9 saniyede atilacak golün 16 saniyede atılmasina sinirlenen teknik direktorumuz. takimin kendisini fazla yormadan skor uretmesini istemesi hatta hakemle olacak diyalogun ne sekilde gerceklesmesi hususunda da direktif vermesi galatasaray' in ne kadar profesyonel bir teknik ekiple calistiginin gostergesi. sadece taktik, sistem, oyuncu degisikligi vesaire degildir zaten is. onemli olan ince nuanslari gorebilip yanlissa duzeltme yoluna gitmektir. yoksa sokaktaki adam da soyunma odasinda tahtaya yazabilir kadroyu, sistem kurup sen cik sen gir der.
12 eylül 2009 galatasaray beşiktaş maçında rüştü'nün yaptığı hataları gördükçe barcelona'dan göndermekte ne kadar doğru bir iş yaptığını yeniden anlamış teknik direktördür.
kim ne derse desin. tartışmasız bu senenin en iyi transferi. şu an dünyada elit sınıf 10 tane teknik direktör varsa bu adam onlardan biri. bunu bilmek bunu söylemek için galatasaraylı olmaya gerek yok. bu futbol dünyasında kabul gören bir gerçek. galatasaray yönetimi bu fırsatı harcamamalı. rijkaard'a en az 5 senelik kontratı yapıp tabiri caizse anahtarı ona vermeli "buyur tükkan senin birader" diye. türk futbolunun sınıf atlaması için gereken köklü değişimin/anlayışın öncüsü olabilir frank rijkaard. çünkü bu fatih terim başta olmak üzere ne diğer teknik direktörlerle ne federasyonla ne de varolan kulüpçülük zihniyetiyle olacak iş değil. tabi kilit nokta galatasaray yönetiminin sergileyceği tavır. umarım rijkaard'ı tercih etmelerindeki düşüncenin temelinde böyle bir gerekçe vardır.
bir fanatik haberine gore, nihat kahveci'ye "sen besiktas'ta harcaniyorsun, daha iyi takimlara layiksin" demis, nihat da bu jeste gulumsemeyle karsilik vermis.
türkiye futbolu için önemli bir dönüm noktası. her geçen gün bunu daha iyi anlıyorum. sadece futbol için değil futbolcular için de önemli bir adam. iletişimi, sıcaklığı, kendine güveni ve bu güveni futbolculara aşılaması sayesinde, tüm futbolcular aşama kaydetmektedir. frank abim, hep böyle devam et.
türk futbol yorumcularının futbolun f' sinden anlamadıklarını ispatlayan adam. efendim yıllarca şunu duyduk biz yorumculardan ''takımın iskelet kadrosu yok, oturtamadı takımı hoca, iskelet kadroyu kuramadı.'' rijkaard geldi 6 oyuncuyu değiştirdi bir lig maçında ve yorumlar: ''eee rotasyon kem küm..iyi oldu ee şey...'' o maç kaybedilseydi yorumlar şu şekilde olacaktı: ''barcelona' yı şampiyon yapmak kolay, o kadroyu ben de şampiyon yaparım.''
şimdi bir şeyi daha yıkmasını, yorumcuların yüzüne tokat gibi çarpmasını istiyorum ''x ile y yanyana oynamaz.'' ya bu ne salak bir cümledir. elano ile arda yanyana oynamazmış. ulan barcelona bu ülkenin takımı olsa ronaldinho ile messi yanyana oynamaz derdi bu salaklar eminim.
tanım: daha önce dediğim gibi türkiye için fazla bir adamdır. zira yaptıkları-yapamadıkları gürcan bilgiç*, gökmen özdenak gibiler tarafından yorumlanacaktır.
altyapı sorumlusu olarak jan derks'i getireceği söylenen teknik direktör. jan derks hollanda'nın baş socut'larından biriolduğu ifade ediliyor milliyet gazetesinde. bu bazıları için bir anlam ifade etmeyebilir fakat anlamı şu. galatasaray altyapısını destekleyecek genç oyuncuları bulup alın size yıldız adayı diye sunacak bir yapı oluşturuyor.
türkiye2de scout anlayışı yok ve olmadı. bir zamanlar terim kendisinin bulup getirdiği 5-6*** adamla uefa'yı kazandı sonra da kimse alt liglere altyapılara dikkat etmedi.
