son maçta kendisini eleştiren, takımın kapanmasına neden oldu diyen yorumcu bozuntuları için geliyor;
--spoiler--
Biz kesinlikle oyunu geride kabul edebilecek bir takım değiliz. Önde oynamamız lazım. Skoru korumak isteyebilirsiniz. Ama skoru korumanın yolu bu değildir. Mutlaka topa sahip olmanız lazım. Topu gezdirmeniz lazım. Hakem de bir insan. Doğru kararlar da verebilir, yanlış kararlar da. Önemli olan sizin performansınız ve bu tip durumlardan etkilenmemeniz. Ne yazık ki bazı futbolcularımız etkilendi. Hayalkırıklığına uğradı. Daha fazla faul yapmaya başladık.
--spoiler--
her haltı biliyorsunuz de mi? adam dünya futbol tarihinin en iyi orta saha oyuncularından biri, hücum futbolunu en iyi oynayan ülkelerden birinin oyuncusu ve hocası. son 25 yılda belki de dünyanın en iyi futbolunu oynayan takımın sistemini kuran adam. ama neymiş? oyunu okuyamıyormuş, takımı geri çekiyormuş, kadro kurmayı bilmiyormuş. komiksisiniz lan.
edit: hıncal uluç' un yazısını okuyup sinirden gaza gelinerek yazılmıştır bu entry.
git hocam git bu ülkeden. zamanında bir lincoln vardı adama demediğimiz kalmadı. çok da haksız sayılmazdık hani; çok şımarmıştı, işini ciddiye almıyordu filan. ama daha ilk yarı bitmeden asist krallığını ilan etmiş bir adama futbolcu değil dedik o ayrı. şimdi elano ile kıyaslıyoruz mesela onu spor programlarında ve 'yok canım elano düz topçu lincoln sihirbazdı diyoruz.' bu örnekleri çoğaltmak mümkün tabii. mesela bir ribery vardı hocam. hani şu bayern' de oynayan, hani manchester' ın bir servet önerdiği ama bayern' in bırakmadığı adam. o geldi mesela bu ülkeye ve biz sakat dedik, koşamaz dedik, anelka' nın bonusu dedik. hatta yüzü yaralı psikopat lan bu bile dedik. şaka gibi geliyor de mi hocam ama inanın ki dedik bunları. anelka demişken, şu an ingiltere' nin en iyi forvetlerinden biri olan bu adamı selçuk' un, deniz' in yanında yedek oturttuk mesela. siz benden daha iyi bilirsiniz hocam. tabii ki he futbolcu yedek oturur; ama galibiyet gereken maçta, üstelik denizlispor gibi bir rakibe karşı anelka gibi bir adam sanki yedek oturmamalı be hocam.
ispanya milli takımı bizim grubumuzdaydı hocam biliyorsunuz. yenilmeden gittiler dünya kupasına. başında del bosque var. hani biri dese ki 'milli takımın başına ispanya milli takımının hocasını getiriyorum' 'hadi lan şakacı' deriz. ama getirdik biz bu adamı bu ülkeye sonra da kasap bu deyip gönderdik.
derdim bu gelip gitmelerle değil aslında hocam, bunlar normal. bir futbolcu alırsın ya da bir hoca alırsın uyum sağlayamaz, şans yanında değildir, işini ciddiye almaz, rakipleri daha iyidir..vs. başarısız olur ve gider buna hiç lafım yok zaten. ama bu aşağılama sevdası nedendir onu hiç anlamış değilim hocam. birazcık elimizdekinin değerini bilsek, birazcık sabır göstersek daha iyi olur gibi geliyor bana. sanırım siz de benle aynı fikirdesinizdir.
