Herkes gibi bizlere de birgün fight club'a katilma arzusu kazandirmis elimizde her yanik olustugunda, oldu bu sefer lan diye ortama artizzlik yapmamiza neden olmus basyapit! Ellerinize saglik!
david fincher'in felsefik eseri. evet evet felsefik eğer ki içinde geçen diyalogları incelerseniz hepsi düşünülerek yazılmıştır. ayrıca filmin sonunda ana karakterin herşey düzelecek dediği anda binaların patlaması ironinin en büyük örneklerindendir. hele son filmin sonunda araya sokulan o porno sahne yok mu o insanı kendine bi kez daha hayran bırakır. şimdiye kadar yapılmış en güzel filmlerdendir.
piyasaya çıktığı 90 lı yıllarda ortalığı kasıp kavurmuş sıradışı film.film bana kalırsa iki özelliği ile öne çıkıyor : oyuculuklar ve replikler.tabi filmin felsefesi ise apayrı bir özellik.filmdeki replikler tahrip gücü yüksek bir füze gibi insanı darmadağın ediyor.edward norton ne kadar iyi oynadı ise brad pitt de o kadar iyi oynamış adeta yaşamıştır .brad pit bu film ile sinema tarihinin en iyi giyinen karakteri seçilmiştir.film bittiğinde ise not defterine kaçıncı kez izlediğinizi belirten sonuncu çizgiyi atıyorsunuz.
film hakkında adından dolayı insanlarda bir önyargı olsada bu filmi izleyip de beğenmeyen insana henüz rastlamadım.tabi ki filmi sardırıp da sadece dövüşten ibaret olduğunu sanan bir kaç kız arkadaşım haricinde.
yıllar evvel sinemada izlediğim, ancak henüz lise çağında bir ergen olduğumdan konsepti kavrayamadığım filmdir.
aradan 11 yıl geçmiş, ders çalışmamak için her türlü fırsatı değerlendiren ben arkadaşın çantasında gördüğü bluray fight club diskine sarılıp "hadi izleyelim şunu yıllardır izlicem diyip erteledim, hem de bluraymiş ooov." efektleri ile saldırdım filme.
öncelikle filmde olan biteni hayal meyal hatırlamama rağmen tyler durden kimliğini açıklama sahnesinde iyice altüst oldum. üzerinde saatlerce konuşulacak diyaloglara sahip bu filmde brad abimizden ziyade edward norton'un performansına hayran kaldım ben. bir insanın bile kapitalizme karşı neler başardığını gösteren felsefik görsel sanat olmuş adeta. isimsiz anlatıcının tyler durden'i aradığı sahnede telefona bakmaması, daha sonra geri arama yapması, uçakta ikisinin de aynı çantaları kullanması gibi ufak detaylar da oldukça hoştur. yine marla singer ve tyler durden karakteri nedense hiçbir karede beraber yer almaz. birisi odadan çıkmadan diğeri girmez mesela. defalarca izlenecek, gelecek nesillere de izlenmesi nasihat edilesi başyapıt kısaca. şu final dönemini atlatıp kitabını da okuyacağım zaten. ha finaller vardı di mi... ha finaller... film bittikten sonra gaza gelip finaller de kapitalizm'in bir parçası çalışmıyorum abi ben diye de gaza geldik...
ha diyeceksiniz bu filme bilet parası verdik, dvd'sini aldık. edward ile brad hayrına mı oynadı lan bu filmde, milyonları götürdüler? yine kapitalizm cebini doldurdu? eh, orasını hiç karıştırmamak en iyisi.
müthiş bir filmdir. kesinlikle izlenmesi gerekir. bu filmi izleyip de brad pitt'e aşık olanlar. durun, siz aslında tyler durden'a aşık oldunuz, içiniz rahat olsun.
totaliterlerin artık anarşiden korkmadığını gösteren bir yapıttır. basit olarak bu filmden bu kadar hoşlanmamızın sebebi, her zaman içimizde olan anarşi duygusudur ama bunu ortaya çıkarabilecek, yön verebilecek herhangi bir yolumuzun olmamasıdır. gerek filmdeki yönetmenlik, gerek senaryo (kitaptan hiç bahsetmiyorum) insanı içine alarak kendisini isimsiz kahraman yerine koyabilmesini kolaylaştırır.
