borç batağına batmış tyler isimli bir çakalın, jack isimli loser bir karateri kekleyerek tüm borçları üzerine yıktığı ve bir anda ortadan kaybolduğu başarısız film.
1-2 ağaç meselesini devrime dönüştüren türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yegane kulüp. yada dur... gerek yok aslında. sokaktan geçene "hö" diye seslendin mi girişirler zaten. siktiğim memleketinde herkes polat alemdar oluvermiş.
"Ben tyler'ı istiyorum, tyler marla'yı istiyor, marla da beni istiyor.. Ben marla'yı istemiyorum, tyler da beni istemiyor." şeklinde kitapta geçen ve insanı anlık mal eden cümledir.
size bir değer olarak sunulan hedeflere ulaşmak için, istemediğiniz işlere tahammül etmek zorunda kalıyorsunuz.
bU DÖNGÜYÜ ÇOCUKLARINA DA AKTAR
SONRA ONLAR DA ÇOCUKLARINA...
Kapalı bi kutunun içindeki labirentte koşup duruyoruz.
Ne için ?
sadece toplumun beğenisini kazanmak ve toplum tarafından onaylanmak için.
Ve küçük işlerin içine daldıkça , büyük resimi algılamamız da bir o kadar zorlaşıyor.
ilk izlediğim zamanı hatırlamadığım, tekrar izleyip çok beğendiğim, 3 yıl sonra tekrar izleyip daha çok beğendiğim, 4 yıl sonra yani bugün tekrar izleyip beğenmediğim film. yarısında sıkılıp kapattım.
Kurgusu oyunculukları müzikleri ile tek kelimeyle kusursuz bir filmdir. Kesinlikle dövüş filmi değildir, insana uzun süre kendini sorgulatır.
Edward Norton ve Brad Pitt müthiş bir senkron sağlamışlardır. Bana göre Brad Pitt'in oyunculuğunu en iyi gösterebildiği yerdir. Edward da asla ondan aşağı kalmamıştır.
"Kült Film" kavramıyla beni ilk kez tanıştırmış yapıttır ve 100 yıl sonra da izlense hep aynı etkiyi, aynı lezzeti bırakır.
Lakin elim bir şekilde son senelerde ilkokula kadar düşmüş, ergen kızlarımızın kendini Marla sanması, ergen oğlanlarımızın Tyler havasında dolaşması nedeniyle "ergen filmi" olarak nitelendirilme talihsizliğini yaşamıştır. Yine de, bilinçli izleyiciler tarafından her zaman el üstünde tutulması gerekir.