştır. fakat michael jackson thriller ile belki kendisinin bile ummadığı kadar başarı elde ettiğinden birlikte okudukları şarkılar state of shock ve there must be more to life than this ile sınırlı kalmıştır.
    1 ...
  16. 109.
  17. geç tanıştım, çok sevdim. duyduğum en muhteşem seslerden. arabada, işte, evde durmaksızın dinlediğim yegane müzisyen. erken ölmüştür. unutulmayacaktır.
    (bkz: bohemian rhapsody)
    (bkz: love of my life)
    4 ...
  18. 110.
  19. yaşarken dünyanın en iyi sesiydi.öldü hala dünyanın en iyi sesi.. her öğretmenler gününde ölümüne tekrar tekrar üzülürüm.bir daha öyle bir ses gelirmi ki dünyaya, gelirsede benim ömrüm vefa edermi ki.

    çocukluk aşkımdı.ve hala beğendiğim tek bıyıklı erkek.huzur içinde yat.
    4 ...
  20. 111.
  21. under pressure'da why can't we give love, give love, give love, give love..." derken evrendeki mevcut boyut sayısının bir fazlasına geçtiği söylenir.
    1 ...
  22. 112.
  23. fiziksel olarak türklere benzetirim kendisini.mükemmel ötesi sesi vardır bu adamın.geçenlerde gazetede okumuştum.queen dünyanın en çok beğenilen grubu seçilmiş,ancak freddie mercury öldükten sonra queen eskisi gibi başarılı değil.işin ilginç yanı bataristi ve gitaristinin de gayet güzel sesi vardır.sanırım ses güzelliğinin yanında popüler olup ilgi çekmekte gerekiyor başarılı olabilmek için.
    1 ...
  24. 113.
  25. ölümünün 18. yılı, hala onun gibi müthiş bir ses bulamadık.
    özlüyoruz seni büyük üstad.
    1 ...
  26. 114.
  27. fiziken öleli 18 sene olan mükemmel, asla unutulmaması gereken sanatçılardan.
    müziğin efsanesi.
    (bkz: show must go on)
    2 ...
  28. 115.
  29. i was born to love you...

    too much love will kill you...

    i don't wanna die, i sometimes wish i've never been born at all...

    yahu o bu değil de;

    who wants to live forever?
    *
    5 ...
  30. 116.
  31. adam mükemmeldir hayranıyımdır o ayrı. ama her kafamız güzel olduğunda adamı eşşeğe benzetmekten kendimi alamıyorum.
    2 ...
  32. 117.
  33. bu gün ölüm yıldönümü olan muhteşem ses. (bkz: #6126585)

    ölmeseydin ben de seninle evlenseydim ne güzel olurdu be freddie cim. huzur içinde yat. hala seviliyorsun.
    1 ...
  34. 118.
  35. öldükten 18 yıl sonra bile saygıyla anılmak büyük bir iş. allah rahmet eylesin.
    1 ...
  36. 119.
  37. koca gün şarkılarını dinleyerek andığım rock efsanesi.
    1 ...
  38. 120.
  39. adam tek kelime ile "efsane" fazla söze ne hacet.

    o kadar!*
    1 ...
  40. 121.
  41. -yes, i do have aids.

    böyle anlatmıştı vedanın yaklaşacağını ama show must go on demişti.

    5 eylül'de doğumgünü için bir şeyler yazayım istiyordum, yapamıyordum. bugün çekip gidişinin 18.yıldönümü. hiç yaşarken görmediğim gibi ölümünü kabullenemediğim gerçeği kimilerine saçma geliyor. we'll keep on fighting till the end diye bastırdıkça notalara, sanki hala hayatta, londra'da bir yerlerde kendi kendine şarkı söylüyormuş gibi hayal ediyorum onu.

    yıllar önce bugün, o müziğin vücuda gelmiş hali, yaşadığı zamanlara denk gelemememizin acısını bir kez daha hatırlattı mr. mercury.

    -we don't let you go!
    2 ...
  42. 122.
  43. çok çocukça bir yazı olacak. ama çok da umrumda değil. yıllar sonra aklıma gelmiş, kimin ne düşüneceğini mi umursayacağım kendimi dahi umursamıyorken?

