yeteneklerine yakışır bir takımda oynamak isteyen futbolcudur. galatasaray'dan gidiş olayında ben de sövdüm ama kendi kariyeri açısından çok iyi oldu. marsilya'da oynadığı sene sonrası milli takımla dünya kupası finali oynadı. galatasaray'da kalmış olsa malum ligimiz dünya gündemden uzak olduğundan bu fırsatı yakalayamazdı.
marsilya'dan ayrılıp bayern'e gitmek istemesi ise son derece normaldi. her futbolcu daha büyük bir takımda oynamak ister ve marsilya artık kendisine üç gömlek küçük geliyordu.
almanya serüveninde de daha ilk senesinde bayern munich ve almanya liginin en iyi futbolcusu olduğu tescillendi. bayern de artık ribery'e küçük geliyor. doğal olarak real madrid gibi dünya devi bir takımda oynamak istiyor. belki antipatik geliyor sürekli ayrılmak istediğini sölemesi ama hiçbir profesyonel futbolcunun takımının armasını öpmesi ve sadakat göstermesi gerekmiyor. açıkçası kulübüne yeterli düzeyde bir teklif geldi, ribery de gitmek istiyor. bu saatten sonra bayern'in bu futbolcuyu satması her iki taraf içinde hayırlı olur.
kendisinin karakteri zayıftır. bu galatasaray metz'ten transfer ettiğinde de böyleydi marsilya'ya kaçarken de marsilya'dan bayer münich'e giderken de hep sorun çıkartmıştır. şimdi de aynı herzeyi bayern münich'te de yemektedir real madrid'e transfer olmak için elinden geleni yapıyor. kendisi yetenekli mi evet yetenekli bir futbolcu ama bu tarz sorunları olan bir futbolcunun yetenekleri benim için bir ifade etmiyor açıkçası.
karakteri, bizim görebildiğimiz kadarıyla, iğrenç ötesi olan futbolcudur.
bunu söylememi, hemen galatasaray taraftarı olmama yormayın, zira alakası yok. ribery'nin galatasaray'dan ayrılması olayında da, suçun büyük oranda galatasaray yönetiminde olduğunu kabul ederim. lakin, bir futbolcu eğer kendisini keşfedip çıkartan, parlatan kulübe 2 aylık maaşını ödemedi diye satışı koyuyorsa, o adamın karakterinde bir bozukluk ararım. hiç, "vay efendim, yabancı futbolcu bu, galatasaray'ı, türkiye'yi neden taksın" muhabbetine girmeyin. tüm dünyanın gördüğü gibi bu adam marsilya'ya da, bayern münih'e de aynı şeyleri yaptı.
bu ülkeye ne yabancılar geldi. mesele, futbolcunun yabancı veya türk olması değil. asıl sorun, futbolcunun karakteri. yoksa, böyle etik olmayan davranışlarda bulunacak türk futbolcu da çok var memlekette. dikkat edilirse, "etik olmayan" diyorum, "kurala, yasaya aykırı" demiyorum. zira, bu konu hakkında bir dava da açıldı, karar verildi, ribery tarafı haklı bulundu. o zaman, ribery ve menajeri kurala aykırı davranmamıştır. belki de, beceriksiz galatasaray yönetimi ispatlayamadı olayı, orasını bilemeyiz, hiçbir zaman da bilemeyeceğiz.
marsilya'da da galatasaray'da gösterdiği performansı gösterince, hemen büyük kulübe gitmek isterim triplerini atmaya başladı. nitekim gitti de. bayern münih'te daha ikinci sezonunu bitirdi, bu sefer de real madrid diye ağlıyor. takımın sezon başındaki yıllık fotoğraf çekimlerine arkasında olic yazan formayla geliyor, şaklabanlıklar yapıyor, antrenmana gelmiyor, sahaya çıktığında kasıtlı olarak oynamıyor. bu adam, bayern münih'te oynuyor. almanya'nın ve dünya'nın en iyi kulüplerinden birinde. ve, hala mutlu değil, yine gitmek istiyor.
peki, ribery diyelim ki real madrid'e satıldı. 2 sene sonra, "manchester city çok güçlendi, ben oraya gitmek istiyorum" demeyeceğini kim garanti edebilir? hiçkimse...
edit: bu entry'i kuyruk acısı diye betimleyenler bambaşkaymış yahu. gerçekten gülüyorum..
