"yaptığın iş değilsin..cüzdanındaki para, sırtındaki üniforman ya da sana bugüne kadar değer verilmesini sağlayan diğer özelliklerin. aslında bunların seninle hiçbir ilgisi yok...kendini saydam ve her an eriyebilecek bir kar tanesi gibi güzel ve eşsiz mi hissediyorsun? sen aslında hiçbir şeysin. çünkü sahip olduğun varlıklar gün gelip sana sahip olmaya başlarlar. sonra ne mi olur? önce uyuyamamaya başlarsın. ardından çevrendeki herşeye yabancılaşmaya..ve tyler durden ile tanışırsın. tyler'ın her zaman inanmaya hazır olacağınız ve istek duyacağınız bir planı vardır. aslında gördüğünü zannettiklerinin görülmediğini ve sandıklarının da apaçık ortada olduğunu fark edeceksin..."
şu uçaktaki meşhur nezaket kuralı sahnesi ile hala kafamı kurcalayan film. harbiden ya önünü dönüp geçsen olmaz, arkanı dönüp geçsen olmaz; yan zaten geçemiyorsun aradan. allah allaaah. allah alaaaaah???????
güzel diyenler "brad pitt var, çıplak hem, tokuş var, sikiş var, kapitalizmi eleştirüyür" filan diye beğenmezler. kitabını bile okumamış sığırların "onca kavga var burunlarına bişey olmiyür, dişleri çıkıyür" derler tabi. ya da "hem karıyı sikeyor hem de hissetmeyor, ahhh ben olacam nassıl hissederiimm ıyşşş" diyen sığırcanlar da anlayamaz bu filmi. kapitalizmi filan de eleştirdiği yoktur filmin ve kitabın. hikayenin özü "hayatın anlamsızlığı ve modern hayata isyan" dır. en basite indirgenmek istemektir. hayatı "komünüstüm diyene vöriyo la gızlar" olarak gören düzlemsel oyun hamurlarının anlamaması da filmin ve kitabın kalitesini gösteriyor tabi.
edit: filmde pek uzun yer verilmeyen ama kitapta ayrıntılı işlenen "restorant gerillalığı" olayı sınıf ayrımcılığına ve hatta hayvan haklarına bile değinir o ayrı.
imdb'de 340 binin üzerinde oy almasına rağmen 8.8 gibi bir ortalama puan yakalamış olan, imdb top 250'de 17. sırayı alan ve sinema tarihi için devrim niteliği taşıyan bir filmdir. bu filmden sonra birçok bu tarz film yapılmaya çalışılmış, fakat fight club etkisi yaratamamıştır.
sonuç olarak herkesin zevki farklı fakat onca başarılı ve özgün senaryo, sahne, oyunculuk performansı, replikler... beğenmedim, bana göre film değil, eleştirileri yapılabilir fakat "dandik! uyduruk!..." gibi sözler çok ağır kaçar ve gerçekten basitliğin(!) ölçüsüdür.
bu filmi seyretmemiş bir arkadasıma tavsiye edip ,eline filmi verip zorla seyretmesini saglamıstım.izlediği gece bana tesekkur mesajı atmıstı.simdi bu filmi övecek kadar vaktim yok, sadece bir basyapıt oldugunu soylemekle yetinecegim ama tavsiyem olsun ,izleyin izlettirin.
"Our Generation Has Had No Great Depression!,No Great War!,Out War Is Spiritual,Our Depression Is Our Lives!"-Tyler Durden
-aboooov der insan bu lafı duyduktan sonra.
--spoiler--
adam şizofren lan uyurken beyni 2-3 görüntü fire veriyor işte! şeytan kızlar girmiyor çocuğun rüyasına, fight club'ın kitabında esas oğlanın sağ veya sol yanaktan birinde delik vardır, kitabı okuyan bilir.
--spoiler--
tam anlamıyla bir basyapıttır. defalarca izlenmeli, üstünde düsünülmeli, tartısılmalı ve tekrar izlenmelidir. 'insan' daha iyi anlatılamaz heralde bundan. tek kelimeyle efsane. ayrıca şu monolog tek başına da yetebilir.