    10 yaşındaydım. bir araba reklamı çıktı, bir kadın "şov başlıyor" diyordu, ardından arabalar falan. çok beğenmişti herkes şarkıyı. ingilizce dersinde öğretmenden istemişlerdi "bulun, getirin, dinleyelim". ben pek umursamamıştım. şarkı güzeldi. ama o kadar.

    öğretmenimiz bir sonraki derse getirdi şarkıyı. bu sefer daha iyi dinlemiştim. harikaydı. the show must go on'du adı. sonra hemen evimize en yakın kasetçiye gittim. yeni aldığımız teypte cd özelliği de vardı, onu da kullanasım geldi. biriktirdiğim bütün parayla bu şarkının olduğu bir queen cd'si aldım: greatest hits 2.

    sonra yavaş yavaş, o albümde beğendiğim şarkıların olduğu albümleri almaya başlamıştım. o yaşlarda elime geçen bütün parayı buna yatırarak, ancak 3 yılda tamamlayabilmiştim bütün albümlerini queen'in, freddie mercury'nin solo albümlerini de alıyordum.

    o zaman şarkıları internetten indirmek gibi imkanlarımız kısıtlıydı. öyle bir olay vardıysa da, bizim yaşımız küçüktü, bilgisayarımız yoktu evimizde. şimdiki gibi değildi ne de olsa. o yüzden bunu dinlemek istiyorsak, albümleri almak zorundaydık.

    ailem, yemekhanede yemek yediğim için yanıma sadece dolmuş paramı verirdi, o da servisi falan kaçırırsam diye. o paraları biriktirerek queen albümlerini alırdım. haliyle iki albüm arası baya uzun zaman demekti benim için. arada bir cebime para girsin de albümü daha çabuk alayım diye yemekhane fişlerimi satardım çocuklara.

    güçbela paralar birikirdi. albümleri bu şekilde tamamlarken, bir yandan da video kasetlere merak sarmıştım. dinlediğim adamları izlemek de istiyordum. o zamanlar youtube gibi bir imkanımız yoktu tabii. yine aynı şekilde, aynı güçlükle paraları biriktirir, alırdım kasetleri. ama bir sorun vardı, kasetler vhs idi, bizim kasetçalarımız betamax. sonra biraz daha para biriktirirdim betamax kaset almak için. sonra biraz daha para, vhs'yi betamax'a çektirebilmek için.

    bir arkadaşımı daha alıştırmıştım queen'e. elimize ne geçerse hemen birbirimizle paylaşırdık. onun teyzesinin evinde internet vardı. "kingmercury" diye bir siteden freddie mercury, queen resimleri çıkartıyordu siyah beyaz. getiriyordu okula, fotokopiyle büyüttüğümüz fotoğrafları poster yaptırıyorduk. sabit boyutta kalanlarla da bir dosya hazırlamıştık kendimize. ne biri, ikişer dosyamız vardı. internetten bulduğumuz her dökümanı düzenlice klasörlüyor, bir albüm oluşturuyorduk. yıllar sonra bunları gören insanların, bunları alabilmek için bize yüzlerce lira teklif edeceğini bilemezdik. o kadar güzellerdi, o kadar özenmiştik onlara.

    bu arada büyüyorduk da tabii, içsel çekişmelerimiz vardı. hayranlıklarımız, aşklarımız, arkadaşlıklarımız.

    o zamanlarda jose mauro de vasconcelos'un bir kitabını okuyordum: güneşi uyandıralım. kitapta zeze, maurice chevalier ile özel, gizli bir bağ kuruyordu. tam bu dönemlerime denk gelmişti, çocuktum. çok çocuktum. böyle böyle, freddie de benim arkadaşım olmaya başladı. fotokopiyle yaptırmadığım sadece 1 posterim vardı, onu da blue jean vermişti. kendi odam yoktu o zamanlar, annem ve babamla aynı odada uyuyordum. tam yattığım zaman göz hizama gelecek şekilde yapıştırmıştım posteri.