şayet rijkaard bu anlayışı da temele yerleştirir altyapıdan gelen akımı kuvvetlendirirse bir 10-15 seneyi ipotekleriz. bunun yanında elbette avrupa başarısı gelecektir.
scout anlayışını önce yurtiçinde daha sonrada yurtdışında uygulanması ile mali yapı da 5 seneye kalmaz düzelir.
hâlâ ismi konusunda karışıklık yaşadığımız güzide takımımızın antrenörü..
kimi frank reykard,riykard daha da öküzleşip raykard der..
kimi de frenk " , " " " " " "
"rotasyon" denilen şeyi mükemmel uygulayan teknik adamdır. hem takımın tüm fubolcularını hazır tutuyor hem yorgunlukları önlüyor hem de tüm futbolculara "akıllı olun, alternatifiniz var" diyor.
--spoiler--
Farklı bir adam Rijkaard. Onu belki de en iyi futbolcuları anlıyordur. Eski oyuncularından Gudjohnsen bir röportajında aslında onun futbola bakışını çok iyi anlatıyor: "Maç öncesi bize 'Yaptığınız işten zevk alın' derdi. Ne olursa olur, kazanırsınız, kaybedersiniz. Ama bugün sizi izlemeye gelen 100 bin kişiye muhteşem bir gece yaşatmak için elinizden geleni yapın. Bu geceyi unutmasınlar."
Messi onun için bir yerde şöyle diyor: "Ona çok şey borçluyum. Bunu şöyle ifade edeyim. Onun için bir yerimi yaralasam, acıyı hissetmem."
Dripling takımı yavaşlatan, genel tempoyu düşüren bir şeydir. Daha hızlı oynamak için pas yaparak oynamak şarttır. Hareketli ve hızlı olmak bugünün futbolunun en önemli özelliğidir. Yaratıcı olmak için ille de topla gezmek zorunda değilsiniz.
Aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda. Ama hiçbir şey tam yok. Bu işi hem zorlaştırıyor hem de komplike hale getiriyor. Daha çok tepkisel bir oyununuz var. Karşı takıma göre taktikler belirleniyor. Kalite, güç aslında üç aşağı beş yukarı aynı. Ama Türkiye'yi farklı kılan şey biraz da şu; işler kötü gittiğinde bir anda oyun mantalitesi kaybolabiliyor. Yürekten oynayan oyuncu sayınız çok. Ama bu bazen aklı devre dışı bırakıyor. Herkes kendi başına maçı çevirmeye kalkıyor. O zaman da bütünlük kayboluyor. Türk futbol kimliğini tanımlasak kesinlikle yetenek var deriz, ruh var deriz, mücadele var deriz.
insanların Arda'dan bahsetmesinden daha doğal bir şey olamaz. Çünkü o gerçekten müthiş bir oyuncu. Ama daha çok genç ve bence çok daha iyi olabilir. Bunun başarmak için ne kadar övgü alırsa alsın alçakgönüllü olmaya devam etmeli ve çok daha fazla çalışmalı. Bu hayatı normalleştirmenin en iyi yolu budur. Arkadaşlarıyla uyumlu olmaya devam etmek, sahada iyi pozisyon almak ve takımın bir parçası olmak…
--spoiler--
türk futbolu için bir aziz olduğunu düşündürüyor insana..
"abi bi adam bu kadarmı yakışır bir takıma, şu asalete bakarmısın" cümlesini söylettirecek derecede taraftarları kendine hayran biraktırabilmiş teknik direktördür