belçika futbol tarihinin en iyi sağ beklerindne olan gerets' e sağ bekten anlamıyor dedik, hagi' ye yaşlı dedik. ortega, anelka, lincoln' filan halısaha topçusu dedik ki buna katılıyorum aslında. mesela ingiltere' de sahalar halı gibi olduğundan coştu sanırım anelka. kısaca herkese her şeyi dedik ama kendimize hiçbir şey demedik biz. şimdi sıra sende hocam. kıvırcık saçlarından tut da ten rengine kadar, giydiğin kıyafete kadar her şeyine laf söylenmesine hazır ol. galatasaray' ın nasıl ayağa pas yapabildiği, birkaç maçtır beni hayretler içerisinde bırakan -rakibi orta sahanın bir kaç metre ilerisinde ofsayta düşürmek- total futbolun güzel örnekleri pek umrumuzda olmaz bizim. keita niye oynamadı deriz biz. oynatırsan da elano niye yok deriz mesela. hazır ol bunlara ya da hepsini bırak bir kenara ve ne haliniz varsa görün deyip git bu ülkeden. birkaç sene sonra seni milan' ın başınsa filan izler ulan ne karizma adammış deriz o zaman da. sen en iyisi git hocam, git bu ülkeden.
ibb'nin genç topçusu hasan ali'nin son saniye çektiği şut aydın yılmaz'ın ayağına çarpsa ya da franco bu topu çelse şu anda dünyanın en büyük antrenörü olması işten bile olmayan teknik direktörümüz. hayır rijkaard daha ne yapsın servet ayağına gelen her topu 50 metre ileride ki adama ata*r arda maç 5-0 mış gibi kornerden gol atmaya çalışır, orta alanı toplasın diye oyuna alınan ayhan ortayı tamamen dağıtır bu durumda rjkaard ne yapsın kendi oynasa emin olun orta alanda hiç sorun kalmaz ama adam artık 47 yaşında ayıptır yani. kısacası sorun rijkaard da değil sorun rakibi küçümseyen ve maçın 90 dakika olduğunu unutan futbolculardadır. hala sezon başında ki serinin devam ettiğini sanan futbolcularda ama artık devir değişti e tabi çelikte değişti.
yardımcısı neeskens'i korumak için iki puanı gözden çıkarmış olan vefalı teknik kıvırcık. onun bursaspor maçında yaptığı saçmalıkları kendisi de bb spor maçında yapmıştır ki bakın ben de böyle yapıyorum onun bir suçu yok diyebilsin, o da kendisini savunabilsin. ben düşündüm düşündüm başka bi açıklama bulamadım. gözünüzü seveyim mesaj atmayın ki kendi kendimi de inandırabileyim buna.
gördüğüm kadarı ile dokunulmazlığı olan adam. en ufak bir şekilde eleştiren bile hemen futbol bilmemekle suçlanıyor. yahu bu takım lig başında çatır çatır oynarken rijkaard yere göğe konulamıyor ve farkı onun yarattığı , başarının da ona ait olduğu söyleniyordu ve haklılardı. şimdi bilmem kaç puanlık farktan gelinen duruma bakınca elbet bir yerlerde hata yapılmış olduğu gerçeği var ve elbet bunda rijkaard'ın da payı var. o halde eleştirenin üzerine niye hurrra gidiliyor anlamıyorum. ha bu demek değil ki kötü antrenör, gitsinama eleştirilmesi doğal. diğer antrenörlerin günahı ne o zaman? barcelona'yı çalıştırmamış olmak mı?
türkiye ye gelmiş geçmiş en iyi teknik direktördür sonuna kadar arkasında olunan adam'dır. ibb maçı eğer kazanılsaydı hakkında iltifatlar saydıracak insanların şu anda hakkında kendilerince yorum yaptığı insandır. barcelona'yla başarılardan başarılara koşmuş, geçmişini kimsenin tartışamayacağı hem futbolculuk,hem teknik direktörlük, hem de kişilik olarak çok düzgün bir insanın bile bir-iki maçtan sonra arkasından sallanıldığı bir ülkede yaşıyoruz, sene sonunda şampiyon olunca da övgüler yazar aynı adamlar. saygılarımla,
------- başarılar gelir geçer asaletin bize yeter ----
yarınki gazetelerin! spor sayfalarında yerden yere vurulması muhtemeldir. sonuçta galatasaray puan kaybı yaşadı. suçlu bulmak gerekir. kendisini sabırla işini yapmaya davet ettiğim teknik adamdır, türk spor medyasına aldırmasındır.
bok gibi teknik direktördür kendisi. zamanında futbolculuğu da hocalığı da aşikar olan yorumcular, yazarlar ve sokaktaki adam futbolu kendisinden çok daha iyi biliyordur ya da takımı rijkaard'dan çok daha iyi tanıyordur. bu galatasaray'a idmanları da sokaktaki adam yaptırıyor, tahminen kendisi de balkondan filan izliyordur. allah belasını versin, olmaz olsun böyle teknik direktör!
