çoğu kişinin "hayatımın en iyi film" demesi dolayısıyla büyük beklentiler içinde izlediğim güzel bulduğum ama en iyi 10 filmim arasına bile almayacağım tom hanks'in inanılmaz bir oyunculuk sergilediği, uzunluğunun etkisini saymazsak sıkmayan, bir kaç yılda bir tekrar ve tekrar izlenebileceğini gösteren bir film. duygusal kısmını ön plana çıkaranlar olmuş fakat çok daha iyilerini gördüğümü düşünüyorum.
--spoiler--
en güzel ayrıntılardan bir tanesi ise benim için yapay zekadaki çocuğun forrest gump'ın oğlu rolünde olmasıydı. o yaşta bile aynı mimiklere sahipmiş ufaklık.
--spoiler--
gerçek hayatta da zihinsel engelli veya zihinsel yavaşlığı olan çocuklara akranlarının reva gördüğü insanlık dışı muameleyi çok iyi resmeden filmdir.insanoğlunun zayıfı ezip güçlü karşısında iki büklüm olma yavşaklığı doğuştan geliyormuş demek ki.
konusu itibariyle hayatımda izlediğim en güzel filmlerden biri. filmde alt metinde bir yandan amerikan tarihi anlatılırken bir yandan da otistik birinin şansın da yardımıyla bir sürü başarılara imza atması anlatılır.
bu filmi izledikten sonra herkese "forrest gump'ı izlerken ağladın mı?" diye sordum. kimse ağlamamış. sorun bende mi acaba diye düşündüm. çok da duygusal bir insan olmadığım halde, baya baya ağladım ben bu filmde. bana göre duygu yüklü, süper bir film.
--spoiler--
elvis presley sahnesi çok etkileyici.
--spoiler--
Sosyoloji hocamın tavsiyesi üzerine izledim. Şimdiye kadar aklımda olan fakat bana birisinin izle demesini bekliyor olmalıymışım ki 1 ay önce izlediğimde ben bunu şimdiye kadar nasıl izlememişim dedirten bir şaheser. Aklımda kalan Gump'ın şöyle bir sözüydü; "Bir insanın ayakkabılarına bakarak hakkında çok şey anlaşılabilir."
filmin gidişatı forrest'in küçükken yaramaz piçler tarafından dövülecek üzereyken kız arkadaşı jenny'nin run forrest run demesiyle anlam kazanıyor. forrest salak olmasa orda kalır temiz bir dayak yerdi ama jenny'i dinliyor ve sakat sakat kaçıyor. kaçarken öyle bir koşuyor ki yürümesini sağlayan demir mekanızmayı kırıp bir mucizeyi gerçekleştiriyor.
öyle anlar vardır ki kendimizi frenlememiz gerektiğini bildiğimiz halde yangına körükle gideriz.
işte, en azından o anlarda forrest'i hatırlayıp onun gibi sevdiklerimize kulak vermek çok şeyi değiştirebilir.