forrest in pinpon hikayesini anlattığı sırada "Pinpon oynamaktan sıkıldığım zamanlarda bile pinpon oynuyordum" gibi repliğin barındığı harikulade filmdir.
tam olarak neden sevdiğinizi açıklayamadığınız filmler vardır ya işte benim için bu film odur. gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktur, öyle müthiş zeka dolu bir senaryo barındırmaz, yüksek maliyetini gözünüze sokmaz ama hikayesiyle, oyunculuğuyla, yönetmeniyle sizi öyle sıkı sarmalar ki kalbiniz sıcacık olur. zamanın nasıl geçtiğini bilmezsiniz.
zemeckis filmidir, kafası çalışmayan naif adamın hikayesidir. yardım eder, boşlukta savrulur, hayat onu hiç tahmin edemeyeceği yerlere götürür. biz normallere de izlemek düşer.
jenny: - vietnam'da çok korktun mu?
forrest: - bilmiyorum.ama bazen yağmur diner gökyüzü açılırdı.gökyüzü milyonlarca yıldızla dolardı.ya da dağdaki gölde gökyüzü iki katmış gibi görünürdü.çölde güneş doğarken yeryüzünün nerde başlayıp nerde bittiğini anlayamazdım tekrar.
jenny: - keşke ben de orada olsaydım
forrest: - oradaydın ...
güzeldir, çocuksudur, saftır, sadedir ama şahane, aman aman bir film değildir. bu olumsuz gibi duran yorum, efektli efektli, şatafatlı filmler sevdiğimizden dolayı değil başkalarının dediği gibi-ki şahsen o tarz filmler sevmiyorum da.
filmde bazı noktalar çok güzel tespitler içeriyordu.
--spoiler--
-mesela okul servisinde gump'a "burası dolu!" bakışı atan o küçük canavarlar büyüyünce yine serviste "burası dolu!" tarzında bakışlar attılar...
-hiçbir çaba harcamasına rağmen, sadece kendisi olduğunda, sıradan bir insanın hayal bile edemediği noktalara erişti gump...
belki buradan "sadece kendin ol ve ilerle, isterse sana salak deseler bile..." veya "zorlama, anı yaşa, başarı zaten gelir." mesajını çıkarabiliriz.
-bu arada film bizlere gösteriyor ki bütün kızlar aynı: bütün güzel şeyleri, çılgınlıkları, eğlenceyi popüler ve kötü çocuklarla geçirip iyi erkeklerle evlenecekler...
--spoiler--