O zamanki Galatasaray yönetiminin acizliği ve kendi uyanıklılığıyla Marsilyaya kaçıp ordan da Bayern Münih e transfer olan fiyatı yüksek bi sağ açık oyuncusu
sorunlu futbolcu. kariyerinin en büyük ayağı bayern den bile bu kadar kısa sürede ayrılmak istiyorsa, demek ki gözü en tepede. avrupa değerlerinden bayern e yar olmuyorsa galatasaray a hiç olmaz. onun için ''galatasaray adama parasını zamanında ödeseydi takımdan ayrılmazdı.'', ''galatasaray a yıllar boyu faydalı olurdu'' düşünceleri abes olur.
real madrid'in kendisi için bayern'e 70 milyon euro teklif ettiği, galatasarayın ödenmeyen 90 günlük para (138 bin euro) yüzünden elinden kaçırdığı futbolcu.
son 5 senede tanrı kendisine yürü ya kulum demiştir.
barcelona nın sıkıntısının xavi, iniesta gibi göbekte oynayan teknik oyuncularının fazla sakatlanması ve arkalarında onların boşluğunu doldurabilecek bir oyuncu olmadığı göz önüne alınırsa, barcelona nın kendisini alma gibi bir şaçmalığa düşmemesi gereken futbolcu.
günde 5 vakit namaz kıldığını ifade etmiş futbolcu.
e be adamım hakkımızı yerken öyle demiyordun ama. hakkımız helal etmedik bilesin.
allah kabul etsin deyip şu aralar zevkle izlediğimiz şeytani futbolcu.
fatih gökşen tarafından şöyleydi böyleydı falandı filandı diye arkasından dedikodu yapılmış. yahu adam yarım sezon oynadı, üstelik kaçtı gitti, fakat buna rağmen galatasaray'ın altın 11'ine bile girdi. şimdi de elinden kaçırdığın için bu adama bok atıyorsun. ayıp ya...
tanım: iyi çocuktur.
bir galatasaraylı olarak kaçışında kendisini haklı bulduğum futbolcu.
bildiğimiz sorunlarını şunlardı ;
1-) adam zaten bir kere istanbul'u sevmemiş beğenmemiş.
+ sevmek zorunda da değil, beğenmek zorunda da değil hem bende sevmiyorum istanbul'u.
2-) türkçe ve ingilizce bilmediğini sürekli dil sorunu yaşadığını ve bu nedenlerin de kendisini oldukça mutsuz ettiğini defalarca belirtmişti.
3-) ülkesini çok özlediğini hepimiz biliyoruz. ne de olsa o bir fransız.
4-) en önemlisi de kendi yeteneğinin farkındaydı 20 yaşlarındaki yeni yetişen futbolcuya yapılan en büyük darbeyi yaptı galatasaray ve parasını vermedi. e adam da gider o zaman sonuna kadar haklı.
marsilya adama kapılarını açmış, ribery'de kaçmak için bahane arıyordu gitti de. ribery marsilya'ya gittiğinde o yukarıdaki 4 tane bildiğimiz en büyük sorun yaşanmayacaktı. nedir bunda bu kadar büyütülen olay.
yani kısaca adam parasını alamadı ve gitti. ne alakası var bunun insan olamamakla onunla bununla. o yılın galatasaray kadrosuna göre çok üst düzey bir oyuncuydu zaten, galatasaray'da olmayı haketmiyordu. haklıydı. giderken de bizlere 5-1 lik bir fenerbahçe maçı ve türkiye kupası bıraktı.