Galatasaray yönetimi de daha demokratik olsun bundan sonra! Hatta sözlükte anket filan açılsın o şekilde yazarlar belirlesin ilk 11'i, antreman programlarını filan. ne biliyor ki sonuçta kendisi! biz daha iyiyiz her zaman. ya da direk hıncal uluç'a emanet edelim takımı! işte o zaman deli bir futbol oynarız yemin ediyorum.
türk medyasının yeni hedefidir kendisi. bir fenerbahçeli olarak türkiyede bulunmasını bir şans olarak görmekteyim tıpkı del bosque, zico hatta aragones gibi. fakat bu isimler nasıl gittiyse kendiside o şekilde gidecektir...
hakkında atılıp tutulan adam. herkes çok biliyor, buyrun geçin takımın başına arkadaşım. görürüm o zaman kimi, nasıl şampiyon yaptığınızı. futbol izlemekle antrenör veya teknik direktör olunmuyor sayın arkadaşım. artık öğrenin bunu bir zahmet.
dünyanın en büyük balonu mu diye bende her geçen bir hissiyat oluşturan teknik direktör.*
meğer moderasyon önceden görüp tanımlamayı yapmış.
şu kayseri kadrosundan 1 puan geride, bursaspor'dan da geride, fenerbahçe'den hala geride olan takımın teknik direktörünü kimse bana kurt diye savunmasın. bu kurtsa eğer kocamış.
yani bu takımı bana versen ligde en kötü şu durumda olurduk zaten.
galatasaray'daki kredisini yavaş yavaş tüketen teknik adam. bir de yerine fatih terim'in geleceği söylentileri var ki aman allahım gelen gideni aratır olmasın sakın.
kimseyle bir olan adam değildir. bir kere elano'yu neden oynattığı konuşulup duruyor. adam deliler gibi çalışıyor, o da hakkı olan formayı veriyor. bu etik hareket neden hatır gönül meselesi gibi yansıtılıyor ki?
galatasaray bu akşam gayet iyi top oynadı, 3 tane de direği vardı, biraz da şanssızdı. hani derler ya futbolun adaleti yok diye, öyle bir şey.
hata neden rijkaard'da yani?
belediye'nin kaç tane doğru düzgün atağı var sanki?
işin özü, galatasaray direnen bir rakibe karşı istediğini alacakken belediye'ye hüseyin göcek yürü ya kulum dedi.
kornere giden topu göz göre göre aut diye değerlendirdi, sonra telaşından önüne gelen galatasaraylıya sarı kart çıkardı. oyunu yavaş yavaş galatasaray'ın sahasına yıktı, sonunda da dünyanın en saçma frikiğini gitti ceza sahasının önünde galatasaray aleyhine çaldı. tabi bu arada oyun 4 dakika uzamıştı, 4 dakika uzayacak ne olduysa bu maçta?!
neyse efendim uzattıkça uzattı bu maçı, belediye gol atsın diye elinden geleni çıtırdan yaptı, manyak etti milleti.
birisi, nihat kahveci üzülmesin diye yakmıştır takımının 2 puanını, diğeri de elano'nun motivasyonu düşmesin diye. bir de, takımının 3 puanını birden haftalardır saçmasapan oyuncu tercihleriyle yakan christoph daum'umuz var ki, evlere şenlik.
görülmeyeni gören adam. nonda 90 dakikalık 2 maçı üst üste çıkartabilse zaten büyük forvet olurdu, rijkaard da bunun farkında üstelik farkında olduğu bir şey daha var nonda giderse forvete koyabileceği adam yok! elinden geldiğince farklı kombinasyonlar deniyor ki bu tarz bir sıkıntı yaşamasın.
sene başında neden gönderildiği anlaşılamayan bir ümit karan olsaydı şu anda herşey değişebilirdi. iyi kötü alternatifi olan bir mevki olurdu . elindeki tek forvet nonda ise yapılan değişikliklere ses çıkartmayacakasın arkadaş.
