güzelim kitabın yanlış yerlere gelmiş güzelim filmi. sisteme eleştri niteliğinde yazılan kitabın bi anda para getiren, sistemin bi parçası olan bir şeye dönüşmesi içler acısı... zannediyorum ki chuck palahniuk bu duruma düşeceğini bilemedi..
ayrıca şu anda üzerinde fight club tişörtüyle gezen ve 'en sevdiğim film fayt kılaptır' şeklinde bikbik öten insanların %90ı kitabın sadece kurgusundan etkilenmiş, vermek istediği mesajı alamamıştır.
fight club izleyip beğenen çok insan vardır, fight club ın bana göre eleştirdiği hayat tarzı, filmi beğenen pek çok kişinin yaşamaktan büyük keyif aldığı hayat tarzıdır. ikea dan alışveriş yapıp mutlu olan insanların garip bir şekilde çok sevdiği bir filmdir. şahsım adına tüketim olayına kafa yorması, herkesin çok beğendiği büyük firmaların dünyanın en güzel şeyleri olmadığını anlatması pek bi hoşuma gitmiştir.
birazdan bilmem kaçıncı defa seyredeceğim şu büyülü film.
öyle bi yorgunluk, tükenmişlik var ki, şuan kafaya taktığım dünyayı unutturacak başka bir şey var mı sözlük...
sene geçtiğimiz senelerden biri. abimin vcd kiralamaca dükkanındayım. deri çeketli reisler film almaya geldiler poşetler efes dolu.
- reis şöyle vurdulu kırdılı bi film versene bize? heh bu dövüş kulübü iyimiş. ver bunu bize.
+ bu size pek gitmez bık bık kem kümü..
ertesi gün;
- bu ne moruk bi skim anlamadım.. hangisi o adam hangisi kim.. doğru dürüst kavga yok bişey yok.. sen bize ordan taşıyıcı ver moruk güzel filmmiş o..
sonuç: filmin ismi yanlış anlaşılmalara sebep olabiliyor.
uzun zamandır izlemiyorum ben de izleyeyeyieyiyim bi ara.
nedense herkes filmden bahseder durur da kitap pek konuşulmaz. oysa ki chuck palahniuk o muhteşem eseri yazmasaydı, d. fincher da o muhteşem filmi yapamazdı. chuck palahniuk'un kitaplarını okuyunuz, okutturunuz. zira adamın dövüş kulübü adlı eseri ne kadar başarılı bir film olduysa, tıkanma* da o kadar rezalet bir uyarlama oldu. ama kitabı okuyun, onun da çok başarılı bir eser olduğunu göreceksiniz.
arkadaşımın sürekli bu filmden bahsetmesiyle sonunda gaza gelip izlediğim filmdir.filmi resmen büyülenmiş gibi izledim.bir de ramazandı,açtım tabii.bu filmi muhakkak izleyin,çok şey kaybedersiniz izlemezseniz.
her ne kadar özellikle kitaptaki kayda değer bilgiler ve chuck bey ciğimin hiciv yeteneği takdire şayan olsa da bir neslin erkeklerini testesteron bombardımanına tutmuş ve bilhassa lise döneminde her gaza gelmelerinde kafayı 3 numaraya vurmak suretiyle kendilerini tyler durden leştirmeye çalışmalarından alıkoyamamıştır. Daha sonraki dönemlerde ise yine kendilerini "Vücut geliştirmek bir mastürbasyondur." felsefesine adamışlardır. Lakin biz bayanlar bu hayvan gibi kaslı erkek görüntüsünden hiç hazetmediğimizi bir alnımıza yazmadığımız eksik kalsa da, kas aşkı alıp başını gitmektedir. O halde soru şu: Kim için ulan bu kaslar? Amacınız ne sizin?
aslında ana teması anarşizm değil huzurdur,mutlu bir hayat yaşamak için sistemin parçası olmak gerkiyor ama sistemin sonundaki o deliler gibi istediğimiz huzur acaba gerçekten aradığımız şeymi, işte bu film bence bunu anlatmaya çalışıyor bize ,ancak herşeyi reddedersen huzura erişirsin,yani diyorki sistemle birlikte kazanılan mutluluk senin değil başkalarının sana dayattığı bir şeydir. işte bu noktada anarşitlik amaç değildir sadece huzara giden küçük anlamsız bir araçtır.
Nickmdende anliyabiliceginiz uzere hastalik derecesinde bagimlilik yapan filmini izledikce yeni seyler cikardiginiz filmde saniyenin 4de biri hizinda yanip sonen seyler oldugunu fark edersiniz sonra filmi yavaslatir ve stop yaptigimizda tyler oldugunu gorursunuz filmi izledikden sonra konusunu kaptiginizda koşarak kitabini almaya gidersiniz film gercekten bi efsane izlemenizi siddetle oneriyorum uzerinden yillar gecsede bu film asla eskimez...