dönem filmlerinde, orduların çatışma arefesinde, nispeten güçsüz olan (ama devamlı da kazanan amına koyim) ordunun komutanı, lideri, cesur yüreeee -artık ne dersen- askerlerinin önüne geçip at üstünde bi konuşma yapar ya; aha işte o attan bahsediyorum.
öylesine karizmatik, öylesine ikna gücü yüksek, öylesine gaz verebiletesi sağlam o muzaffer komutanı ne engeller biliyor musun? işte yerinde durmayan bi at.
bi komutan düşün ki yavşak at yüzünden, tam da koca orduya savaşı kazandıracak konuşmayı yaparken, orduya bi kıçını dönüyor bi başını. etrafında dört dönüyor diyorum bak. böyle bir ordunun sırf azgın bi at yüzünden savaş kaybetmesi haktan reva mıdır?
değildir tabi amına koyim, iyice dramatize ettin işi.
her filmde, o komutanın altındaki at hem küheylendır, atılgandır, devasadır hem de komutan konuşma yaparken tekir kedi kadar uysal ve miskindir.
aslında ben daha mizahi bi yazı hayal etmiştim ama holivuttaki inanılmaz mantık hatasını buldum galiba.
evet, artık yazımı bitirip bi duş almanın vakti geldi gsanırım.