hakem forması giymiş bir görme özürlü(!) şahsiyet * çıkıp son 10 dakikayı katletmese şu anda şampiyon olacak takımın hocası minvalinde entryler giriyor olacaktık...
inatla arkasında durulması gereken adam! gerets e yaptığımızı buna yapmayalım, bir şansımızı daha olamaz ya da bir terim dönemi daha kaldıramaz galatasaray!
inatla ve ısrarla;
şampiyon olacak takımın kurt hocası!
dörtlüyse başlıyor, abdul kader keita'yı kulübede oturtuyorsun. hadi bunu anladık. öne geçtin, haklısın diyelim. maç içinde, uzun pastan başka bir şey yapmayan elano'yu oyundan almak yerine keita'nın çok iyi anlaştığı shabani nonda'yı oyundan alıp oyuna keita'yı alıyorsun. ileride top tutacak, rakip defansı ileri çıkartmayacak en etkili adam nonda iken ve riskli olan 1-0 gibi bir skorla maç devam ederken bu hamleyle yaparak rakibi rahatlatıp rakibin öne çıkmasını sağlıyorsun. hal böyle olunca; rakip, hakemin * de yardımıyla 90+4'te golü atıyor. olmaz hacı...
frank rijkaard prestijli bir teknik adamdır. herkes gelmeden önce ne olduğunu, kimin oğlu, kimin kızı olduğunu biliyordu.
kendisi hakkında yapılan eleştirilerle ilgili en güzel yorumlardan birini bilgin gökberk yapmıştır. özetle:
"biz rijkaard'ı türkiye'ye niye getiriyoruz? onun bilgisinden faydalanmak için. sonra adamın oyuncu seçimine, tek forvet tercihine, maç öncesi kamp yaptırmamasına, taktiklerine, orta saha kurgusuna ve oyuncularla ilişkilerinin tamamına karışıyor, yanlış yaptığını iddia ediyoruz. o zaman rijkaard'ı neden getiriyorsun? madem türkiye'de yapılacaklar belli, riijkard'a senede 4 milyon dolar vermenin anlamı ne?"
bursaspor mağlubiyeti needeniyle büyüdüğünde işleri pek rast gitmeyecek bir oğlu olmuştur. olm başka zaman mı bulamadın lan doğacak? sırf kahvedeki beddualara bakılırsa 18'ini zor göreceksin. *
yeni doğan oğlunun analı babalı büyümesi dilenen teknik direktörümüz.
ayrıca, kendisini göndermek isteyen basına da kulak asmamalıdır. öyle ki aynı basın galatasaray' a süper kupa kazandıran, şampiyonlar liginde çeyrek final oynatan ve lig şampiyonu yapan lucescu' ya çingene demiş, her türlü baskıda bulunmayı marifet sanmıştır. önüne gelenin - ki futbolu objektif yorumlayabilen köşe yazarları alınmasın - spor yazarı olduğu ülkemizde eleştirinin kantarı yoktur, sabır gösterilmez, ilk puan kayıplarında kırıcı eleştiriler yapılır, kelle istenir.
galatasaray taraftarı sabırlıdır. 15 sene şampiyon olamasa da desteklemeyi sürdürmüştür takımını. rijkaard' dan istenen ilk şey, mutlaka ilk sezona kupa sığdırması değil - olsa elbette güzel olur - emre çolak, serdar eylik, anıl dilaver, fırat kocaoğlu, gelecek sezonla birlikte takıma katılacak özgürcan özcan ve oğuz sabankay' ı en iyi şekilde hazırlayıp galatasaray ve türk futbolunun hizmetine sunmasıdır. her köşeden bir teknik direktörün fırladığı ülkemizde, onlara kulak asılmadan yapılacak böyle bir çalışma belirli bir vadede meyvelerini verecektir.
Teknik Direktörümüz Frank Rijkaard, baba olmanın mutluluğunu yaşıyor. Frank Rijkaard;ın, eşi bir erkek bebek dünyaya getirdi.
Teknik Direktörümüz Frank Rijkaard ve eşini tebrik ediyor; hayata gözlerini yeni açan Santi Rijkaard;a ailesiyle birlikte sağlık ve mutluluk dolu bir ömür diliyoruz.
