hani böyle ilkokuldayken aşıcılar gelirdi. görürdün pencereden korkardın ama gene de gelirdi. gelirdi canını yakardı ya onlar. aynı öyle bir his oluyor içimde bu haftayı yaşarken mnskm.
kabuslarla dolu bir haftadır, içinde bulunduğum türden bir kabus. hele de vizelerden sonra bir kez bile açıp kitaplara bakmamış, derslere adam akıllı girmemiş, kalan son bir haftada yeni yeni çalışmaya başlamış ve bu haftada bile ders çalışmayı bir şekilde erteliyorsan vay haline. hiç boşuna bekleme olmaz o iş. bütünlemelere kalmak işten bile değil.
önceki haftalar gibi geçicek, arada ders çalışıyormuş gibi yaparak yine kendimi kandırmaya devam edeceğim 2 hafta. aynı kayıtsızlık, renksizlik ve tatsızlıklar devam edecek, isteksizce uyanılıp yürünecek, küçücük fırsatlar değerlendirilerek dersle alakasız ve boş uğraşlar içine girilecek, anlam verilemeyen sorulara yine anlam verilemeyen cevapların yazılacağı sınavlara girilecek, sınavın nasıldı, vizesi kaçtı gibi sinir bozucu sorulara maruz kalınacak, soru kağıdına bakarken delirmişcesine gülünecek, küfürler edilecek, sonuçlar açıklandığında bu küfürler daha kapsamlı boyutlara dönüşecek, kendinden uzaklaşabilmeyi başarmış delirircesine ders çalışan bünyeler ego şişiren helyumlarını ağızdan almaya devam edecek ve uçacaklardır bu süre içerisinde ve sonrasında.
çancılardan uzak durulması gereken haftadır aynı zamanda. bu tipler hiç çalışmadım aga diyerekten rastık çekerekten seke seke okula gelip, sınavdan önce şöyle bir bakayım en azından 15 dakka dediğiniz o sürenin ağzına sıçarlar.
içinde bulunduğumuz final haftasında ders çalışmak yerine sözlükte olmayı tercih ettiğimden dolayı ne zaman sol frame e gelse* içimi korkuyla dolduran şey.*
bazı kişilere de ısrarla vize haftasının daha zor olduğunu düşündüren hafta. en azından finalde ilk konuları biliyoruz ama vize öyle değil, her şey sıfır. *
dışarda gezmelerin tozmaların giderek azaltıltılarak, sınav sorularının fotokopisini çekecek amcaya verilen para karşılığı alınan sınav sorularının doğruluğunu teyit için girilen sınavlar niteliğindedir.
üniversite 3. sınıfa kadar bir haftalık sınavlar için sabahalara kadar eşşek gibi boşuna çalışmışız. neyse ki 3. sınıfa kadar derslerimiz çok ağır değildi de fazla kasmadık.
fotokopici amca bir kere kendisine muhtaç olduğunuzu anladığı zaman sıçtığınızın resmidir. gece gezmelerini azaltmak yetmeyecek, yemek yediğiniz mekanları bile değiştirip halkın gittiği çarşı pidecisine talim etmeye mecbur kalırken, yokuş aşağı inerken vitesi boşa atmayı öğreneceksiniz. karıyı kızı pahalı cafeler yerine eve davet etmeye başlayacak, duty free'lerden ucuz içki bulmaya çalışacaksınız. çünkü amca artık sınav kağıdı başına 100 tl yerine bokunu çıkararak; sarar'dan takım elbise, hotiç'den kösele ayakkabı, tommy hilfiger'dan çizgili gömlek, bir de oğlu abercrombie kapüşonlu sweet istemektedir.
adı ile örtüşmeyen haftadır. adı üzerinde bitirme sınavıdır ancak bütün sene ekilen dersler, tutulmayan notlar, adapte olunamayan konular vs sebebile ne kendisi biter bu haftanın, ne sınavları. ardı sıra bütünlemeler gelir ki bunlar zaten tükenmiş olan sabrınızı iyiden iyiye zorlar. üstüne sevgili ile yaptığınız kavga, her gün mütemadiyen sorulan sınavın nasıl geçti soruları, kahve ile oluşan kanka modu, 5 dk sözlüğe bakıp dönücem ayaklarında kaybedilen saatler yüzünden duyulan vicdan azabı da cabasıdır ki çileden çıkmanızı kolaylaştırır. benim ekten, kökten, türkçenin bütün dönemlerinden nefret etme sebebim olan bu sınavlar, bölümünüze göre nefret alanınızı değiştirmektedir.
her final dönemi bu kez farklı olucak bu kez calısıcam diye gelir diger final dönemlerinden farksız olarak gider.genellikle kendisinden daha yogun gececek olan bir büt haftasının habercisidir.ve insanın bu haftada film izleme,kitap okuma,gezme tozma gibi bir sürü aktivite gerceklestirme istegi tavan yapar.
ikinci öğretimlerin ikinci sınıf öğrenci muamelesi gördüğü haftadır. sınav saatleri öğrencinin yatağa girme saatine denk gelir. kahvaltı bir dal sigaradır. uykusuz bir şekilde sınava girilir ve sınavdan sonra güzel bir uyku çekilir.