daha önce bir entry yazmıştım, ancak bu film için binlercesini yazmaya değer. şunu belirtmem gerekir ki, chuck palahniuk kadar fincher da işini iyi yapmıştır fight club için. son zamanlarda tıkanma için de film çekildi bilindiği üzere; ancak o bu kadar etkileyici olmadı.
yıllar geçse de üzerinden, bu kadar iyi bir film izleyemeyeceğimin farkındayım. belki 20 kez izledim şimdiye kadar, bir yirmi kere daha izlerim muhtemelen ölene kadar.
klavyeyi iştahla önüme doğrultmama rağmen söyleyebileceğim pek bir şey yok bu film hakkında. final sahnesi ve helena yeterdi aslında ama, o zaman bir zevk alamazdık. ayrıca brad'in "dayı" edasıyla verdiği öğütleri de unutmamalıyız.
zaten 11 yıldır birileri bir yerlere; facebook duvarına, msn ine, buzdolabı kapağına, odasının kapısına, okulunun sırasına... yazıp duruyordur o sözleri.
efsane filmdir.
--spoiler--
warning: if you are reading this then this warning is for you. every word you read of this useless fine print is another second off your life. don't you have other things to do? is your life so empty that you honestly can't think of a better way to spend these moments? or are you so impressed with authority that you give respect and credence to all that claim it? do you read everything you're supposed to read? do you think everything you're supposed to think? buy what you're told to want? get out of your apartment. meet a member of the opposite sex. stop the excessive shopping and masturbation. quit your job. start a fight. prove you're alive. if you don't claim your humanity, you will become a statistic. you have been warned.
tyler.
--spoiler--
hayatımda izlediğim en berbat ve anlamsız filmlerden biri. sürü psikolojisiyle herkes tarafından başyapıt ilan edilen ama gerçekte insanı uyutmaktan öte gidemeyen eleştirilmesi yasak sayılan zavallı bir film.*
saçma bir halüsinasyon 2 saat geçiriyor. hiç bir mantığı yok, aşak geçiyor resmen. filmin bittiğinde gösterilen 1 sn lik resme bir daha durdurarak bakın iğrenç, bizimle ne geçtiğini anlatan bir resim.
bu film bana o kadar çok şey kattı ki.. hem kitabını hem cd sini izleyip okumamı sağlayan kişiyi yemin ederim çok seviyorum sözlük. şu an bunları okuyamasa bile birbirimize ne çok şey kattığımızı ikimiz de çok iyi biliyoruz. fight club da bunlardan bir tanesi. ne çok konuşup kafa patlatırdık üstünde. işte bu yüzden sen gittikten sonra mezarının yanına gelip bu kitap yarılandı sesli okunarak. ah fight club; derin yaraların var içimde.
bazılarının bir türlü anlam veremediği film. ama bazılarana göre de hayatın seyrini değiştiren film. filmin felsefesini anlayan herkesin hayata bakışını değiştiren film.
romanı da filmi de insanoğlunun en büyük eserlerinden biridir. film hakkındaki eleştirileri garipsememek elde olmasa da sadece resimlerine bakarak gazete okuyan insanların bu filmi izleyip boş bulması normal karşılanmalıdır.
her izlediğinde yeni bir ayrıntı yakalanılabilen harika filmdir. filmin felsefesini ya da amaçlarını anlamassanız çok boş bir film gibi fakat algılanırınız açıkken sisteme kızgınken ya daeğer "öfkeliyseniz" en sevdiğiniz film haline gelir.
.
beğenenin bir defa izlemekle yetinmeyeceği film. çok beğenip aklına kazımak isteyenin 5, 10 defa izlemekle de yetinmeyeceği film. zaten bir defa izlemenin hiç yetmediği film. her defasında sonunu bilmezmiş gibi izlenen film. film gibi film. film.
--spoiler--
Sen bir ölüsün.
Sen insanı öldürürsün.
Sün...Sün...
Sünepesin.
Süngersin.
Şeyler'i emen emen emen ve
şeyler tarafından emilen doymak bilmez bir süngersin.
Sürgündesin.
Şeyler'in soğuk ve ele geçirici dünyasının sayısız sürgününden birisisin.
Sürgünlüğünü seçme özgürlüğü zanneden bir süzmesin.
Ah!
Sen, beni kelime oyunlarına mecbur edensin...
--spoiler--
bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok. ne büyük savaşı yaşadık, ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş. en büyük buhranımız hayatlarımız.televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. ve bu yüzden çok kızgınız.
self improvement is masturbation (kişisel gelişim masturbasyondur)
only after disaster can we be resurrected (ancak bir felaketten sonra tekrar dirilebiliriz)
fuck off with your sofa units and string green stripe patterns, i say never be complete, i say stop being perfect, i say let... lets evolve, let the chips fall where they may (evinizdeki kanepenizi ve yeşil çizgili desenleri siktir edin, ben size eksiksiz olmayın diyorum, mükemmel olmayı bırakın. bırakın dağınık kalsın)
first you have to give up, first you have to *know*... not fear... *know*... that someday you're gonna die. (önce pes etmelisin. önce bilmelisin, korku değil, bilmek. birgün öleceğini bilmek)
you're not your job. you're not how much money you have in the bank. you're not the car you drive. you're not the contents of your wallet. you're not your fucking khakis. you're the all-singing, all-dancing crap of the world (sizler çalıştığınız işleriniz değilsiniz. sizler banka hesabınızdaki para miktarı değilsiniz, kullandığınız araba değilsiniz. cüzdanınızın içeriği değilsiniz. sizler sadece dünyanın şarkı söyleyip danseden pisliklerisiniz.)
hitting bottom isn't a weekend retreat. it's not a goddamn seminar. stop trying to control everything and just let go! let go (dibe vurmak bir haftasonu terapisi değildir, bir seminer değildir. herşeyi kontrol etmeyi bırakın artık, bırakın gitsin.)
i want you to hit me as hard as you can (bana vurabileceğin kadar sert vurmanı istiyorum)
blu-ray'ini satın aldığımdan beri haftada en az bir kere izlediğim filmdir. odak noktası, replikler ve oyunculuklarının bu kadar döktürdüğü bir filmi her izleyişte ayrı bir tat bırakır insanda.