peki ne olur? filmi izledikten sonra anarşik duygularımız kıbraşır içimizi tırmalar ve hayat rutin akışına döner.
biz ise koca bir yalanı yaşarız. birgün içimizdeki anarşinin uyanacağı ve bir yol bulacağı, üzerimizdeki totaliter kontrolleri kaldıracağını hissederiz. işte bu his hiçbir zaman gerçeğe dönüşmeyecektir. biz her zaman biz kalacağız ve hayatımızın bir kısmına yön veren markalar (ve beraberinde getirdikleri reklamlar) her zaman var olacaklar bilinçaltımızda. onlarla şekil alıp onlarla yaşayacağız. tıpkı "fight club" sabunu gibi eriyip gidicek anarşik düşüncelerimiz ta ki yazılar okunmayıncaya kadar.
bunun en büyük ispatı ise, eğer anarşiden korkuyor olsalardı, bu kadar para verip fight club ya da v for vendetta gibi filmler çekmezlerdi.çekilse bile sansürden yayınlanamazdı. bu filmler, anarşinin artık bir tehdit olmadığının bazı kimselerce ya da kurumlarca benimsendiğinin kanıtıdır ve biz her anarşi filmi izlediğimizde aynı yeme geleceğiz.
ta ki sabun gibi üzerimizdeki yazılar eriyinceye kadar.
kült filmleri izleme kararı aldıktan sonra bu filmi aldım. ona sahip olduğum için çok mutluydun ve dvd yi açtım. 2küsür saat sonra o koltuktan kalktığımda anladım ki;
üniversiteye başladım başlayalı bir kaç arkadaşım tarafından "izle şunu artık" telkinlerine maruz kaldığım, çokça övdükleri, büyük büyük umutlarla, 2 sınıfın sonunda "lanet olsun izleyecem artık" diyerekten başına oturduğum, izlenebilitesi yüksek lakin o büyük büyük beklentilerimi karşılamayan filmin ta kendisidir.
"bütün bir nesil garsonluk yapıyor,benzin pompalıyor,bulaşık yıkıyor"sözleri günümüz kapitalizminin ne boyutta oldugunu gözler önüne seriyor.filmin genelinde bu körpe kapital sisteme şizofren bir başkaldrı var.the godfather partlarından sonraki izlediğim en önemli film.
bazı arkadaşlarımın geçenlerde bu filmi komunizmle bağdaştırdığına şahit oldum. Aslında komunizm ile alakasız hatta inanılmaz derecede ters düşen bir felsefeden bahsediyor film.
Komunizm insanların birincil ihtiyaçlarının tam manası ile karşılanması durumunda mutlu olacaklarını savunur. Fight Club'ta ise tam tersi. insanın sadece etten ve kemikten olmadığı, maddi hayatının düzende olması halinde bile mutsuz olabileceğini savunur.
Bu sebepten dolayı birbirlerine tam manası ile terstirler. Ama benzer zannedilmelerinin sebebi her anarşist hareketin komunizm ile bağdaştırılması sanırım.
* istenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke.
* Uykusuzsanız hiç uyuyamıyor ve uyanık da duramıyorsunuz.
* Bir tümörüm olsa adını Marla koyardım.
* Damağındaki küçük çizik dilinle oynamasan hemen geçer ama dayanamıyorsun.
* Uyuyup olduğunuz yer dışında, bambaşka bir yerde uyanırsanız, farklı biri olarak uyanabilir misiniz?
* Bu senin yaşamın ve her geçen dakika sona eriyor.
* Yaşamı sevmemize ramak kalmıştı.
* Omlet yapmak için yumurtaları kırman gerekir.
* Burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. Bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
* Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız ya da yerimiz yok, ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş, en büyük buhranımız hayatlarımız.
* Televizyonla büyürken, milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız
* Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür.
* Tebrikler.. Dibe vurmaya biraz daha yaklaştın.
* Sizler işiniz değilsiniz... Sizler paranız kadar değilsiniz... Bindiğiniz araba değilsiniz... Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz... Sizler iç çamaşırı değilsiniz.. Sizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden pisliklerisiniz..Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz...
* Tanrının ya düşmanı ya da hiçbir şeyi olacak olsan, hangisini seçerdin?