    ne zaman sevinsem, ne zaman üzülsem gidip ona anlatıyordum. kimseye anlatamadıklarımı ona söylüyordum, kendimle yüzleşmek istediğim zaman onunla konuşuyordum. anormal bir durum olabilir, ama bu çocuk da bu şekilde atlatmaya çalışmış onu işte. birçoklarınınkinden daha güzel bir yol bence.

    onun öldüğü arada bir aklıma gelirdi. kendime kızardım, "hayır ölmedi" diye. ama olayı o kadar içselleştirmiştim ki, her 24 kasım'da bunu kendime itiraf etmek zorunda kalmam beni kendime karşı hırslandırıyor, hırçınlaştırıyordu.

    zaman geçti, ben büyüdüm. onu unutmadım, ama onu biraz ihmal ettim. ama o aynısını yapmadı. duvar başka olsa da, o poster hala benim gözlerimin içine bakıyor, ben ona baktığım zaman. ne zaman istersem sesini esirgemiyor benden. ne zaman istersem yine düşüncelerimde. (bkz: friends will be friends)

    sanırım o yaratılanı, ben iyice içime soktum. o kadar içimdeydi ki, asla bana hayır demiyordu işte. gittiğim zaman yüz çevirmeyen tek arkadaşımdı. bir poster, bir ses, veya freddie mercury.

    piyanoyu onun için çalmıştım. şarkılarımı onun için söylemiştim. resimlerimi onun için çizmiştim. o ne yapıyorsa, hepsini aynı iyilikte yapmak için gayret etmiş, onun sayesinde şuanki gibi bir insan olmuştum işte. hatta parayı da, tutumu da ama en önemlisi emeği de onun sayesinde öğrenmiştim dolaylı olarak.

    borçluyum ona. herkesten çok borçluyum. ya da borçluyum çocukluktaki içselliğime.

    birkaç yıl önce mesela, albümlerimi karıştırırken "greatest hits 1" albümünün kapağına düştüğüm bir notu hatırlıyorum, "ikinci queen albümümü aldım, çok mutluyum. tarih 25 şubat, 1997. böyle böyle geçti işte zaman, böyle böyle büyüdü bir çocuk.

    sonuç ne olursa olsun. ben çocukluğumu ona yükledim belki de. aradan kaç yıl geçtiği önemli değil, kaç yıl geçeceği de. ben kulaklarımda hala freddie'nin sesiyle yaşıyorum, hala queen'in büyüsüyle, çocukluğumu hatırlayarak, özleyerek, tekrar yaşayarak... anormalce mi? deli miyim? en güzel delilik bu olsa gerek.

    ne yapsam da borcumu ödeyemem. sesini duyduğum zaman hiç edinmediğim bir arkadaşa mı ağlıyorum, yoksa o sesteki duru güzelliğe mi bilmiyorum.

    "who wants to live forever?" diye hayıflanmış olmasan, sonsuza kadar yaşatmak isterdim seni...
    15 ...
  44. 123.
  45. 124.
  46. bad trip'in #6623899 nolu entry'sini gülümseyerek okudum. çok benziyordu benim öyküme. bir farkla; freddie yaşıyordu ben onu tanıdığımda. ve ben onun öldüğü günü anımsıyorum.

    queen eğlenceyi simgeleyen her şeydi ben ve benim gibi hissedenler için. freddie de bunu amaçlamıştı; eğlenmeyi, dostlarla ve huzur içinde...

    yıllar geçti. hala unutulmadı freddie. queen de yaşıyor. demirbaş şarkılar yapmışlar hep; bunu anladıkça ve anımsadıkça gurur duyduğumuz...

    üniversitedeyken, bu kült gruba türkçe isimler yakıştırmıştık; #6623920 nolu entry'yi görünce aklıma geldi birden. kayın grubu demiştik gruba; vokal ferdi yerküre, gitar bayram ney, bas can diken ve bateri; raşit telli!

    eğlenmeyi amaçlamıştı freddie; biz de eğlenmeyi amaçlayıp böyle isimlendirmiştik.

    saygılarımla efendim; her türlü saygılarımla...*
    2 ...
  47. 125.
  48. banu güven'in hakkkında ''Freddie Mercury'siz bir hayat çok tatsız olurdu'' dediği aşmış sesli biseksüel rockstar.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük