aylardır birilerinin elini ovuşturup laflar hazırladığı adam. öyle ya adamın ''b planı'' bile yoktu. şimdi tam sırası, alfabeden ne planlar bulacaklar itinayla kendisine. tükiye'de çalıştığı, yurdum insanın sapına kadar taktisyen olduğu da yine itinayla öğretilecek kendisine. sıkı tutunsun.
galatasaray taraftarının hala arkasında durduğu bir galibiyetle sevmediği karakterine duruşuna karizmasına saygı duyduğu bir mağlubiyetle silinemiyecek insan freank rijkard. *
çapsızlar tarafından kazanı kaynatılmaya çalışılan hollanda'lı teknik adam. ayhan'ın top kontrol edememesi, mustafa sarp'ın ayağına top gelir gelmez rakip kaleye götünü dönmesi, arda turan hazretlerinin koşmaya tenezzül etmemesi, baros'un boş kaleye gol kaçırması da onun suçudur di mi zaten? ulan ne kadar da çapsızsınız be. büyüyün azcık. çapsızlar sizi.
galatasaray'dan 3 kişi al deseler beşiktaşımıza, biri arda olur biri de bu. 3.'yü almam, kewell'a baros'a falan yer yok bizim takımda. o kadar seviyorum yani bunu. işte, dünyaya atatürk gibiler 100 yılda bir geliyor ya, türkiye'ye de böyle teknik direktörler 100 yılda bir geliyor.
fırsat düşkünü tezcanlıların ismini ağzına sakız ettiği, hem futbolculuğunda, hem teknik adamlığında şampiyonlar ligi kupasını kaldırmış insan. bir de bu tezcanlı yavrukurtların tv'ye çıkan, upgrade olmuş modelleri vardır. oturduğu yerden ahkam kesmeyi pek severler.
ama adama derler: sen ilk ve son teknik direktörlük maceranda iki günde kıçına tekmeyi yerken, bu adam avrupa'da kupalar kazanıyordu. sen daha ne arlanmaz, utanmaz bir adammışsın ki gereksiz gereksiz konuşuyorsun. ulan yeminle bi' susun be. ülkem insanından soğudum lan.
herkesin futboldan iyi anladığı, kendince teknik direktör olduğu güzel ülkemde, özellikle rakip takım taraftarları ve sayılı spor adamları tarafından! kötü olduğu ilan edilen adam. biz biliyoruz ki, zaman herşeyi gösterecek, herşey daha iyi olacak. ama siz bu kadar acele etmeyin canlar, sonra üzülürsünüz, bizden söylemesi. *
kalitesi ile farkını hissettiren teknik adamdır. bakıyoruz hemen bu kalite ile neyi ifade etmek istediğimize...
takımı maç kazanıyor. ki kazandığı maç beşiktaş maçı ve maç 3-0'lık galatasaray galibiyeti ile sonuçlanmış... çıkıp da tripten, tribe koşmuyor. "futbolu öğretmek" derdinde değil; "öğrenecek çok şeyim var." diyebilecek kadar mütevazi. he ama biz alışkınız fatih terim'lere, mustafa denizli'lere...
yadırgıyoruz haliyle rijkaard'ı, göndermek istiyoruz. kariyerini bırak, başarılarını, forsunu salla gitsin arkadaş. adamın futbola bakış açısı farklı bir kere yurdumdaki meslektaşlarından. diğerleri "3 puanı cebe koymak" temelindeyken bu adam "öncelikle güzel futbol, puanlar kendiliğinden gelecektir." diyebiliyor açıkça.
yok yok! bu kadar soğukkanlı olunmaz arkadaş. ankaragücü'ne yenilmişsin bugün. çıkıp da "hakem" konuşmak en mantıklısı. böylece taraftarlar da bir suçlu bulurdu kendine. inanırdı hakemin kötü maç yönettiğine. zira burada işler bu kadar pratik arkadaş.
şu ana kadar kendisiyle ilgili girrdiğim yalnızca tek entry vardı. dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olması için potansiyeli belki vardır, ancak zamana ihtiyacı olduğu bir gerçek. van gaal in içine ettiği barcelona yı şampiyonlar liginde şampiyon yaptı, ama bu onu van gaal den daha iyi yapmaz, aynı sparta rotterdam ı küme düşürmesinin onu nurullah sağlam dan daha kötü yapmadığı gibi.
bugün bakıyorum kendisi kurban edilmek isteniyor. öylesine şişirildi ki bir anda neredeyse yerin dibine sokulacak. bugün maçı okuyamamış olabilir rijkaard; aslında bana göre gerekli değişiklikleri de yaptı, ancak aydın ın sakatlığı planları biraz altüst etti. mehmet topal ı oyuna almasını da çaresizliğe bağlıyorum. yedek kulübesine baktığımda sabri ve barış ı görüyorum ve herkesin pozisyonunu kaydırması ve tam bir fiyaskoyla sonuçlanmasına rağmen mehmet topal değişikliğinin hatalı olmadığını düşünüyorum.
yapması gereken tek şey elano yu yadırgamayacağı bir pozisyona çekmesi ve servet i ciddi biçimde uyarmasıdır şu kısa vadede.
güzide türk futbol medyası ile tanışmasının zamanı gelmiş antrenör.
yalnız ilk yenilgide birilerini * suçlaması şık olmamıştır. bir insanın asıl /asil duruşu yenilgilerde belli olur. mustafa denizli birçok konuda eleştirilebilir ama bu açıdan bakıldığında duruşunu/sölemini bozmayan bir adamdır yani, yiğidi öldür hakkını yeme demişler.
ankaraspor maçında çıkıp oynasa sahada hiç sırıtmayacakmış çağrışımı yapan hollandalı teknik adamımız. ona bok atanlar şunu düşünmeli; adam elindekini iyi kullanıyorsa ama sahadakiler oynamıyorsa yapacak bir şey yoktur. futbolu sahadaki oynar kenardaki yönetir. kenardaki bunu yap der, oyuncu yaparsa takım kazanır, yapamazsa kaybeder. eğer tüm iş hocada bitse ve x takımın oyucusu hocasından aldığı taktiği tam anlamıyla sahaya yansıtabilseydi örnek olarak chelsea ile wigan arasında bir fark olmazdı. futbolu futbolcu oynar hoca değil.
--alinti--
"beraber oynayıp, beraber kaybediyoruz. sorumlu olan benim ve bu mağlubiyeti üstleniyorum. ilk yarıda iyiydik ama gol atamadık. ikinci yarıda fırsatlar önümüze geldi. bunları değerlendiremedik. ilk gol sonrası gerçekten hayal kırıklığına uğradım."
--alinti--
alınan ankaragücü mağlubiyeti mühim değildir. frank rijkaard'ın uzun vadede hem galatasaray'a hem de ülke futboluna kazandıracağı çok şey var. bu yenilgiyi, öncesindeki alınan iki beraberliği ya da bu sezon olabilecek bir başarısızlığı galatasaray camiası çoktan hazmetmiştir, takımına, hocasına, yönetimine güvenmektedir. daum'un oynattığı kopuk ve sıkıcı futboldan, denizli'nin oynattığı sistemsiz, anlamsız futboldan ziyade çok daha keyif veriyor galatasaray. eylül ayında takıma yapılan kondisyon takviyesi dolayısıyla, ya da bilinmeyen bir sebeple galatasaray'lı futbolcularda bir form düşüklüğü aşikar. milli maç arasının soluk alabilmek için iyi bir ara olduğunu düşünüyorum.
yok sistem kuruyor, yok hele bi bekleyin takim otursun neler yapicaz gibi soylemlerle korunmaya calisilan teknik adam. arkadasim kurmaya calistigi sistem iyi hos ama bi bak bakalim senin oyuncularin o sistemde oynayacak adamlar mi? bi kafani kaldir. hadi canim...
kendi kafasindaki sistemi degil, takimin maksimum verimlilikte oynayabilecegi* sistemi oynatmaya calismasinda fayda olan teknik adam.
umarım bize benzemeyecek ve sisteminde ısrar edecek hoca. ama daha önce de belirtmiştik, orta sahamızda xavi ve iniesta yok, oyunun yönünü anında çevirsinler. keşke emre çolak gibi serdar eyilik gibi isimlerde ısrar etse şu aydın da ısrar ettiği kadar. arda yı yeniden sola atsa, elano yu ortasahada kullansa. bak yine akıl verdik. duramıyoruz efendim.
ilk sezonunda barcelona'da ronaldinho, etoo, rüştü * transferlerine rağmen katalan devi barcelona'yı düşme potasında gezdirdikten 1 sezon sonra şampiyonlar ligi şampiyonu yapan teknik direktördür. 3-0'lık ankaragücü mağlubiyeti beklenen bir gelişmedir. futboldan az çok anlayan biri olarak bu tarz farklı mağlubiyetleri hala beklemekteyim, rijkaard'ın gitmesine karşıyım.
yeni geldiği bir ülkenin futbol liginde 8 haftada 6 galibiyet 1 beraberlik 1 yenilgi almış bir takımın başında olan ve bazı arızaların gitmesini istediği kişi.
Galatasaray'a gelmesi yönetimin büyük başarısıdır. Yönetimin yada taraftarın bir, iki sonuç yüzünden göndermeyeceği kesin olan çok başarılı teknik direktör.
an itibariyle selçuk yula tarafından hakkında "rijkaard kim abi ne yapmış bugüne kadar, amma büyüttünüz adamı. bir derdi varsa gelsin benimle konuşsun" gibisinden laflar edilen teknik adam. rijkaard-selçuk yula??! kimmiş hakkaten bu rijkaard be peh...
türkiye'ye gelmiş en iyi yabancı teknik direktörlerden biridir.
kendini bilmez ve ülkemizde futbolun ileride olmamasının sebebi olan bir kesim tarafından birazcık çekememezlik biazcık kıskançlıkla gereksiz yere yargılanan galatasaray'ın başarılı teknik direktörüdür.
istifa etmesi gerektiğini söyleyen rakip takım taraftarlarının % 90'ı bu adamı takımlarının başında görmek için neler neler verirdi bir bilseniz.
ingiltere'de ne teknik adamlar var çeyrek asır takım çalıştırıyorlar, ne mağlubiyetler alıp ne hezimetlere uğruyorlar da yine de takımlarına toz kondurmuyorlar.
"rijkaard da kim?" diyenlere ise kıçımla gülesim var. Hiç mi avrupa maçı izlemedin, milan, barcelona ya da hollanda milli takımı maçlarına hiç mi denk gelmedin.
"rijkaard da kim?" diyebilmek için futbolla alakasız bir insan olmak gerek. bunu diyenin bir spor yazarı olması da ülkemizdeki futbolun nerelerde olduğunun göstergesi.
galatasaray'ımız ile imzaladığı sözleşmesinde "34 lig maçının tamamı kazanılacak" maddesi yer almayan tartışmasız türkiye'de bulunan en kaliteli teknik direktördür. iki maçtır yanlış oyuncu değişiklikleri yapmış olabilir ama 1 maç kaybedildiği zaman teknik direktörü yuhalayan kadiköy seyircisinden olmadığımız için rijkaard'ı destekliyoruz.
Ayrıca büyük bir teknik direktördür. Tüm rakipler adamın oynattığı takımın her maçı kazanacağını zannediyor ve kaybedince büyük şok yaşıyorlar. O derece büyüktür kendisi.
bir başka ismi ve dönemi hatırlatmak suretiyle hakkında nacizane bir şeyler söylemek istediğim insan. böylece hem o dönemleri çok iyi hatırlamayan genç galatasaraylı arkadaşlar için değerlendirme, hem de o dönemleri unutan diğer takımdaşlara hatırlatma olur.
fatih terim 1997-1998 yılında galatasaray' ı o zamana kadar hemen hemen sürekli oynamış olduğu 3 5 2 sisteminden 4 4 2 ye çevirdi. herkes karşı çıktı. herkes eski sistemi istedi. bir ara istifası gündeme geldi. bir ara liderden 9 puan geriye düştü. ama hoca sistemden zerre taviz vermedi. o sezondan itibaren de galatasaray' ın geri dörtlü anlayışı hiç ama hiç değişmedi. galatasaray o sezon ligde tam 43 gol yedi. peki nasıl oldu da şampiyon oldu? bir önceki sezonun sabrı sonucu vücut bulan baskılı hücum futbolunun meyveleri toplandı ve yenilen o kadar gole rağmen takım çoğu maçta yediğinden fazlasını atarak şampiyon oldu. böylece hem bir önceki sezon gösterilen sabır ikinci sezonda başarıyı getirdi hem de o sezon 4-4-2 ye gösterilen sabır takımda hiç değişmeyen bir iskelet oluşmasını sağladı.
yani önemli olan sabırdır. sabredemezsen kısa vadeli başarılarla, sınırı çapı belli türkiye ligi şampiyonluklarıyla avunur durursun. sabredersen fazla fazla bir sezonun heba olur. ama sonunda takımın öyle bir yapıya kavuşur ki o sabır sezonunun sıkıntılarını ilerde ders diye herkeslere gösterirsin. siz genç galatasaraylılar sanıyor musunuz ki biz 97-98 sezonunda az saç baş yolmadık, az kızmadık 4-4-2 sistemine. 43 golle bedel ödedik ve karşılığını da önce uefa ve süper kupaya giden süreçte, daha sonra da takımın genel savunma felsefesinde gördük fazlasıyla. şimdi de aynı şekilde orta saha ve defans hattında çok kızdığımız, şaşırdığımız hatalar oluyor galatasaylılar olarak. belki puan farkı daha da açılacak, belki şampiyonluk erkenden hayal olacak. peki ne istiyorsunuz siz galatasaraylılar? bu sezonun sonunda gelsin de nasıl gelirse gelsin bir şampiyonluk mu yoksa 17 mayıs 2000 tarihinde arsenal' in karşısındaki o mağrur galatasaray' ı mı?
tanım: sabredilmesi tek şart olan teknik direktör.
gerçekten de anlamadığı kaçınılmaz bir gerçek. baros'u çıkartıp nonda'yı oyuna alarak teknik direktör olunmuyor.
eto'o'yu, ronaldinho'yu, messi'yi kendi hallerine de bıraksan şampiyonlar ligi'nde yarı final oynar. şampiyonlar ligi'ni aldım diye havalara girmesine gerek yok.
afedersiniz ama galatasaray'ı o kadroyla şampiyon yapamazsa, diz çöküp yalvarmayın. "haklıydın, mustafa denizli türkiye'deki en iyi teknik direktörmüş ühühü. lütfen tırnak aralarını yalamamıza izin ver" demeyin, timsah kemirseniz affetmem. şimdi yola gelin, mustafa denizli'ye biat edin.