''we're the middle children of history. no purpose or place. we have no great war. no great depression. our great war is a spiritual war. our great depression is our lives. we've all been raised on television to believe that one day we'd be millionaires and movie gods and rock stars. but we won't. we're slowly learning that fact. and we're very, very pissed off.'' tyler durden.
sözlük içerisinde yazılanlardan anladığımız kadarı ile -ki muhtemelen sanal hayat dışında da aynı tavrı sergiliyorlar bu film özelinde- izleyenlerin izlemeyenleri, beğenenlerin beğenmeyenleri, çok okumuşların hiç okumamışları, sağcıların solcuları, solcuların ise tüm sistem yalakalarını aşağıladığı film..
film eleştirmenliğinden zerre anlamam hatta izlediğim zilyon tane film olduğu halde çoğu ile ilgili entry bile girmemişimdir anlatım kabızlığım var sanırım ya da "daha önce yazılmış" oluyor düşünceler..
iyi ve/veya kötü bir film olduğunu düşünenlerin neden iyi ve/veya kötü olduğunu bir türlü anlatamadıkları bunun yerine kendi düşünceleri haricinde kalanları aşağılayıp, orgazm olduklarını görmek sinema tarihini üzer arkadaş.. şu kitabın yazarına ayıptır.. yeraltı edebiyatına ayıptır.. film özelinde ilerleyeceksek başrollerdeki iki oyuncunun sinema kariyerine de ayıptır..
eleştir ama karşındakini niye aşağılıyorsun ki?
tartışmak mı istiyorsunuz? "iki lafın belini kıralım" düşüncesi mi sardı vucudunuzu.. buyrun üzerine kalın bir kitap yazılabilecek sözlerden sadece bir bölümünü aşağıya iliştiriyorum..
--spoiler--
"burada, yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde... nefret ettiğimiz işlerde çalışıp, gereksiz şeyler alıyoruz. bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok. ne büyük savaşı yaşadık, ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş. en büyük buhranımız hayatlarımız. televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. ve bu yüzden çok kızgınız."
--spoiler--
uçaklarda neden oksijen maskesi bulunduğunu gayet güzel açıklayan, ne kadar izlensede sıkmayan harika filmdir.
özellikle iki yaşayan efsaneyi kadrosunda bulundurması onun ayrıcalığıdır. *
özentilik yapmak isteyen cahillere, düzene karşı çıkıp vandal olmak isteyen çocuklara ve çok yakışıklı yhaa diyerek olaydan hiçbir bok anlamayan sarışınlara hitap eden dandik ötesi film.
bir de boktan bir şarkısı var, ver iz may maynd diye. kusturdunuz ulan, bir şeye benzese bari.
chuck palahniuk'un yüzlerce kez okunsa da doyulmayacak ilk romanı. elif özsayar ın şahane çevirisiyle türkçeye kazandırılmıştır. aksiyon namına romanın derinliğini büyük ölçüde buharlaştıran filmi de her şeye rağmen sarsıcı olmayı başarabilmiştir.
"bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok. ne büyük savaşı yaşadık, ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş. en büyük buhranımız hayatlarımız.televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacğımıza inandık, ama olmayacağız. bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. ve bu yüzden çok kızgınız!"
tarihte en az iki kere izlenmesi gereken sayılı filmlerden biridir..hakikati anlatır..insanın içinde ister istemez şiddet duygusu uyandırır.. ve yukarıda ki diyologda tüketim çılgınlığının ve kapitalizmin insanı getirdiği noktanın en güzel söze vurumudur..Bu kızgınlığın sonraki evresi ise bir çok insan için kabullenmek ve sorgulamamaktır.. ama filmde tam tersi fazlaca sorgulanır ve üzerine gidilir..
chuck palahniuk'un hastalıklı hayalgücünün müthiş ürünü. her ne kadar filmi daha meşhur olsa da, kitabı sırf bitişiyle bile kültler arasına girebilir. david fincher, kitabın son kısmını beyazperdeye aktaramayacağını fark etmiş olmalı ki, farklı bir son var filmde.
sisteme ağız dolusu küfredip filmin sonunda aslında sisteme karşı gelmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatan film. yıllardır diğer sinemaları eleştiren amerikalıların laf sokucak başka bir şeyleri kalmayınca kendilerine bok atmaları sonucu filmleştirildiğini düşünmüştüm izlerken. fakat filmin sonunda anlıyoruz ki kapitalizme karşı gelenler sonunda pişman olurlar, koyun olmaya devam etmek gerekir.
aşk acısına birebir başyapıt.erkek adamın gönlü her yumuşadığında izlemesi gerekendir zira ilkel insana özlem,varoluşu sorgulama derken bir anda modern ilişkiler üstü bir kafaya ulaştırır insanı geçici de olsa.en nihayetinde her erkeğin kanında tyler durden virüsü vardır arada salıvermek gerekir.
filmin sonunda ne oluyor yahu ben kimim etrafımdaki insanlar gerçek mi yoksa ben mi uyduruyorum aslında hepsi ben mi dedirten ailesinde ayrı tek kalanların izlememesi veya filmin sonunda sadece bir film, demesi gereken bir film.