--spoiler--
acıları paylaşmak insana özgü bir davranıştır; herkese yaraşır, özellikle başkalarının desteğine gereksinim duymuş ve bu desteği görmüş olanlara. böyle bir desteğe gereksinim duyup da kavuşma mutluluğuna erişenler arasında ben de varım. ilk gençliğimden bu yana karşı koyulmaz, yüce ve soylu bir sevdayla tutuştum. anlatacak olsam kulaklarınıza inanmaz, duyduklarınızı benim zor koşullarımla bağdaştıramazsınız. sevdamı bilen sağduyulu kişiler beni yüreklendirseler, bana daha fazla değer verseler de, büyük acılara güçlüklere göğüs germek zorunda kaldım.
sevdiğim kadının bir suçu yoktu, hak ettiği sevinçlere izin vermeyen, içimdeki ateşi besleyen tutkunun alevleriydi. bu tutkuydu, yüreğimin gücünün ötesinde acılara boğulmasına yol açan. dostlarımın içimi ferahlatan avutucu sözleri, övülesi oyalamaları olmasaydı hiç kuşkusuz dayanamaz ölüp giderdim. bereket kendisi sonsuz olan "o", kesin bir yasa koyup yeryüzündeki her şeyi sonlu kıldığı için, sevdaların en ateşlisi sevdam aklın, mantığın, utancın ya da korkunun hızını kesemediği; belimi bükemediği sevdam, geçen zamanın etkisiyle öyle duruldu ki artık içim teknesini fırtınalı tutkuların denizinde batmaktan kurtarmış olanların erincine kavuştu. artık acılar sona erdi, bir zamanlar dayanılması onca zor sevdam, şimdi tatlı bir anı oldu.
çektiklerim sona erse de, gördüğüm iyilikler, dertlerimi paylaşan dostluklar belleğimden silinmedi. sanırım ölünceye dek de silinmeyecek. bana göre iyilikbilirlik erdemlerin en yücesi, iyilikbilmezlik ise kusurların en büyüğü. iyilikbilmez olmadım hiç. artık özgür olduğumu söyleyebileceğim için; sınırlı olanaklarımın elverdiği ölçüde, aldıklarımın karşılığını ödemeye çalışacağım. bilge oldukları, mutlu olacakları için böyle bir desteğe gereksinme duymayan beni destekleyenlere değil; üzüntülerinin giderilmesini bekleyenlere el uzatacağım. desteğim daha doğrusu oyalamam acı çekenler için yetersiz bile olsa; yine de hızla en çok gereksinme duyulan yere ulaştırılması gerektiğine inanıyorum. çünkü burada daha daha yararlı olur, değeri daha iyi anlaşılır. ne denli yetersiz olursa olsun...
--spoiler--
500. entrysini kendi nicki altına girmeyi düşünmüş ama unutmuş, bu ancak 513. entryde aklına gelmiş, amacına ulaşamamış beceriksiz yazar. 500. entry olarak kabul edelim bari gönüllerin entrysi olsun. *
birçok sözlüğü araştırmış ama hiçbirinde de nickinin ne anlama geldiğini görememiş kişi. o yüzden hemen yazalım farklılık olsun. fiammetta ismi; giovanni boccaccionun decameron* isimli öyküsündeki bir karakterin ismi. italyanca kökenli bir isim. küçük alev anlamına geliyor. **
1000.* entrysini nick altına girerek ne kadar egoist, madrabaz, hunhar, cani, davlumbaz, ankastre olduğunu belli eden sözlükteki binlerce nickten sadece bir tanesi. sözlüğü seven, sözlükte vakit geçirmekten hoşlanan, arada bir kafası bozulup saçma sapan entryler giren ortalama bir yazar. ayrıcana; tişörtünün kolunu çekiştirip burnunu silmeye çalışmak gibi boş işlerle uğraşan, çekirdek çitlemeyi istediği zaman bırakabilen, dünyanın en iğrenç esprilerine bile gülebilen** insan.
boccacio'nun decameron hikayelerinde geçen kadın kahramanlardan biridir. yazarın hayatından izler taşıdığını anlarız çünkü boccacio napoli kralının kızı, maria'ya aşıktır. sadece bu eserinde değil çoğunda maria yerine fiammetta'yı kullanır.
bunun bir benzerini dante yapmaktadır. gönlünü kaptırdığı kızın adı yerine, eserinde beatrice'yi kullanır
kendi halinde sözlükte takılan, hiçbir şeyin aşırı fanatiği olmayan, ve fanatizmden köşe bucak kaçan yazar. bir tür "etliye sütlüye karışmama" durumu. eleştiren olmuyor mu? evet olabiliyor ama bu aşırı taraf tutma durumlarından bıkıp usandığı için hiçbirisine karışmamakla kendini daha rahat hissetmekte. futbolmuş, dinmiş, siyasetmiş, eski sevgiliymiş bilmem neymiş... hepsi de vız gelip tırıs gider mantığındaki insan ayrıca. ***
oha mı desem bilemedim. eski modern ss lerine falan bakınca aklıma geldi, tanışıklığımız olmasa da. entrylerini falan inceledim, nick altına baktım derken en son 6 ay önce entry girilmiş başlığını sol framede gördüm aynı anda. bu kadar.